Kalbin zâkir hâle gelmesidir.
Nefy ü isbât yoluyla (Lâ ilâhe illâllâh zikriyle)
kalbde bir nevî put hâline gelmiş bulunan bütün mâsivâ kirleri çıkarıldıktan sonra,
yegâne maksûdun Allâh olduğu fikri kalbde sâbitlenir.
Zikrin latîf harâretinin kalbden bütün vücuda yayılması netîcesinde,
insanın şuuraltında meknuz bulunan ulvî duyguları canlanıp bir şuur hâline gelerek,
davranışlara aksedecek kıvâma ulaşır.
Zîrâ zikri ve fikri Allâh ile olan bir insanın merhamet, sabır, sehâvet ve affedebilme
gibi ilâhî ahlâktan nasibsiz kalması düşünülemez.
Bütün bunlar ise kâmil bir insan olabilmenin mecbûrî şartlarındandır.
Bu sebeple kalbin zikirle intibâha getirilmesi, tasavvufun en mühim prensiplerindendir.