Konu Başlıkları: Lanet
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 04 Mayıs 2011, 20:30   Mesaj No:9

kamer34

Medineweb Sadık Üyesi
kamer34 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:kamer34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13038
Üyelik T.: 14 Aralık 2010
Arkadaşları:9
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:54
Mesaj: 871
Konular: 41
Beğenildi:6
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: Lanet

Arkadaşlar bazı konular çok hassas ve ince çizgilerle birbirlerinden ayrılmıştır. Eğer bu çizgilerin hatlarını birbirlerine karıştırmazsak konu daha güzel anlaşılmış olur.

Gelenekçi islam anlayışında şefaat demek demek peygamberin özellikle Hz. Muhammed (sav) in ve sözde bazı eyliyaların Allah’ın katında yani mahşerde günahkar olarak ölen kişilerin cehennemde daha az yanmalarını ve cehennnenmde daha az süre kalmalarını bertaraf etmek için kul ile Allah arasında aracılık yapmak. Bu sebeple şefaat ya rasulullah yada şefaat ya filan evliya.

İşte bu anlayış Kur’an tarafından paramparça edilmektedir. Bu anlayışın mekke putperestelerinin inancı olduğunu bize bildiren kurandır. Çünkü mekke putperestleri melekler haşa Allah’ın kızlarıdırlar derlerdi kendi putlarına ilahi vasıflar takıp bunlar Allah katında şefaatçilerimizdir derlerdi. Günümüz insanlarına baktığımızda şefaat ya şeyh Abdulkadir geylani yada şefaat ya gaws yada ya şefaat Rasulullah bu yakarışların hepsi aynıdır . Kuranın tanımına göre ŞİRKtir.

Daha önce ayetlerle açıkladık bunu. Peki sahih şefaat inancı nasıl olmalıdır.

Şefatt şüphesiz haktır.
Şefaat tümü ile Allahın tekelindedir.
Şefaat ancak Allahın izni ile olacaktır.
Şefaat ancak müslüman olupta günahkar kullar içindir.
Şefaat kafir olarak ölenlere hiçbir şekilde fayda vermeyecektir.
Şefaat edebilecek olanlar kuranda sadece melekler olarak zikir edilmiştir.
İşte sahih inanç budur. Peygamber efendimizin şefaat edebilceiği ile ilgili pek çok hadis vardır. Eğer cenabbi Allah insanlardan bazılarına şefaat etme yetkisi verecekse şüphemiz yokturki buda hz. Muhammed (sav)dir. Fakat biz insanlar kullardan şefaat isteyemeyiz. Olay bu. Bu anlayışın delilleri kuranda açıktır eğer anlamayan olursa inşallah bu düşüncemizi delillendiriz.

HAKİKAT editörüm Nisa/85. Ayeti vermişsiniz ya O ayet ve benzeri ayetler insanın sağlığında kötü işlere yada iyi işlere ön ayak olmaktır yani aracı olmaktır. Örneğin diyelimki kişi infak etmek istiyor fakat infak edebileceği maddi imkanları yoktur başka bir msülümana gidip bir fakirin durumunu ona izah edip zengin olan müslümanın fakir olan msülümana yardım etmesine aracılık yapıyor buna benzer filler. Yoksa ölmüş insanların ruhaniyetlerinde yardım talep istemek onlardan aracı olmak şartıyla mal çocuk hastalık yada herhangi bir sıkıntılarını savmak için Allah’a aracı kılmak kişiye şirk işlemeye kadar götürür.

GÜZEL ARKADAŞIMMÜSLÜMAN OLARAK ÖLEN İNSANLAR günahsız olarak ölürler,çünkü TÖVBE İLEİLGİLİ AYETLERDE SON NEFESTE TÖVBENİN KABUL OLUNMAYACAĞINI ve ayrıca TÖVBE EDENİNGÜNAHLARININ AF OLUNUP YERİNE Bİ O KADAR SEVAP YAZILACAĞI BEYANLARIDA VAR ayrıca düünyadakabul olunmayan TÖVBE AHİRETTE HİÇKABUL OLUNMAZ..Bundanda anşlaşılıyor ki müslüman olarak ölenler GÜNAHSIZ ÖLÜRLER.Yani halk arasında YAHUDİ VE HIRISTIYANLARDAN SİRAYET ETMİŞOLAN biraz cehennemden yandıktan sonra çıkılacağı GÖRÜŞÜ TAMAMEN ASILSIZ VE RABBİMİZ TARAFINDANDA İKAZ EDİL MİŞTİR ...ŞU AYETTE...
MÜSLÜMANLRDAN ALINTI.

Bak güzel abim diyelimki müslümanlardan biri zina işledi ve gizli tuttu yada müslümanlrdan biri adam öldürdü ve bunu gizli tuttu bu günahların karşılığı islam hukukunda karşılığı had cezalarıdır. Bu kişi bunları saklı tuttuğu için islam devletinin haberi olmadı ve had cezası uygulanmadı bu kişinin yaptığı yanına kar mı kalacak. Elbetteki hayır bu kişi eğer suçu bu dünyada ortaya çıkarsa had cezası alacak hemde tevbe edecek. Sadece tevbe etmesi bu kişinin üzerindeki had cezasını kaldırmaz.

İşte bu kişilerin durumu birçok ayette belirtildiği gibi umulurki Allah af eder fakat bunu nasıl af edeceğini yada ahirette nasıl bir imtihana tabi tutulacağını biz bilemeyiz. Umulurki cenabbi Allah şefaat edebilceklerin şefaatini bu kullar için kabul eder.

Ahirette şefâatın olacağı Kitab ve sünnetle sabittir:

Peygamber, velî, şehid ve bildikleri ile amel eden imanlı âlimler ve kâmil mü'minler gibi Allah'ın müsaade ettiği, rızasına mazhar olmuş, nezdinde bir değer ve yakınlığa erişmiş kimselere şefâat etme izni verilebilecektir (el-Bakara, 2/255; Yûnus, 10/3; Meryem, 19/87; Tâhâ, 20/109; ez-Zuhruf, 43/86).

Peygamberler ve diğer şefâatçıların şefâatları, Allah'ın râzı olacağı ve haklarında şefâat edilmeğe izin verdiği kimseler hakkında olacaktır (el-Enbiyâ, 21/27-28; ed-Duhân, 44/41-42; Buharî, Cihad, 189; Müslim, İmare, 6).
Hakikat editörden alıntı.

2/255- Allah, O'ndan başka ilâh olmayan, diri, yarattıklarını gözetip yöneten, kendisini uyuklama ve uyku tutmayandır. Göklerde ve yeryüzünde ne varsa O'nundur. İzni olmadıkça O'nun katında kim şefaatçi olabilir?
21/27- Onlar Allah'dan önce söz söylemezler ve ne yaparlarsa sırf O'nun emri ile yaparlar.

21/28- Allah, onların önlerindekini ve arkalarında bıraktıklarını (yapacaklarını ve yaptıklarını) bilir. Onlar sadece Allah'ın hoşnut olduğu kimselere şefaat ederler ve Allah'ın korkusundan titrerler.

Şimdi hakikat editörüm bu sizn numaralarını verdiğiniz bazı ayetler bu ayetlerin hepsini benim yukarıda belirtmiş olduğum görüşü desteklerler. Ancak necm suerini incelersiniz konuyu çok daha analiz edebilceksiniz. Sizin yukarıdaki vermiş olduğunuz yazıda birçok kişye şefaat izni verildiği kesin bir dille zikir edilmekte ve ayet dipnotları ile bu görüşü desteklemeye çalışılmaktadır halbuki ayetleri yukarıyaz yazdım. O dipnotlarını vermiş olduğunuz ayetlerde evliyalar peygamberler salih kişiler şefaat edecektir diye herhangi bir ibare o ayetlerde yoktur.

19- Lât ve Uzza hakkındaki görüşünüz nedir?
20- Ya bunların öbürü, üçüncüsü olan Menat hakkında ne düşünüyorsunuz?
21- Demek erkekler sizin, dişiler Allah'ın, öyle mi?
22- Öyleyse bu haksız bir bölüştürmedir.

Necm/26- “Göklerde nice melek var ki, Allah'ın dilediklerine ve hoşlandıklarına ilişkin izni olmadıkça, şefaatleri hiç bir yarar sağlamaz.”

İşte müşriklerin düşüncelri böyle idi. Necm/26 ayette meleklerin şefaat edebileği bununda şarta bağlandığını görmekteyiz.
1- Şefaat Allah’ın iznine bağlanmıştır
2- Şefaat ancak Allah’ın dilediği kimselere yapılacağı

HAKİKAT editörüm yazınızın bir yerinde peygamberin getirdiklerine iman dil ile ikrar kalp ile tasdiktir demiştiniz fakat o yazınızı okduğum halde bulamadım buraya alınıtı yapayım. Bak güzel abim bu anlayış islam dinini katl eden bir anlayış olmuştur. İnsanların bugün içinde bulundukları şirk ve küfür amellerin bir çoğunu doğuran anlayış budur.

İman şöyledir dil ile ikrar kalp ile tasdik amel ile tansifidir. Ancak ozaman sahih iman ortaya çıkmış olur. Bakın ben haluk beyle tartıştığım zaman bu cümleyi aynı o kullanmıştı. İmandan ameli çıkardığımız zaman işte o zaman laik bir anlayış ortaya çıkar. İman salt dil ikrar kalp ile tasdik olunca iki tane ilah anlayışı ortaya çıkmış olur.

Amel yani muamelat yani şeriat sahibi ayrı inanç sahibi ayrı gibi iki olgunun oluşmasına yol açar. O halde namaz oruç zekat hac gibi benzeri ameller ile ifade edilen ibadetlerin sunulduğu ilah kim o zaman. Nefsini ilahlaştıranı gördünmü mealindeki ayetler kişinin nefsinin kendisi için bir amel yani şeriat yani muamelat tayin edilişinin ifadesidir. Kuranda nerde allah iman geçmişse hemen devamında amel vurgusu yapılmıştır.

“And olsunki insanlar hüsrandadır ancak iman edip salih amel işleyenler birbirlerine hakkı sabrı tavsiye edenler” mealindeki bu ayettede bet olarak amelsiz imanın hiçbir değerinin olmadığının kanıtdır.
Allaha emanet olunuz
__________________
Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli.
Alıntı ile Cevapla