Konu Başlıkları: Ubudiyet
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 01 Şubat 2008, 01:15   Mesaj No:6

Seleme

Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:Seleme isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 556
Üyelik T.: 11 Kasım 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 829
Konular: 194
Beğenildi:13
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cvp: Ubudiyet

Ubudiyetin Ruhu Duâdır

[/B]Bir hadislerinde Peygamberimiz, sallallahu aleyhi ve sellem, “Allah, kendisinden bir şey istenilmesini sever. İbadetin en faziletlisi, insanın (duâ edip de duâsının neticesinde) sıkıntıdan kurtuluşu beklemesidir.” (Taberânî, II, 795); yine başka bir hadislerinde: “Duâ ibadettir.” buyurmuş ve sonra “Rabbiniz buyurdu ki : ‘Bana duâ edin ki size karşılık vereyim.’ Zira bana ibadet, yani duâ etmeyi kibirlerine yediremeyenler, zelil ve rezil olarak Cehennem’e gireceklerdir.” (Mü’min Sûresi, 40/60) âyetini okumuştur (Tirmizî, “Duâ”, 1). Duânın ubudiyet olması, hadis-i şerifte işaret buyurulduğu gibi Cenab-ı Hakk’ın emri olmasından dolayıdır. Dünyevi, uhrevi bir çok fayda ve hikmetlerinin yanı sıra duâ, edası bizatihi sevap kazandıran bir ibadettir. Zira Cenab-ı Hak, kullarına kendisine duâ etmelerini emretmiştir. Bediüzzaman Hazretleri, duânın ibadet oluşunu, 23. Söz’ün Birinci Mebhas’ında şöyle delillendirir: “Hem duâ bir ubudiyettir. Ubudiyet ise, semerâtı uhreviyedir. Dünyevî maksatlar ise, o nevi duâ ve ibadetin vakitleridir. O maksatlar, gayeleri değil. Meselâ, yağmur namazı ve duâsı bir ibadettir. Yağmursuzluk, o ibadetin vaktidir. Yoksa, o ibadet ve o duâ, yağmuru getirmek için değildir. Eğer sırf o niyetle olsa, o duâ, o ibadet hâlis olmadığından kabule lâyık olmaz. Nasıl ki, güneşin gurubu, akşam namazının vaktidir. Hem güneşin ve ayın tutulmaları, “küsuf ve husuf namazları” denilen iki ibadet-i mahsusanın vakitleridir. Yani, gece ve gündüzün nuranî âyetlerinin nikaplanmasıyla bir azamet-i İlâhiyeyi ilâna medar olduğundan, Cenâb-ı Hak, ibâdını o vakitte bir nevi ibadete davet eder.”

Duâ, ibadet olduğu için istenilen maksatlar, bazen aynıyla yerine getirilmediği gibi bazen de insana sebepler üstü bir keyfiyette lütuflar ihsan edilebilir. duâda Rabbimiz’den istediğimiz şeylerle O’nun veriş keyfiyeti arasında sebep-sonuç mülahazasına göre bir münasebet yoktur. Müsebbibü’l-esbab ve Kâdiu’l-hâcat olan Cenab-ı Allah, O’ndan güven ve itimat ederek istenildiğinde, sebeplerle tartıldığında bizim istek ve yakarışlarımızla ortaya çıkması imkânsız neticeleri, hatta bazen herhangi bir sebebe iktiran ettirmeksizin verdiği görülür (Gülen, 2002, s. 131). Bediüzzaman, bazen olması sebepler dairesinde kesin gibi gözüken bazen de olması imkânsız şeyler için duâ edilmesinin sırrını izah ederken duânın ibadet olduğunu söyler ve “Abd, kendi aczini ve fakrını duâ ile ilân eder. Zâhirî maksatlar ise, o duânın ve o ibadet-i duâiyenin vakitleridir; hakikî faydaları değil. İbadetin faydası âhirete bakar. Dünyevî maksatlar hâsıl olmazsa, ‘O duâ kabul olmadı’ denilmez. Belki ‘Daha duânın vakti bitmedi’ denilir.” diyerek, dünyevi maksatların duâda esas alınmaması gerektiğini vurgular (24. Mektup, Birinci Zeyl). Duânın dünyevi fayda ve maksatlarının duâya vakit olduğunu, duânın tam karşılığının âhirette verileceğini ifade eder: “Duâ bir ibadettir. İbadetin semeresi âhirette görülür. Dünyevî maksatlar ise, namaz vakitleri gibi, duâ ibadeti için birer vakittirler. duâların semeresi değillerdir.” Bediüzzaman’a göre, “Zâlimlerin tasallutu ve belâların nüzulü, bazı hususî duâlara vakittir. Bu vakitler bâki kaldıkça, o namazlar, o duâlar yapılır.” Duânın dünyevi maksatları ise duâların neticesi değil, mukaddimesidir (Külliyat, Mesnevi-i Nuriye, II, 1359).

Bediüzzaman Hazretleri, yağmur duâlarının bazen kabul edilmemesinin hikmetini izah ederken “Yağmursuzluk, bu çeşit duâ ve namazın vaktidir, illeti ve hikmeti değil. Nasıl ki güneş ve ayın tutulması zamanında küsuf ve husuf namazı kılınır ve güneşin gurubuyla akşam namazı kılınır; öyle de, yağmursuzluk, kuraklık, yağmur namazının ve duâsının vaktidir. İbadet ve duânın sebebi ve neticesi emir ve rıza-i İlâhîdir, faydası uhrevîdir. Eğer namazdan, ibadetten dünyevî maksatlar niyet edilse, yalnız onlar için yapılsa, o namaz battal olur. Meselâ, akşam namazı güneşin batmaması için ve husuf namazı ayın açılması için kılınmaz. Öyle de, bu nevi ibadet, yağmuru getirmek için kılınsa yanlış olur. Yağmuru vermek Cenab-ı Hakk’ın vazifesidir. Biz vazifemizi yaptık; Onun vazifesine karışmayız.” der (Külliyat, Emirdağ Lâhikası, II, 1688).
__________________
Dünyayı Güzellik Kurtaracak.
Bir İnsanı sevmekle başlayacak herşey...
Alıntı ile Cevapla