Cvp: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) Arkadaşlar mevlanaya, misale takılmayalım, en uç teslimiyet örneklerinden bahsediyoruz, şeyhiniz size diyor ki: Biz ne söylersek, ne dersek, ne istersek istisnasız Y-A-P-A-C-A-K-S-I-N-I-Z !... Biz de sizin teslimiyetinizden emin OLACAĞIZ!.. Olayı mevlana-şems ile sınırlamayalım lütfen, haya sınırlarını zorlasak da soru bu.. Daha başka türlü şöyle yazalım : Tasavvuf adabıyla ilgili biraz kitap karıştıranlar şu ifadeyi mutlaka okumuşlardır: “Bir mürid, mürşidine hiç itirazsız teslim olmalıdır. Öyle ki, bir ölü, yıkayıcısına nasıl hiç itiraz etmez, ne tarafa çevirse dönerse, mürid de mürşidine karşı böyle olmalıdır. Mürşidine ‘niçin?’ ‘neden?’ diye itiraz eden kimse maksadına eremez.” Gerçekten de bütün tasavvuf kollarında mürşidler, müridlerinden bu manada bir teslimiyet isterler. Ancak böyle bir teslimiyet anlayışı eleştirilmekte ve şöyle itiraz gelmektedir: 1_“Mürşid de olsa, bir insana bu derecede teslim olmak doğru olabilir mi?
2_Böyle bir teslimiyetin dinde yeri, terbiyede gereği var mıdır?
3_Bu durum, insan hürriyetini yok etmek ve birilerinin esaretine girmek değil midir?
4_Allah ve Rasulü’nden başka emirlerine itiraz edilmeyecek kimse var mıdır?
5_Mürşid hiç yanılmaz mı?
5_Yanılırsa, onu uyarmak ve yanlışını göstermek gerekmez mi?
6_Böyle yapan bir kimse niçin manevi terbiyede yolda kalsın?” Amacımız bu sorulara, tasavvuf ekseninde cevap aramak bulmak , mürşidi olan arkadaşlar da kendilerinden örnekler verebilirler ... |