Konu Başlıkları: Kabir azabı...
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08Haziran 2011, 00:01   Mesaj No:41

YaŞuHa

Medineweb Emekdarı
YaŞuHa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:YaŞuHa isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13867
Üyelik T.: 24 Mayıs 2011
Arkadaşları:6
Cinsiyet:
Yaş:31
Mesaj: 1.005
Konular: 399
Beğenildi:30
Beğendi:5
Takdirleri:53
Takdir Et:
Kabir azabı ve mutluluğu

Kabir azabı ve mutluluğu
Kabir azabı ve mutluluğuna Kur'an'da ve sahih sünnette bildirildiği şekliyle inanmak gerekir.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Allah o adamı kurtarmak istedikleri tuzaktan korudu. Kötü azab Firavun'un adamlarını sardı. Onlar sabah akşam ateşe sunulurlar. Kıyamet çattığı gün: "Firavun'un adamlarını azabın en ağırına sokun" denir."
(Mü'min: 45-46)
Allah (c.) Firavun'un taraftarlarını iki türlü azabla korkutuyor. Onlara sabah akşam cehennem arzediliyor. Bundan sonra kıyamet günü geldiğinde de daha şiddetli bir azaba sokulacakları bildiriliyor. Bu ayette her iki türlü azaba da işaret ediliyor. İkinci azab kıyametten sonra olduğuna göre birinci azab kıyametten öncedir. Yani kabir azabıdır.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Allah'a karşı yalan uydurandan veya kendisine bir şey vahyedilmemişken: "Bana vahyolundu" "Allah'ın indirdiği gibi ben de indireceğim" diyenden daha zalim kim olabilir? Bu zalimleri can çekişirlerken melekler ellerini uzatmış: "Canlarınızı verin. Bugün Allah'a karşı haksız yere söylediklerinizden, O'nun ayetlerine büyüklük taslamanızdan ötürü alçaltıcı bir azabla cezalandırılacaksınız" derken bir görsen." (En'am: 93)
Bu ayet ölümden sonra azab olduğuna işaret etmektedir.
İbni Abbas (r.a) bu ayet hakkında şöyle diyor:
"Bu azab ölümden sonradır. Melekler yüzlerine ve arkalarına vurarak onlara azab ederler."
İbni Hacer el-Askalani: "Melekler onların yüzlerine ve arkalarına vururken onların halleri ne olur?"(Muhammed: 27)ayeti kerimesi de bu görüşü destekler" der.(Feth'ul Bari c: 3 s: 180)
Kabir azabı hakkında mütevatir derecesine gelmiş hadisler vardır.
Zeyd b. Sabit dedi ki:
"Rasulullah (s.a.s) Neccar oğullarına aid bir bostan içinde kendi katırı üzerinde bulunduğu sırada biz de maiyyetinde idik. Katır birden bire yoldan saptı ve koşturdu. Nerede ise Rasulullah'ı yere atacaktı. Orada birdenbire altı yahut beş yahud da dört tane kabirle karşılaştık. Rasulullah (s.a.s):
"Bu kabirlerin sahiplerini kim tanıyor?" diye sordu. Bir adam: "Ben tanıyorum." dedi.
"Bunlar ne zaman öldüler?" buyurdu. O zat: "Müşriklik devrinde öldüler" dedi. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.s):
"Şüphe yok ki bu ümmet, kabirleri içinde imtihana tabi tutuluyorlar. Şayet ölülerinizi gömmeyi terk etmeniz endişesi mevcut olmasaydı, bu kabristandan işitmekte olduğum kabir azabından birazını sizlere işittirmesi için muhakkak Allah'a dua ederdim" buyurdu. Sonra yüzünü bize döndürüp:
"Kabir azabından Allah'a sığınırız" buyurdu. Sahabeler:
"Kabir azabından Allah'a sığınırız" dediler. Rasulullah (s.a.s) tekrar:
"Kabir azabından Allah'a sığınırız" buyurdu. Sahabeler:
"Kabir azabından Allah'a sığınırız" dediler. Rasulullah (s.a.s) yine:
"Fitnelerden, onların görünenlerinden ve görünmeyenlerinden Allah'a sığınırız" buyurdu. Sahabeler:
"Fitnelerden, onların görünenlerinden ve görünmeyenlerinden Allah'a sığınırız" dediler. Rasulullah (s.a.s):
"Deccal fitnesinden de Allah'a sığınırız." buyurdu. Sahabeler:
"Deccal fitnesinden de Allah'a sığınırız" dediler. (Müslim)
Rasulullah (s.a.s) iki mezara rast geldi ve şöyle buyurdu:
"Bunlar insanlarca mühimsenmeyecek bir suçtan azab görüyorlar. Biri bevlettikten sonra korunmadığı ve dikkatsiz davranıp pislikten kaçınmadığı için, diğeri de dedikodu yaptığı için." (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei)
Abdullah b. Ömer (r.a)'den Rasulullah (s.a.s)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir:
"Sizden biriniz öldüğünüzde sabah, akşam ahiretteki yeri kendisine gösterilir. Eğer ölü cennet ehlinden ise kendisine cennetliklerin makamları gösterilir. Eğer cehennemlik ise cehennemliklerin yerinden gösterilir." (Buhari, Müslim)
Kabir azabı, mutluluğu ve ruhun cesede nasıl döneceği konularına yalnız Rasulullah (s.a.s)'den gelen sahih hadislerde bildirildiği şekilde inanmak gerekir. Bu meseleler gaybi gerçekler olduğundan kişilerin kafalarına göre eklemeler yapmaları doğru değildir. Bütün bunlara bize bildirildiği şekliyle inanmak gerekir. Bunların gerçek mahiyetini ise ancak Allah bilir.
Kabir azabı berzah azabı demektir. Kişi kabir azabını hak ettiği halde ölürse ister gömülsün, ister yırtıcı hayvanlar tarafından yensin, ister yakılsın, ister boğulsun, muhakkak bu azab kendisine verilecek ve kişi bu azabı ruh ve bedeniyle tadacaktır.
Kabir azabı hakkında Rasulullah'ın bildirdikleri dışında yorum yapmamak müslümana yakışan yegane tavırdır.
Alıntı ile Cevapla