Konu Başlıkları: hey gidi sinsi insanlar
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 01 Temmuz 2011, 12:33   Mesaj No:4

su damlası

Medineweb EDİTÖRÜ
su damlası - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu: su damlası isimli Üye şuanda  online konumundadır
Medine No : 13055
Üyelik T.: 18 Aralık 2010
Arkadaşları:18
Cinsiyet:-
Memleket:sivas
Mesaj: 10.767
Konular: 697
Beğenildi:8595
Beğendi:10235
Takdirleri:28131
Takdir Et:
Standart Cevap: hey gidi sinsi insanlar

Bizi geride bırakan 5 sinsi hastalık
Büyüklerimiz genel itibarıyla müminlerin önünde bir set gibi duran beş afetten (âfet-i hamse) bahsederler. Bu âfetler ruha tuzak kurmuş, kalbi öldüren hastalıklardan ibarettir. Bir mümin topluluğu içinde bu hastalıkların yaygınlaşması o toplumu baş aşağı getirir.

1. ESKİYLE ÖVÜNÜP AVUNMA:
Birincisi başkalarına ait meziyetleri ve faziletleri anlatmakla yetinerek onların kahramanlıklarını destanlaştırıp, öyle olma duygu, düşünce, hamle ve gayretinden mahrum yaşamaktır. Yani evliya menkıbeleriyle teselli olup evliya olma duygu ve düşüncesinden mahrum olmak. Aslında bu hastalık, zelil olmuş milletlerin maruz kaldığı bir aşağılık duygusu hastalığıdır.
Bir millet, geçmişine ait şerefli durumunu kaybetmiş, dilencilik durumuna düşmüşse, sadece atalarıyla övünür kalır. İşin doğrusu onlar övünülecek kimselerdir; ama sadece onlar ile övünüp onlar gibi olmaya çalışmamak çok büyük bir yanlıştır. Bu durum, zelil olan millet ve toplulukların aşağılık duygusu adına mahkumiyetlerinin ifadesidir. Binaenaleyh sadece Fatih, Yavuz, Kanuni, Abdülkadir Geylani, Şahı Nakşibendi gibi zatlarla teselli olup da onlar gibi olma cehd ve gayretinden mahrum olmak, perişaniyet içinde kalmak demektir.
2. GEÇMİŞ BÜYÜKLERİ ELEŞTİRME
İkinci bir âfet de büyüklerin büyüklüğünü teslim etmeme hastalığıdır. Hatta bu hastalık bazen öyle bir kerteye varır ki, insan kendisini o büyüklerin seviyesinde görebilir. Mesela, “Ebu Hanife kim ki, ben ondan daha fazla hadis biliyorum. Abdülhamid ne yapmış ki, ben bile o dönemde Osmanlı’yı ondan daha iyi idare ederdim.” gibi sözler sarf etme bu tür bir hastalığın sözlere yansımış ifadeleridir. Kendisini beğenme hastalığı, birinci âfetin diğer ucunda olan, ona tam olarak ters diğer bir hastalıktır. Böyle düşünen kimse, büyüklerin füyûzâtından ebediyyen mahrum kalır ve bir adım ileriye gidemez. Binaenaleyh insan haddini bilmeli ve geçmiş büyüklerine dil uzatmaktan fersah fersah uzak durmalıdır.
3. ARAÇLARI AMAÇ HALİNE GETİRME
Bir diğer âfet de şudur: İnsanlar her hizmete, her yüce davaya, her kudsî mefkûreye önce şevkle sahip çıkarlar. Mesela, yüce duygu ve düşünceleri gönüllere yerleştirmek ve hakim kılmak için durmadan çalışır ve bu uğurda müesseseler açarlar. Bir itfaiye memuru gibi nerede bir yangın varsa onu söndürmek için durmadan didinirler. Daha sonra da gayet ulvî, hasbî ve diğerkâmlık içinde başlatılan bu hizmet ve gayretler, bir müddet bu şekilde devam ettikten sonra, O’na giden yolda kullanılan sebeplerin vesileliği unutulur, onlar esas olarak ele alınır ve böylece insanlar hedeften ve gayeden saptırılmış olurlar.
Vesilelere gâye diye sarılmak da mümini bitiren bu beş âfetten bir tanesidir. Bu âfet de Allah yolunda koşturan kardeşlerimizi daha evvel başkalarını yaraladığı gibi yaralamış, adeta bir hançer gibi sinelerine saplanmıştır. Bu âfete karşı da büyük bir teyakkuz gerekmektedir.
4. ŞAHSÎ HAREKET ETME
Bir diğer âfet de Cenab-ı Hakk’ın rızasını kazanmak için hizmet eden müminlerin kendi ilim, idrâk ve bilgilerine güvenip müstakilen hareket etmeleridir. Kendisinden başka ilim, irfan ve düşünce kaynaklarına müracaat etmeden, hususiyle de istişareye saygılı olmadan, ‘ben, bana yeterim’ düşüncesi ile hareket etmek öyle bir âfet ve gaflettir ki, hususiyle bu insan, birkaç tane insanın uhrevî hayatını da temsil ediyorsa, hem kendine zararı vardır hem de onlara. Yani hem kendisinin mahvına sebebiyet vermiş olur hem de onların dalâlete sürüklenmesine sebep olmuş olur.
5. ÜLFETE GİRME
Beş hastalıktan bir diğeri de mümin kardeşlerimizin iman ve Kur’an aşkının sönmesidir. Bu husus da diğerleri gibi çok önemli hususlardan bir tanesidir. Bu hastalığı, insanda yavaş yavaş İslâmî aşk ve heyecanın, dinî duygu ve düşüncenin, daha geniş bir ifadeyle ferdin ****fizik gerilimini kaybetmesi şeklinde de ele alabiliriz. Zira ****fizik gerilimin korunması, bir milletin ebediyen yaşayabilmesinin en büyük garantisidir.
__________________

"Bir yαrım αklın kuyusundα öbür yαrım αşkın kuytusundα...
Cennet ve cehennem αrαsındα.Ucu sırαttαn geçen bir uçurum kenαrındα...
Â'râftα.....
Ârâfın dα αrαsındα...Ar ve αf yαrαsındα..."
Alıntı ile Cevapla