Konu Başlıkları: Fıtrat
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 12 Şubat 2008, 20:10   Mesaj No:4

Emekdar Üye

Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:48
Mesaj: 4.081
Konular: 315
Beğenildi:49
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Standart Cvp: Fıtrat


[B]II. FITRATULLAHIN ALEMŞÛMÛLLUĞU
Birinci bölümdeki açıklamalarımızda, insanın ilahi-tabii bir iç nizamı, mânevi ahengi; kevni armoninin bir enfüsi vechesi şeklinde sunduğumuz ''Fıtratullah'', düşünülebilecek sıfat ve fiillerin en yüce ve mutlağı ile nitelenmiş olan, yine de bütün ifade ve tariflerin sınırlanmasından müteâl olan (tecrid-i mutlak, tenzih-i tâm) Allah'u Teâlâ'nın ezeli ilim ve hikmetinin, tesviyesinin, ta'dilinin içimizde hazır bulduğumuz bir yankısıdır.
Yarattığı ve kulları olan bütün beşeriyetin kadrü kıymetine bir işaret olmak üzere kendi hususi Kudret Eliyle yaratıldığı beyan buyrulan, bu kainatın göz bebeği "insan"ın (Sâd, 75) ayni ahengin nağmeleri, ayni ezginin sözleri olması da beklenecektir.. Kısaca, "Fıtratullah'ın, bütün insanlarda gizli ve mevcut olması.. "Fıtratullah"ın bir atiyye-i ilahi ve aynı zamanda, insaniyyet mefhumunun tahakkuku için var olması lüzumlu olan irâde, seçme, onu geliştirme ya da engelleme vb. yeteneklerle çakışmaması için, mekanik bir işleyişle statik bir vak'a değil, yaratılışın başlangıcında herkese verilmiş olan, geliştirilmesi veya engellenmesi, değişik şartların bulunmasıyla alâkalı kılınmış şeffaf bir keyfiyyet olması umulur ve beklenir.. Bu gerekçeyledir ki, hiç kimsenin yokluğunu ileri süremeyeceği doğuştan gelen bir kazançtır Fıtratullah.. Rum, 30.âyetinin "Allah'ın yaratmasında hiçbir değişiklik yoktur" kısmı "fıtrat" ile insanın varoluşunun birbirinden ayrılamaz bir mahiyette olduğuna delalet eder. Burada, bir mahiyet halinde "Tevhid"e yönelme ve imân etme kolaylığının insanlarda kök salmış olduğuna, bunun, varlığının iliğini oluşturduğuna dikkat çekilirken (12), değişmezliğe, (Yani, Yaratıcı tarafından bu "fıtrat "ta ve yaratış düzeninde hiçbir değiştirme olmaz ve durum, hiçbir surette bunun aksine tezahür etmez" (13) parmak basılmaktadır.
Fıtrat, pürüzsüz dalgasız bir okyanus gibidir. Mustafa el-Meragi, tefsirinde, buradaki "haber" cümlesinin "inşai" mahiyette olduğunu belirttikten sonra, şu değerli açıklamalar bulunur: "Burada sanki, "Allah'ın dinini şirkle değiştirmeyiniz!.." denilmiştir. Çünkü bunun açıklaması şu şekildedir: İnsan aklı, beyaz bir sayfa gibi olup, kendisine kazınacak olan nakışları kabule müheyyâ ve hazırdır. Tıpkı, toprak gibi; o, kendisine dikilen her şeyi kabul eder; bundan ötürü, hem Ebu Cehil karpuzu bitirir, hem de lezzetli meyveleri; hem, deva olacak şeyler, hem de zehir.. Bunun gibi, insan ruhuna da pekçok inançlar ve bilgiler sunulur, o da kabul eder.. Hayır İse, onun üzerinde şer'den daha etkili ve müessirdir (14).
Bu pasajlardan da çıkarılacağı gibi, "fıtri bir safvet; potansiyel bir inanç ve bağlılık istidadı" olarak görülen bu lekesiz sayfa, tıpkı bir ayna misali kendisine ne aksettirilirse onları yansıtır. Ve, bu sayfaya yönelen şeyler de pek çoktur ki, Hz. Peygamber, az sonra zikredeceğimiz hadisinde, "ana-baba"yı bütün bu faktörlerin bir sembolü olarak zikretmiştir (15). Burada, insanın istidad ve liyakat hislerine olumlu ya da olumsuz diye nitelenebilecek bir biçimde tesir eden a posteriori dış dünya realitesi ile karşılaşmaktayız.. Buradaki dış dünya, ferdi ben'i kuşatan tabiat ile sosyal vakıalardır.. Ve zaten, fıtri gelişimin sergilendiği sahne de, bu çerçevedir. Bu kaçınılmaz süreçten dolayıdır ki, fıtri ve potansiyel imânın değil de, emrolunan şer'i imanın muteber olduğu dünya ahkâmı (16) nın gözlendiği dış dünya, Fıtratullah için ya mutâbık bir faktör olur, veya onunla çatışan bir "başkası, yabancı!.". Fıtri imânın yetersiz kalması da (17), bu bakımlardan ortaya çıkacak olan neticeye göredir..
Bu dış âmillerle yüzyüze gelinceye kadar, Fıtratullah'ın lekesiz bir zemin üzerinde bulunduğunu; istisnasız her ferdin, bu tek doğru üzerinde geliştiğini ifade eden şu hadis-i şerif çok dikkate değer:
"Doğan her çocuk, Fıtratullah üzere doğar. Sonra ebeveyni onu, ya yahudi yapar, ya nasrani ya da mecusi.." (18). Fıtratullah'ın âlem şümullüğünü ortaya koyan bu hadisle alâkalı olarak Kurtubi'de yer alan şu açıklamalar, gerçekten zikre değer: "Allah'u Teâlâ, ademoğullarının kalblerini, Hakk'ı kabul etmeye elverişli bir biçimde yaratmıştır. Tıpkı, gözleri ve kulakları, görülen ve duyulan şeyleri idrake müsait yaratmış olması gibi.. İşte bundan dolayı bu kalbler, bu kabul etmek liyâkati ve bu ehliyyet üzere kalmaya devam ederse, Hakk'ı ve gerçek din olan İslâm dinini kabul eder. Hz. Peygamber'in "Şunun gibi ki, her hayvanın yavrusu, uzuvları tam ve kusursuz olarak doğar.. Siz, hiç o yavrunun burnunda, kulağında eksik, kesik bir şey görebilir misiniz?.." ifadesi de, buna delâlet etmektedir. Yani, "Her hayvan yavrusunu, kusur ve ayıplardan salim, eksiksiz bir hilkatle doğurur. Şayet o, bu kusursuz yaratılış üzere bırakılırsa, ayıplardan uzak ve mükemmel bir biçimde hayatını devam ettirir. Fakat ne var ki, bu hayvan üzerinde tasarrufta bulunulur da, onun kulağı kesilir ve yüzü dağlanır.. Böylece, başına pekçok âfet ve kusurlar gelir de, ilk halinden çıkar. İşte, insan da böyledir. Bu, gerçeğe mutabık bir teşbih olup, illeti ise, gayet açıktır" (19).
Alıntı ile Cevapla