Konu Başlıkları: ihlas
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 12 Şubat 2008, 22:50   Mesaj No:14

Emekdar Üye

Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:47
Mesaj: 4.081
Konular: 315
Beğenildi:48
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cvp: İhlas

ALLAH'A KUL OLMAKTA VE O'NA İBADET ETMEKTE ÇEKİMSER KALMAZ
Allah, "İnsanlardan öyleleri vardır ki: "Biz Allah'a ve ahiret gününe iman ettik" derler; oysa inanmış değillerdir. (Sözde) Allah'ı ve iman edenleri aldatırlar. Oysa onlar, yalnızca kendilerini aldatıyorlar ve şuurunda değiller." (Bakara Suresi, 8-9) ayetleriyle gerçek anlamda iman etmedikleri halde Müslüman olduklarını söyleyen insanların varlığına dikkat çekmiştir.
Bunlar, iman edenlerle birlikte olan, onlarla birlikte ibadette bulunan, onların sohbetlerine katılan, ancak gerçekte kalplerinde inkar olan kimselerdir. Bu kimseleri, kesin bir bilgiyle Allah'a iman edenlerden ayıran en önemli özelliklerden biri ise onların 'Allah'a kul olmakta ve O'na ibadet etmekte çekimser kalmalarıdır. Müminler Allah'a gönülden iman eden, katıksızca O'na yönelen, büyük bir aşk ve şevkle Allah'a ibadet eden, ihlas sahibi kullardır. Allah, "Mesih ve yakınlaştırılmış (yüksek derece sahibi) melekler, Allah'a kul olmaktan kesinlikle çekimser kalmazlar. Kim O'na ibadet etmeye 'karşı çekimser' davranırsa ve büyüklenme gösterirse (bilmeli ki,) onların tümünü huzurunda toplayacaktır." (Nisa Suresi, 172) ayetiyle bu tavrın ahiretteki karşılığına dikkat çekmiş ve meleklerin bu konuda gösterdikleri ahlakı insanlara örnek olarak vermiştir.
Ayetlerde de bildirildiği gibi ihlas ve samimiyetin göstergelerinden biri de Allah'a kulluk yapmakta ve ibadet etmekte asla çekimser kalmamaktır. Nitekim iman edenler her şart ve durumda ibadet şevklerini korurlar. Bu, mallarından ya da canlarından fedakarlıkta bulunmalarını, hatta tamamiyle feragat etmelerini, zorluk ve sıkıntılara göğüs germelerini gerektirse de, şevklerini asla kaybetmezler.
Kuran'da müminlerin bu halisane çabalarını ifade eden güzel ahlaklarına pek çok örnek verilmiştir. Örneğin savaşa katılabilmek için peygamberden defalarca savaşabilecekleri bir binek talep eden, ancak binek bulamadıkları için savaşa katılamayanların ya da infak edecek birşey bulamadıkları için geri dönen insanların durumundan bahsedilmiştir. Bu kimseler savaşa katıldıklarında ölüm, yaralanma, sakat kalma gibi ciddi kayıplarla karşılaşabileceklerini çok iyi bildikleri halde, sadece Allah'a olan samimi imanlarından ve güçlü ihlaslarından dolayı bu duruma seve seve talip olmaktadırlar. Kuran'da bu kimselerden şu şekilde bahsedilir:
"Bir de (savaşa katılabilecekleri bir bineğe) bindirmen için sana her gelişlerinde "Sizi bindirecek bir şey bulamıyorum" dediğin ve infak edecek bir şey bulamayıp hüzünlerinden dolayı gözlerinden yaşlar boşana boşana geri dönenler üzerinde de (sorumluluk) yoktur." (Tevbe Suresi, 92)
Kuran'da aynı şartlar altındayken, Allah'a kul olmakta ve O'na ibadet etmekte çekimser kalan insanların örnekleri de verilerek, müminlerle bu kişiler arasındaki farkın görülmesi de sağlanmıştır. Konuyla ilgili ayetler şöyledir:
Yol, ancak o kimseler aleyhinedir ki, zengin oldukları halde (savaşa çıkmamak için) senden izin isterler ve bunlar geride kalanlarla birlikte olmayı seçerler. Allah, onların kalplerini mühürlemiştir. Bundan dolayı onlar, bilmezler. Onlara geri döndüğünüzde size özür belirttiler. De ki: "Özür belirtmeyiniz, size kesin olarak inanmıyoruz. Allah bize, durumunuzu haber vermiştir. Yaptıklarınızı Allah görecektir, O'nun elçisi de. Sonra gaybı da, müşahade edilebileni de bilene döndürüleceksiniz ve O, yaptıklarınızı size haber verecektir." (Tevbe Suresi, 93-94)
Dilleriyle iman ettiklerini ve peygambere de itaat ettiklerini söyleyen bu kimseler, mal ve imkan bakımından son derece güçlü oldukları halde ihlas sahiplerinin tam aksine savaşa katılmamak için peygamberden izin isterler. Müslümanların çok büyük zorluklar içinde oldukları bir dönemde savaştan kaçan bu kişiler, aslında Allah'a karşı çok çirkin bir cesaret göstermektedirler. Aynı durum günümüzde daha farklı bir zorluk ya da sıkıntı anı için geçerli olabilir. Unutulmamalıdır ki Rabbimiz ayetlerde Müslümanların yardıma ve desteğe ihtiyacı olduğu bir dönemde Allah'ın rızasını kazanabilecekleri bir işe katılmaktansa, dünya hayatına ait menfaatlerini korumayı yeğleyen bu insanların kalplerini mühürlediğini bildirmiştir.
Alıntı ile Cevapla