12 Şubat 2008, 23:51
|
Mesaj No:16 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 Arkadaşları:2 Cinsiyet: Yaş:48 Mesaj :
4.079 Konular:
315 Beğenildi:50 Beğendi:0 Takdirleri:149 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Cvp: İhlas CİDDİ BİR ÇABA GÖSTERİR VE ' SÜREKLİ' SALİH DAVRANIŞLARDA BULUNUR Kuran'da "Mal ve çocuklar, dünya hayatının çekici-süsüdür; sürekli olan 'salih davranışlar' ise, Rabbinin Katında sevap bakımından daha hayırlıdır, umut etmek bakımından da daha hayırlıdır." (Kehf Suresi, 46) ayetiyle Allah Katında asıl makbul tutulan ve sevap bakımından da hayırlı olanın 'sürekli olan salih davranışlar' olduğu bildirilmiştir. Bu aynı zamanda kişinin ihlasının ve samimiyetinin de önemli bir göstergesidir.
Kimi insanlar Allah korkularından dolayı değil, insanların gözünde dünyevi anlamda bir itibar ya da takdir kazanabilmek için de iyilik yapabilmektedirler. Sözgelimi bir kimse depremden dolayı evsiz ve ihtiyaç içerisinde kalan kimselere, evindeki eşyalarından ya da kıyafetlerinden yollayabilir. Komşularına karşı yardımsever, nezaketli ve sevecen bir ahlak gösterebilir. İşyerindeki çalışanlarına karşı son derece ilgili, şefkatli ve anlayışlı bir yapı sergileyebilir. Yaşlılara, büyüklerine karşı saygılı ve hoşgörülü olabilir. Gerektiğinde yardım kuruluşlarının etkinliklerine katılıp özverili tavırlar sergileyebilir. Bu yapılanlar tabi ki güzel davranışlardır. Ancak asıl önemli olan bu gibi güzel ahlak özelliklerinde süreklilik göstermek ve sabırlı davranmaktır. İhlas sahibi bir Müslümanın yapması gereken şey de, hayatının her anında, ihtiyaç içinde olan her insanın yardımına koşmada kararlı olmak ve bu yaptıklarında insanların rızasını gözetmemektir. Sadece Allah'ın rızasını kazanmak için gösterilen bu ciddi çaba, kişinin samimiyetinin de bir kanıtıdır. Ancak eğer tüm bunların yanında kişi hayatının geri kalan kısmını aynı güzel ahlak anlayışına uygun, aynı özverili tavırlar, aynı ciddi çaba içerisinde geçirmiyorsa, bu durumda diğer davranışlarında da ne derece samimi olduğu şüphelidir.
Nitekim cahiliye toplumlarında da Allah'a iman etmediklerini söyledikleri halde bu tarz iyiliklerde bulunabilen bazı insanlar vardır. Ancak bunları Allah korkusundan ya da ahiret inançlarından dolayı yapmazlar. Hedefleri genelde dünyevi anlamda küçük ya da büyük birtakım çıkarlar elde edebilmektir. Örneğin biraz önce verilen örnekteki kişi, sırf evindeki fazlalıklardan kurtulabilmek için depremzedelere yardımcı olmuş olabilir. Ya da komşularına, yaşlılara ve büyüklerine karşı gösterdiği saygı geleneklerin, örf ve ananelerin etkisinden kaynaklanıyor olabilir. Aynı şekilde işyerinde de, çalışanlarını motive etmek ve böylece de onlardan daha fazla işgücü ve kazanç elde etmek için de onlara karşı güzel tavırlar sergiliyor olabilir. Yardım kuruluşlarına da yine toplumda iyi bir itibar ve saygınlık elde edebilmek için katkıda bulunuyor olabilir. Tüm bunların Allah korkusundan, Kuran'ın getirdiği güzel ahlaktan kaynaklandığını ve ihlaslı olduğunu söyleyebilmek için kişinin bu çabasını hayatının her anına yayması ve kesintisiz olarak Kuran'a uygun tavırlarda bulunması gerekir. Zira Kuran'ın "Sen de sabah akşam O'nun rızasını isteyerek Rablerine dua edenlerle birlikte sabret. Dünya hayatının (aldatıcı) süsünü isteyerek gözlerini onlardan kaydırma. Kalbini Bizi zikretmekten gaflete düşürdüğümüz, kendi 'istek ve tutkularına (hevasına)' uyan ve işinde aşırılığa gidene itaat etme." (Kehf Suresi, 28) ayetiyle 'sabah akşam' yani 'gün boyunca' ve 'kesintisiz olarak' Allah'ın rızasını aramanın önemine dikkat çekilmiştir.
Eğer bir insan Allah'ın ve ahiretin varlığına samimiyetle inanıyorsa, aksini yapabilmesi de kesinlikle mümkün değildir. Ahirette, dünyada yaşadığı her anın hesabını vereceğini ve ancak Allah'ın rızasına uygun bir yaşam sürdüğü takdirde sonsuz cennet hayatına layık olabileceğini bilir. Bu nedenle de yaptığı her hareket, söylediği her söz ve her tavırla Allah'ın rızasını kazanabilmek için hayırlarda yarışır. Sürekli olarak "Daha fazla ne yapabilirim?", "Allah'ın rızasını ve rahmetini kazanmak için nasıl daha güzel bir tavır gösterebilirim?", "Ahlakımı güzelleştirmek için hangi tavırlarımı düzeltmem gerekir?" diye düşünerek, ciddi bir çaba harcar. Nitekim Kuran'da da kesintisiz bir ciddi çaba içerisinde olan kimselerin tavırlarının şükre şayan olduğu bildirilmiştir. Ayetler şöyledir:
Kim çarçabuk olanı (geçici dünya arzularını) isterse, orada istediğimiz kimseye dilediğimizi çabuklaştırırız, sonra ona cehennemi (yurt) kılarız; ona, kınanmış ve kovulmuş olarak gider. Kim de ahireti ister ve bir mü'min olarak ciddi bir çaba göstererek ona çalışırsa, işte böylelerinin çabası şükre şayandır. (İsra Suresi, 18-19) |
| |