12 Şubat 2008, 23:52
|
Mesaj No:19 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 Arkadaşları:2 Cinsiyet: Yaş:48 Mesaj:
4.079 Konular:
315 Beğenildi:49 Beğendi:0 Takdirleri:149 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Cvp: İhlas Şeytanın Müminlerin İhlasını Kırma Çabası Şeytan, kıyamete kadar insanları Allah'ın yolundan saptırmaya ve onları da kendi peşinden cehenneme sürüklemeye ant içmiş bir varlıktır. Allah'ın "Şeytan onları sarıp-kuşatmıştır; böylelikle onlara Allah'ın zikrini unutturmuştur. İşte onlar, şeytanın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz şeytanın fırkası, hüsrana uğrayanların ta kendileridir." (Mücadele Suresi, 19) ayetiyle de belirtildiği gibi şeytan inkar eden kimseler üzerinde bu emellerini gerçekleştirmiştir. Onları sarıp kuşatmış, onlara Allah'ı unutturmuş ve onlar üzerinde mutlak bir hakimiyet elde etmiştir. Onlar artık bir anlamda şeytanın bizzat kendisi gibi, diğer insanları da inkara, günaha ve kötülüklere çağıran varlıklar, yani şeytanın fırkası olmuşlardır.
Ancak elbette ki Allah'a ihlasla inanan kimseler için durum çok farklıdır. Bu nedenle de şeytanın asıl mücadele ettiği kimseler, Allah'a iman eden ve yaşamlarını Allah'ın razı olacağı şekilde geçirme konusunda kararlı gördüğü bu insanlardır. Şeytan inkar edenlere doğrudan etki edebilmektedir. Ama müminler Allah'a kesin olarak iman ettikleri için şeytanın onlar üzerinde böyle bir etkisi olamaz. Örneğin Allah rızası için çalışıp yorulmalarını engelleyemez. Kuran ahlakının hükümlerini yerine getirmelerini, infak edip namaz kılmalarını, iyilik yapıp güzel ahlak göstermelerini, Allah'ı zikretmelerini, mallarıyla canlarıyla fedakarane bir mücadele vermelerini engelleyemez.
Bu gerçeği bilmek şeytanı iman edenler üzerinde etkili olabilmek için daha da sinsice yöntemler aramaya iter. Allah'ın rızasını kazanmak amacıyla yaptıkları işleri doğrudan engelleyemediği için müminler tüm bunları yaparlarken niyetlerine kötülük katmaya çalışır. Onları Allah'ın rızasından başka hedeflere yöneltmeye ve bu şekilde ihlaslarını zedeleyerek, katıksızca Allah'a yönelmelerini engellemeye gayret eder. Kuran'da şeytanın bu konudaki kararlılığına kendi sözleriyle dikkat çekilmiştir. Konuyla ilgili ayetler şöyledir:
Onları -ne olursa olsun- şaşırtıp-saptıracağım, en olmadık kuruntulara düşüreceğim ve onlara kesin olarak davarların kulaklarını kesmelerini emredeceğim ve Allah'ın yarattıklarını değiştirmelerini emredeceğim." Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı dost (veli) edinirse, kuşkusuz o, apaçık bir hüsrana uğramıştır. (Şeytan) Onlara vaadler ediyor, onları en olmadık kuruntulara düşürüyor. Oysa şeytan, onlara bir aldanıştan başka bir şey va'detmez. (Nisa Suresi, 119-120)
Dedi ki: "Madem öyle, beni azdırdığından dolayı onlar(ı insanları saptırmak) için mutlaka Senin dosdoğru yolunda (pusu kurup) oturacağım." "Sonra muhakkak önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Onların çoğunu şükredici bulmayacaksın." (A'raf Suresi, 16-17)
Ayetlerde bildirildiği gibi şeytan müminler üzerinde 'şaşırtıp saptırarak', 'olmadık kuruntulara düşürerek', 'doğru yollarına oturup pusu kurarak', 'önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sinsice sokularak' etkili olmaya çalışır. Onların doğru bildiklerini yanlış, iyi bildiklerini kötü, güzel gördüklerini çirkin, hayır gördüklerini şer, şer gördüklerini ise hayır gibi göstermeye gayret eder. Allah'ın rızasına uygun bir iş yapacakları zaman kalplerine şüphe vermeye ve olmadık kuruntu ve vesveselerle onları durdurmaya gayret eder. Kuran ahlakına uygun olmayan bir iş söz konusu olduğunda ise bunu süsleyip çekici kılmaya ve müminleri bu işe yöneltmeye çalışır. |
| |