Tekil Mesaj gösterimi
Alt 13 Ağustos 2011, 22:00   Mesaj No:2

YaŞuHa

Medineweb Emekdarı
YaŞuHa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:YaŞuHa isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13867
Üyelik T.: 24 Mayıs 2011
Arkadaşları:6
Cinsiyet:
Yaş:31
Mesaj: 1.005
Konular: 399
Beğenildi:30
Beğendi:5
Takdirleri:53
Takdir Et:
Standart Cevap: Allah ın ayetleri hakkında münakaşa etmek..

Şu halde mü'minler, kendi yollarına devam ederek yalnız Rablerine dua etmeli, inkârcıların sataşmalarına aldırış etmeden, akidelerini her türlü şâibeden arındırarak emrolundukları gibi din yolunda mücadele vermelidirler.
Allah Teâlâ, yarattığı her şeyin üstündedir. Hiç bir varlık O'nun makamına kadar yükselemez. O; yeryüzünde büyüklük taslayarak, fesad çıkaranların arzularına göre değil, sadece dilediği nezih kullarına vahyederek, onları risaletle görevlendirir. Bu konuda hiç kimsenin itiraz hakkı yoktur;
"Dereceleri yükselten Arş'ın sahibi (Allah), (Ahiretteki toplanma ve buluşma günü) ile korkutmak için kendi emrinde olan ruhu (vahyi ya da cibril'i) kullarından dilediğine indirir" (15).
Bunun hemen peşinden gelen ayette Allah Teâlâ, dünya hayatında kendisinden başkalarının hâkimiyetlerini kabul edip, onlara boyun eğenlerin hesap günündeki durumlarını dile getirir: "Bu gün hâkimiyet kimindir? diye sorulur. "Bir ve kahhâr olan Allah'ındır" derler" (16).
Allah Teâlâ'nın dünya ve âhiretteki hükmünde adaletli olduğu ve hiç kimsenin bir haksızlığa uğramayacağı gerçeği bildirildikten sonra, inkarcıları, ibret alıp İslâm'ın hakikatini düşünmeye davet eden âyetler yer alıyor. Bu âyetlerde, küfredenlerin yeryüzünde dolaşıp geçmişte müslümanlara düşmanlıkta aşırı gidip helâk olmuş kavimlerden geri kalan helâklerine dair alâmetleri görmeleri ve bunlardan ibret alıp durumlarını düzeltmeleri için onlara yol gösterilir: "Yeryüzünde dolaşıp kendilerinden önce geçmiş milletlerin akıbeti nasıl olmuş görmüyorlar mı?..." (21).
Akıl sahiplerini düşüncelere daldırıp, onların hidayet yolunu bulmalarını sağlayacak ilâhî bir uslûbla, Hz. Musa (a.s)'nın, Firavn'a karşı verdiği tevhid"mücadelesi anlatılır. Allah Teâlâ'ya başkaldırarak Kur'an ahkâmından yüz çevirenlerin sonlarının, onlardan hiç de farklı olmayacağı misallerle desteklenerek, gözler önüne seriliyor: "Nuh, Âd, Semud ve onlardan sonra gelen kavimlerin durumu gibi... Allah kullarına zulmetmeyi asla istemez" (31).
Daha sonra, düşünülünce insan aklına durgunluk verecek kadar mükemmel olan yaradılışın sebepleri zikredilerek, varlığın her şeyiyle Allah Teâlâ'nın elinde olduğu ve her şeyin O'nun takdiri çerçevesinde cereyan ettiği, dolayısıyla insanoğlunun bunu kolaylıkla idrak edip durumunu düzeltmesi gerektiği bildirilmektedir. Âlemleri yeniden halketmekte Allah Teâlâ için bir zorluk yoktur: "Dirilten de O'dur. O, herhangi bir şeyin olmasını dilediği zaman, ona sadece "ol" der, o da hemen olu verir" (68).
Sûrenin sonuna doğru; inkarcıların dünyada ve âhirette Allah'ın azabına yakalandıkları zaman, onları çaresizlik ve pişmanlık içinde bırakacak olan sorular yer alıyor. Dünya hayatında peşlerine takılıp, emirlerine boyun eğilen liderler, onlara hiç bir fayda sağlamayacaktır. Rahmeti her şeyi kuşatmış olan Allah Teâlâ, kendine isyan edip başkalarına tapan insanları kıyametin korkunç azabından kurtarmak için, başlarına gelecekleri haber vererek uyarıyor ve pişmanlık günü gelip de hiç bir şeyin fayda vermeyeceği an çatmadan, gidişatlarını düzeltmelerini istiyor: "Azabımızın şiddetini görünce imana gelmeleri onlara hiç bir fayda sağlamadı. Allah'ın; kulları hakkında öteden beri uygulana gelen kanunu budur. İşte kâfirler o zaman hüsrana uğrarlar" (85).
Allah Teâlâ, kâinât ve kitabını kendi isim ve sıfatları için bir ayna kılmıştır. Allah Teâlâ'nın eserini bu kâinat içinde ve kitabında göremeyen insan kördür. Bu kâinâtın Allah'ın bir yaratması olduğundan şüphe eden, Kur'an-ı Kerîm'in Allah'ın kelâmı olduğundan şüpheye düşen kişinin basireti bağlanmıştır.

Allah razı olsun güsel insan teşekkür ederis
Alıntı ile Cevapla