Durumu: Medine No : 11916 Üyelik T.:
02 Mart 2010 Arkadaşları:2 Cinsiyet: Yaş:55 Mesaj:
487 Konular:
102 Beğenildi:6 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
| İman - Sâlih Amel İlişkisi İman - Sâlih Amel İlişkisi Âyetlerde, iman ile sâlih amel genellikle beraberce zikredilmekte olup, bu şekildeki âyetler oldukça fazladır. Hatta İzutsu’nun tesbitine göre, iman ve sâlih kelimeleri birbirlerine var olacak en kuvvetli semantik bağ ile bağlı olup, neredeyse ayrılması imkânsız bir şekilde birbirleriyle girift haldedirler.[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] İman ve sâlih amel ifadesi, Kur’ân-ı Kerim’de 52 defa beraberce zikredilmektedir. Genellikle âyetlerde “İman eden ve sâlih amel işleyenler” şeklinde geçen “iman” ve “sâlih amel” lafızları, bazı âyetlerde “Kim iman ederek sâlih amellerden işlerse...”[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] veya “Erkek ve kadından her kim iman ederek sâlih amellerden işlerse...”[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] şeklinde şartlı geçmektedir. Şartlı ifade biraz farklı olarak şu âyetlerde de geçmektedir: “Kim de O’na sâlih amelleri işlemiş bir mü’min olarak gelirse, işte onlar için de yüksek dereceler vardır.”[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]; “Rabbine kavuşmayı uman kimse, sâlih amel işlesin ve Rabbine kullukta hiç ortak koşmasın.”[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] “...Kim Allah'a ve âhiret gününe iman eder, sâlih amel işlerse, elbette onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.”[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] İman olmadan, sâlih amelin kişiyi kurtaracağını söylemek son derece yanlıştır. Zira, amelin, imansız kabul edilemeyeceği açıktır. Bunun yanında sâlih amelin mutlaka dayanması gereken köklü bir dayanağı olması gerekir ki, bu da, imandır. Âyette “iman etmiş olarak” ifadesinin yer alması gösteriyor ki, iman olmadan, sâlih amelin bir faydası olmamaktadır. Hatta , bir amelin, sâlih olabilmesi için, imana bağlı olarak yapılması gerekmektedir. İmanın, hem dünyevî, hem de uhrevî boyutta olduğu düşünülünce, bir fiilin sâlih amel olabilmesi için her şeyden önce imana dayanması gerektiği daha iyi kavranır. İmandan kaynaklanmayan bir amelin kabul edilmemesi kadar tabii ve mantıkî bir şey olmaz. Malum bir gaye ve muayyen bir düşünceden doğan sâlih bir amel, ancak, Allah'a iman sayesinde zuhur imkânı bulabilir. Başka bir ifade ile, amel, imandan akan bir nurdur. Zaten âyetlerde, imanın, sâlih amelden önce gelmesinde, sâlih amelin, imandan doğup neşv ü nemâ bulduğuna işaret vardır. Zira iman, sahibini hayra ulaştırır, şerden korur ve sâlih amel, imanla itibar kazanır. Kur’ân-ı Kerim’de yetmiş âyette iman ile sâlih amel beraberce zikredilmektedir. İman ile sâlih amel arasında kuvvetli bir semantik bağ olup, birbirlerinden ayrılması imkânsızdır. Gölge, nasıl bedeni takip ederse, aynı şekilde sâlih amel de imanı takip etmektedir. Nerede iman varsa, orada sâlih amel de olmalıdır. Öyle ki, birinci ikinci ile, veya ikinci birinci ile tarif edilse, doğru kabul edilebilir. Çünkü iman, ıslahın en faziletlisidir. Amellerin en üstünü ise sâlih olanıdır. İman ve sâlih amel ifadelerinin beraberce zikredildiği âyetlerde, insanın ebedî kurtuluşa ermesi genelde iman ve sâlih ameli beraberce yapmasına bağlanmaktadır. Sâlih amel olmadan, yalnız kuru bir imanın kişiyi ebedî saadete kavuşturacağı pek mümkün görülmemektedir. Amel, imanı ayakta tutacak bir rükûn olarak imana dahil değildir. Dolayısıyla amelin yokluğu ile kişinin, dünyada kâfir oluşuna ve imandan çıkışına; âhirette ise devamlı azap olunacağına ve cehennemde ebedî kalacağına hükmedilebilsin. Yine amel, imanın ayrılmaz bir parçası olarak imanın dışında da değildir. Dolayısıyla amelin yokluğu ile kişi, bu dünyada kınanmayı hak etmeyeceğine; âhirette ise ıkap ve azabı gerektirmeyeceğine hükmedilebilsin. O halde sâlih amel ile iman arasında önemli bir bağ vardır. Çünkü Allah, kendisine kavuşmanın sâlih amel işlemede ve yapılacak ibâdette hiç kimseyi kendisine ortak koşmamada olduğunu bildirmektedir.[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Yine kötülüklerin keffareti ve kişinin en güzel şekilde mükâfatlandırılması, iman ve sâlih amelleri işlemeye bağlanmaktadır.[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Sâlih amel, imanın semeresidir. Sâlih amel işleyenin ne zulümden, ne de hakkının çiğnenmesinden korkmayacağı,[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] yaptıklarına karşılık kat kat fazlasıyla mükâfat verileceği,[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] cennetlerin vadedilmesi[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] gibi daha pek çok hususlar âyetlerde belirtilmektedir. Bütün bu ve benzeri âyetler, iman ile sâlih amel arasında kuvvetli bir ilişkinin varlığını göstermektedir. Aslında iman lafzı müşterek bir lafızdır. Gazali bu konuda şunları söyler: İman lafzı, üç mana arasında müşterektir. Zira iman kelimesinden, bazen yakınî delillere dayanan tasdik, bazen herhangi bir şüphe bulunmamak şartıyla taklid elde edilen inanç kastedildiği gibi, bazen de bu isim, tasdikin bir gereği olarak, kendisiyle beraber amelin de bulunduğu bir inanca verilir.[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Görüldüğü gibi aslında iman lafzının içerisinde amel de bulunmaktadır. Bu da gösteriyor ki, iman denilince akla amel de gelmelidir. İnsan, amele devam etmesi sebebiyle, kendi inancına karşı bir yakınlık duyar ve bununla da huzur ve güveni artar. Bundan dolayı, kendi inancına uygun olarak uzun zaman amel işlemeyen bir kimsenin, bu inancını değiştirmek veya bu konuda kendisini şüpheye düşürmek isteyen bir kimsenin, amele devamı uzun olmayanınkinden daha zor olur.[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] İnsan inandığı gibi yaşamıyorsa, yaşadığı gibi inanmaya başlar. İman ile sâlih amel arasındaki ilişkiyi İbn Teymiyye daha net bir şekilde ortaya koymaktadır. Ona göre, sâlih amelin imanla ilişkisi, ya dudakla dilin ilişkisi gibi veya kalbin bedenle olan irtibatı veyahut da bir buğday danesinin bütünlüğü gibidir. Zira konuşmak, dudak ve dil ile olur. Kalpsiz bir beden düşünülemez. Aynı şekilde danenin içi ve dışı vardır, özellikleri ayrı olduğu halde iki dane denilmez.[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Sâlih amel, imanı olgunlaştırma ve tamamlama özelliğine sahip olmasının yanında, imanın semeresi ve sıhhatidir de. Zaten amelsiz imanı olan kişinin, zâhir ve bâtın bütün uzuvlarını kaybedip yaşamaya çalışan bir insana benzetilmesi de iman ile sâlih amel arasındaki ilişkiyi daha belirgin bir hale getirmektedir. Mücerret bir iman, ebedî bir cehennemden kurtuluş ifade etse bile, derecelerin yükselmesini ifade etmez. Mü’minin yüksek derecelere ulaşması, ancak iman ve sâlih amelle olur. “Kim de O’na sâlih ameller işlemiş bir mü’min olarak gelirse, işte onlar için yüksek dereceler vardır.”[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Âyette zikredilen yüksek derecelere nail olmak, sadece imanla olmayıp, bunun yanında sâlih amellere de bağlanmıştır. Yine aynı şekilde “İman eden ve sâlih amelleri işleyenleri, altlarından ırmaklar akan cennetlerle müjdele!”[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] anlamındaki âyette de müjde, sadece imana olmayıp, aynı zamanda sâlih amele bağlıdır. Allah, cennetlere girmeyi, iman edip sâlih amelleri işlemeye bağlayarak şöyle buyurmaktadır: “İman eden ve sâlih amelleri işleyenleri, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağız.”[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Amelsiz iman, nefsi tezkiye etmeye yetmeyeceği gibi, vadedilen mükâfatları da elde etmeye kâfi gelmeyecektir.[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Toshihiko İzutsu, Kur’an’da Dinî ve Ahlâkî Kavramlar, Pınar Y., s. 270 [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] 20/Tâhâ, 112; 21/Enbiyâ, 94 [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] 4/Nisâ, 124 [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] 20/Tâhâ, 75 [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] 18/Kehf, 110 [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] 2/Bakara, 62; 5/Mâide, 69 [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] 18/Kehf, 110 [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] 29/Ankebut, 7 [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] 20/Tâhâ, 212 [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] 34/Sebe’, 37 [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] 2/Bakara, 82 [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Gazâli, İtikadda Orta Yol, s. 167-168 [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Gazali, a.g.e., s. 169-170 [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] İbn Teymiye, Kitabu’l-İman, s. 286 [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] 20/Tâhâ, 75 [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] 2/Bakara, 25 [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] 4/Nisâ, 57 [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Ömer Dumlu, Kur’ân-ı Kerim’de Salah Meselesi, D.İ.B. Y. |