Siz dostunuzu buldunuz mu SİZ DOSTUNUZU BULDUNUZ MU
Bizi yoktan var eden Allah'a sonsuz hamdü senalar ederiz. O ne güzel dost, O ne güel vekildir.
Herkes bir dostunun olmasını ister. Ama bazıları dostsuzdur. Çünkü nasıl bir dost aradıklarını bile bilmezler.Peki ya siz? Biliyor musunuz nasıl bir dost aradığınızı?
Dostun özellikleri olmalı değil mi? Yoksa dost olduğunu nereden anlayabiliriz? Dost dediğiniz affedicidir. Dost dediğiniz kara gününüzde yanınızda olur. Vefakardır. Her zaman sizin iyiliğinizi ister. Nasıl anlatayım bilmiyorum? Anlayın. Dost işte... En susadığınız anınızda su, en karanlık anınızda bir ışık, en üşüdüğünüz anınızda bir kıvılcım... Susuzluğunuzu giderir, aydınlatır ve ısıtır sizi. Her an O'nu soluklarsınız. Her an O'nunla yaşarsınız.
Bir dost biliyorum ben.
O en affedicidir.Küçük büyük tüm günahları affeder. Üzüntülü anınızda hep sizin yanınızda olur, sizi ferahlatır. Başınız sıkıştığında O'na dua edersiniz. Her zaman iyiliğinizi ister ve sizin için yalnızca hayır olanları diler. Biz dostumuzdan isteriz de O'nun bizden isteği yok mudur? Elbette vardır. "Kullarım Beni sana soracak olurlarsa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da
Benim çağrıma cevap versinler ve Bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar (Bakara 186)." O'nu tanıdınız herhalde. O Güzeller Güzeli Allah (c.c.)'dır. "Benim çağrıma cevap versinler..."diyor. Nereden öğreneceğiz O'nunçağrısını.Bir örnek verelim.
Bir zamanlar çok iyi iki arkadaş varmış. Gün gelmiş bazı sebeplerden dolayı arkadaşın birisi yurt dışına gitmek zorunda kalmış. Aradan on beş yıl geçer. Yurt dışındaki arkadaş, memleketteki arkadaşına bir mektup yazar, ama gittiği ülkenin diliyle. Çünkü ana dilini unutmuştur. Mektubu alan arkadaş çok merak eder. "Acaba ne yazmış? Neler anlatıyor?" diye gözüne uyku girmez. Ertesi gün hemen bir tercüman aramaya başlar.
Peki ya bizler? Dostumuzdan gelen mektubu hiçmerak etmez bir şekilde yıllardır yatıp kalkıyoruz. O'nun gönderdiği Kur'an'ı hiç merak ettik mi acaba ne diyor diye?
Bu O'nun mektubu. Tercüman aramaya gerek de yok. Her evde bir meal vardır. O'nun çağrısına cevap verebilmek için mektubunu okuyup anlamalıyız.
fiöyle diyelim ya da.Evinizdeki çamaşır makinesinin,telefonun, televizyonun vs. hepsinin bir kullanma kılavuzu var. Bunca aletin kullanma kılavuzu olur da insanın olmaz mı? Elbette ki var.Bizi bizden daha iyi bilen Mevla'mız bize bir de Kullanma Kılavuzu göndermiş.
O kılavuz bize nasıl yürümemiz gerektiğini, nasıl konuşmamız gerektiğini, nasıl yemek yememiz gerektiğini, kısacası nasıl yaşamamız gerektiğini bize en ince ayrıntısıyla anlatmış.Bize düşen onu okuyup uygulamak.
Buraya kadar Dostumuzun bizden istediklerininasıl ve nereden öğrenebileceğimizi gördük. Peki nasıl isteyeceğiz? Dost vermek ister.
Siz Dosttan değil de başka birisinden(anne,baba,arkadaş...) isterseniz Dost kırılmaz mı size? İsterseniz Kullanma Kılavuzumuza bir göz atalım."...Yalnızca Senden yardım dileriz” (Fatiha 4). Demek ki sadece O'ndan isteyeceğiz. Yaptığımız salih amellerle, hayır-hasenatla ve ibadetleri vesile kılarak isteyeceğiz. Yoksa "şeyhimin yüzü suyu hürmetine, falanca kişinin hatırına..." diye dua etmek yanlış olur.
O'nunla Dost olmak istiyorsanız
O'nu çok sevin, habibi Hz. Muhammedd (s.a.v.)'i sevin, O'nun sevdiklerini sevin. O'nu tanıyın ve ikinci basamak olarak kendinizi O'na tanıtın. Ama önce kendinizi tanımalısınız.
O'nu arayın.Mutlaka bulacaksınız. Mecnun "Leyla! Leyla!"diye diye Mevla'yı buldu.
En güzel dostu bulmanız dileğiyle...
|