“Evlerinizde oturun…” ayetini daha bir başka severim nedense.
bize özel inmiş sanki, bizi alıp namütenahi bir yere koymuş. Narin bir kelebek, kırılgan bir gelincik çiçeğiymişiz gibi.
Çok değerliymişiz, nadideymişiz, zümrütmü, elmas mı desem, ama çok değerli bir mücevhermişiz, istiridyenin en gizli yerindeki zarif bir inciymişiz gibi…
Ortada olmasın, hemen ulaşılamasın, kolayca bulunulamasın der gibi…
Güven dolar, huzur dolar içim, yaslandığım koca bir dağı arkamda hisseder her seferinde güçlenirim, şımarırım hatta…
Evlerinizde oturun,evler ki en güvenli barınaklardır. Özgürlüğün en dorukta yaşanabileceği mekanlardır evler. Ev kadına saray, kadın eve sultandır. Evsiz kadın savunmasız, kadınsız ev yalnızdır. Evsizleşen kadınlar, kadınsızlaşan evler toplumların en büyük yarasıdır…
“Evlerinizde oturun. Önceki cahiliye dönemi kadınlarının açılıp saçıldığı gibi siz de açılıp saçılmayın…”(Ahzab/33) İyiki bunları sen söylüyorsun Rabbim. Eğer ben söyleseydim örümcek kafalı, yobaz, gerici, çağdışı olarak yaftalanacaktım. Şükür ki sen söylüyorsun, kulun Sana kurban olsun…
Oysa nice zamandır dışarda olmayan, evinde oturan, çocuk doğuran kadınların adı cahil oldu. İllede dışarı çıkmalı kadın,bütün kapılar sokağa açılmalı, az çocuk doğurmalı, ekonomik özgürlüğü (!) elinde olmalı, kocaya asla güvenmemeli, ya bırakırsa, terk ederse, ölürse, boşanırsan ya…diyerek kadın hep tetikte bekletilmeli…ondan sonra kadın depresyona girsin ya.... ya...... die düşünerekden ...hakiki anlamada müslüman kadın bu tarz düşüncelere girmez.
YASEMİN BACIM
O GÜZEL YÜREĞİNE SAĞLIK HERKES KARŞISINDAKİNİN FİKİRLERİNE KATILMAYABİLİR AMA SAYGI DUYMAK ZORUNDADIR.