Selamun Alyekum
Esadullah adlı üyemiz sarf ettiğiniz cümlelere baktım her birine ayrı ayrı reddiye yazmak gerektiğini gördüm. Bu kadar islama aykırı ve panteizmin başka bir versiyorununu kalkıp islami motiflere bürümekte açıksası ustasınız.
Bak güzel insan yüce Allah’ın tekliği yani (Bir) olması ihlas suresindede geçtiği gibi eşi ve bnezeri olmayışındandır. O’nun tekliği zatı sıfatları filleri ile olan tekliktir. İslam literetüründe bu şöyle tarif edilir.
Kişi Allahı birlerken
Uluhiyet
Rububiyet
Ubudiyet tevhidleri olarak gerçekleştirir.
İbn-i arabiye ilah yada rab nerdedir diye sorulmadı ibn-i arabiye Allah nerededir diye sorulduğunda onun cevabı sizin taptığınız benim ayaklarımın altındadır diye cevap verdi. Bu cevap karşılığında suriyeli bir bedevi ibn-i arabinin kafasını taşla ezerek öldürmüştür.
Allah kavramı tüm dinlerde takriben aynı manada kast edilmiştir. Şirkin her türlüsü pisliktir. Din anlayışını şirkin temeli üzere oturtanlar kuranın tabiriyle necistirler. Hallacı mansur ve benzerleri her nedense hep ayetlerin müteşabbih ayetlerinin arkasına sığınırak kendi iğrenç fikirlerine dayanak aramışlardır.
Bunu ibn-i arabide rabbainede mahmut usta osmanoğluda menzilde kıbrıslıda kısacası tasavvuf kisvesine bürünen herkes yapmıştır. Kuranın açık ve net hükümlerini görmemzlikte gelip batını yönlerinden kendi kafalarına göre dinlerine dayanak arayanları bakın cenabbi hak kuranda nasıl yerden yere vuruyor.
هُوَ الَّذِيَ أَنزَلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ مِنْهُ آيَاتٌ مُّحْكَمَاتٌ هُنَّ أُمُّ الْكِتَابِ وَأُخَرُ مُتَشَابِهَاتٌ فَأَمَّا الَّذِينَ في قُلُوبِهِمْ زَيْغٌ فَيَتَّبِعُونَ مَا تَشَابَهَ مِنْهُ ابْتِغَاء الْفِتْنَةِ وَابْتِغَاء تَأْوِيلِهِ وَمَا يَعْلَمُ تَأْوِيلَهُ إِلاَّ اللّهُ وَالرَّاسِخُونَ فِي الْعِلْمِ يَقُولُونَ آمَنَّا بِهِ كُلٌّ مِّنْ عِندِ رَبِّنَا وَمَا يَذَّكَّرُ إِلاَّ أُوْلُواْ الألْبَابِ
Huvellezî enzele aleykel kitâbe minhu âyâtun muhkemâtun hunne ummul kitâbi ve uharu muteşâbihât(muteşâbihâtun), fe emmellezîne fî kulûbihim zeygun fe yettebiûne mâ teşâbehe minhubtigâel fitneti vebtigâe te’vîlih(te’vîlihi), ve mâ ya’lemu te’vîlehû illâllâh(illâllâhu), ver râsihûne fîl ilmi yekûlûne âmennâ bihî, kullun min indi rabbinâ, ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb(elbâbi).
“Sana Kitabı indiren O'dur. O'ndan, Kitabın anası (temeli) olan bir kısım ayetler muhkem'dir; diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde bir hastalık olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah'tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise: 'Biz ona inandık, tümü Rabbimizin katındandır' derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez”
Ali-i imran/7
Tasavvufun bu manevi ahlakı anlaşılmadığı ve bir çok kişiye bu şirktir, küfürdür dedirten halleri o kişiler tarafından anlaşılmadığından yaşanan bu kargaşalar ne acıdır. Tasavvufi aynalar olup bu hallerini bir şekilde yansıtan İmam-ı Rabbani gibi mücedditler maalesef hep bu tarz çıkışları ile ele alınmış ve ilimleri ne değinilmemiş arka planda kalmıştır. Çünki anlaşılamayan bu halleri onların lehine olmuşta mıhlanmışlardır.
Esadullah adlı üyeden Alıntı
Sayın Esadullah bey yada bayan bilemiyorum şimdi bu ayetin üzerine bu yorum yapılırmı bunu izah edermisiniz?
Dedim ya hangi cümlenize cevap vereyim. Daha evvelde açıkladım bir düşünce temelde islama aykırlık arz ediyorsa onun teferuatlarını mülaza etmek abesi iştigaldir.
Hz. Ömer yada hz. Ebubekirden biri olmalı Allahu alem şöyle demişti. Şimdiye kadar peygamber aramızda yaşıyordu insanlar kalplerindeki ilede biliniyordu ama şimdi peygamber aramızda yok biz artık zahire hüküm verir ona göre insanlarla ve milletlerle hukukumuzu kurarız. İşte bu söz kurana uygun ve tüm müslümanları bağlayıcıdır,anlam olarak.
Birkaç cümlede henüz bu dünyada iken cenneti müritler kendi mürşitlerine mürşitlerde kendi müritlerine nasıl ve neye dayanarak parsellediklerine değinmek istiyorum. Peygamber (sav) kızım fatıma ben peygamberin kızıyım diyerek sakın seni gevşeme tutmasın,bana bile ahirette ne olacaını bilmiyorum diyen bir peygamber dururken,bazı insanlara ne oluyor ki ellerinde hiçbir delil yokken kendi gavslarını cennetin üst mertebelerine yerleştiriler onu anlamak mümkün değildir.
Tasavvuf dininin bir kitabında aynen şu cümleleri okumuştum fakat nerde okuduğumu bulamadım kaynağını şuanda hatırlamıyorum. Şöyle diyordu rabbabinin mektubatı dinde hüccettir.
Şimdi bu mantığın üstüne söz söylenirmi?
Bu mantık islamdır denilebilinirmi?
Bu nasıl bir analyış böyle?
Bizler bu kadarmı cahilmiyiz?
Haşa rabbanin yazdıkları vahiymidir ki dinde hüccet olsun?
Artık aklımızı birilerinin cebinden çıkarıp Allah’ın ipine yani kuran ve uygulamalı sünnete sımsıkı sarılmanın zamanı gelmedimi?
Ahirete kimin cennete kimin cehenneme gideceğine bu dünada karar verenler kesinlikle sapıklık içerisindedirler. Biz müslümanlar ancak şunu söyleyebilirz müslümanlar cennete kafirler cehenneme gideceklerdir.
Ben imam Ahmed bin hanbeli yada imam Şafi-i yi müslüman olarak bilirim ama onların ahirettede yüksek tahtlar üzerine kurulu mekanlarının olduğunu bilmem, bu gaybi bir bilgidir.
Bazı arakadaşlarımız Allah’ın dostları deyip duruyorlar eve müminler ister ister bedevi olsunlar ister alim olsunlar Allah’ın dostlarıdırlar bunda şüphe eden kafir olur. Kafirlerde kafirlerin dostlarıdırlar bundada şüphe eden kafir olur.
Siz dünyanın neresinde olursanız olun benden yardım isteyin ben maneviyatımla yardımınıza koşarım diyen bir zihniyet, kesinlikle Allah’a iftira atmış ve kendisinin ilahlaştırmıştır ve yalancının biridir.Tasavvuf mürşitlerinin hepsi kendilerini peygamberle manevi alemde irtibat halinde olduklarını başka insanlarda olmayan bir takın ker-amet-lerinın kendilerine verildiğini iddia ederler.
Onları bu iddialarını ispata davet ediyorum. Kendi ölümlerine kendi hastalıklarına bile bir çare bulamayan bu zavallı aciz insanlar nasıl oluyorda uçup kaçıp birilerine yardım edebiliyorlar bunu izah etsinler.
Evet ibn-i Teymiyye o ayeti münafıklar için olduğunu söylemiştir. O ayeti vermemdeki gayem şuydu eğer bir insanda zerreyi (mıskal) kadar iman olsaydı muhkem ayetleri bırakıp müteşabbih ayetlerin peşine takılmazdı.
Not: Bir insanın yada zümrenin münafık sayılabilmesi için zahiren müslüman gibi gözükmesi lazımdır. Zahiren şirke küfre batmış bir zümrenin münafık statüsünde değerlendirelemeyeceğini elhemdüllillah bilirim.
Allah’a emanet olunuz