Tekil Mesaj gösterimi
Alt 09 Ağustos 2007, 16:02   Mesaj No:11

KalbinNûru

Medineweb Sadık Üyesi
KalbinNûru - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KalbinNûru isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 25
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:42
Mesaj: 549
Konular: 49
Beğenildi:8
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart re: Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimiz-Medineweb

Tevazuu
Hz. Ömer’(r.a)den rivayete göre Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Hristiyanların İsa hakkında Allah’ın oğlu de*dikleri gibi, beni övgüde, aşırı gitmeyin. Ben ancak Allah’ın kulu*yum. Siz de benim hakkımda Allah’ın kulu ve elçisi deyin.”

Hz. Enes (r.a) nakleder: Bir adam Hz. Peygamber (s.a.s.)e: “Ey Efendimiz ve Efendimizin oğlu!” diye hitab edince: “Böyle söylemeyiniz! Şeytan sizi heva ve hevese kaptırmasın. Ben sadece Abdullah’ın oğlu Muhammed ve Allah’ın Rasûluyüm.” diye cevap verdi.

Ev içindeki davranışları da onun ne kadar mütevazı olduğunu gösteriyor. Hz. Aişe’den, ev içinde Peygamberi*miz (s.a.s.)’in davranışlarından sorulduğunda şu bilgiyi verdi: “Peygamberimiz (s.a.s.) evine geldiğinde herhangi bir fevka*lâdelik ve inziva göstermeden insanlardan herhangi biri gibi tevazu ile davranırdı. Kendi elbisesinin söküğü ile meşgul olur, koyunları eli ile sağar, ailelerine ev işlerinde gerekli olan kısımlarda yardımcı olurdu. Çarşıya pazara gider, bizzat alış veriş yapar ve yükünü kendisi taşırdı. Ashâb-ı Kiram: ‘Müsaade buyurunuz da biz ta*şıyalım.’ derlerse de: ‘Herkes kendi yükünü kendi taşısın.’ Bu*yururdu, pabuçlarını kendisi tamir ederdi.”

Merkebe biner, yün elbise giyer, hizmetçinin-kölenin dâvetine katılırdı. Hizmetçilerle ve dul kadınlarla beraber olur, onların ihtiyaçlarını görürdü. Bir-gün huzuruna bir kadın geldi: “Ya Rasûlullâh benim size arz edecek bir ihtiyacım var!” dedi. Bu, yaşlı bir kadındı, belki de bunamıştı. Buna rağmen Peygamberimiz (s.a.s.) her insana verdiği değeri ona da verdi: “Ey kadın, Medine’nin herhangi bir yerinde, nerede istersen geleyim, ihtiyacını söyle, karşılayalım!” dedi. Kadın çıkıp Medine sokaklarından birinde oturdu. Peygamberimiz (s.a.s.) de gidip ihtiyacını öğrendi ve kendisine yardımcı oldu. Enes b. Mâlik (r.a) anlatır: Hz. Peygamber (s.a.s.) bir kere Hacca gitmişler, giderken yolda bir deveye bin*mişlerdi. Devenin semeri köhne idi. Bu semer üzerine ör*tülen örtü şayet satılsaydı dört dirhem bile etmezdi. Rasûl-i Ekrem Hazretleri bu kadar tevâzua rağmen yine de: “Allah’ım! Riya ve süm’adan (görsünler, işitsinler diye yapmaktan) uzak tut!” diyordu.

Hz. Câbir (r.a) diyor ki: “Ben hastalanmıştım. Hz. Peygam*ber (s.a.s.) yürüyerek evimi şereflendirdiler ve benim hâlimi hatırımı sordular.”

Birgün Ashâb-ı Kirâm’dan Abdullah b. Yusr Yarete gelmiş, huzuruna girince titremeye başlamıştı. Bunu gören Peygamberimiz (s.a.s.) o kişiye şöyle dedi: “Arkadaş, titreme! Ben kral değilim, Kureyş’den kuru ekmek yiyen bir kadının oğlu*yum.”

Birgün Ashâb-ı Kirâm’dan Abdullah b. Yusr (r.a), Pey*gamber Efendimiz (s.a.s.)’e pişirilmiş koyun eti hediye etmişti. Hz. Peygamber (s.a.s.) yanındaki Müslümanlarla diz çöküp yemeye koyuldu. Derken, çölde göçebe hayatı yaşa*yan bir bedevî geldi ve “Bu nasıl oturuştur?” diye şaşkınlığını açığa vurmaktan kendini alamadı. Çünkü diz çöküp oturmak, törede âciz ve miskinlerin, yoksulların âdetiydi. Böylece bedevî, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in, yoksullar gibi oturuşuna bir anlam verememişti. Yüksek sezgisiyle bunu anlayan Peygamberimiz (s.a.s.): “Şüphesiz ki Cenâb-ı Hak, be*ni kerem sahibi bir kul kıldı, cebbar ve muannit kılmadı.” Bu*yurdu.
Prof. Dr. Hüseyin ALGÜL
Alıntı ile Cevapla