Tekil Mesaj gösterimi
Alt 27 Şubat 2008, 00:47   Mesaj No:2

Emekdar Üye

Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:48
Mesaj: 4.081
Konular: 315
Beğenildi:49
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Standart Cvp: muhterem rahmetli hocamızın**biyografisi




Allah yoluna adadığı hayatını cami yolunda noktalayan adam Esad Coşan Hocaefendi



Bundan dört sene önce 4 Şubat 2001'de ajanslara düşen bir haber, dünyanın birçok ülkesinde özellikle Türkiye'de çok sayıdaki insanı derinden sarstı.
Gelen haberde Avustralya'da meydana gelen bir kazada Prof. Dr. Mahmud Esad Coşan Hoca ve damadının vefat ettiği belirtiliyordu. Kimse bu haberi kabul etmek istemedi. Bir yanlışlık olmasını temenni etti. Ama kısa zaman sonra gerçek, hocaefendinin yakınları tarafından 'Prof. Dr. M. Esad Coşan Hocaefendi geçirdiği elim bir trafik kazasında alem-i bekaya irtihal etmiştir. Milletimizin başı sağolsun.' şeklinde duyuruldu. Allah yoluna adanan bir ömür, yine Allah yolunda son bulmuştu. Çünkü hocaefendi ve damadı Prof. Dr. Ali Yücel Uyarel, Dubbo şehrine bir caminin temel atma merasimine gidiyordu.
Türkiye için önemli bir şahsiyetin çok uzakta ve gurbette vefat etmesi herkesi derinden etkilemişti. Cenazesi Süleymaniye Camii haziresine, kayınpederi ve şeyhi olan M. Zahid Kotku'nun yanına defnedilmek istendi. Bunun için Bakanlar Kurulu’nun kararı imzalamasıyla medyada büyük bir tartışma başlatıldı ve Süleymaniye'ye defnedilmesi engellendi. Eyüp Sultan Mezarlığı'na defnedilmesine karar verilen Esat Coşan Hocaefendi kayınpederi ve şeyhi olan M. Zahid Kotku'ya komşu olamasa da Eyüp Sultan Hazretleri'ne komşu olma şerefine nail oldu. O gün Fatih Camii, İstanbul tarihinde benzeri görülmeyen muazzam bir cemaati ağırladı. Avluda toplanan binlerce insan vakar ve tevekkül içisinde onu ebedi istirahat gahına uğurladı.

Kotku Hazretleri’nin feyziyle yetişti
Esad Coşan Hocaefendi, üniversite hocalığından geliyordu. Merhum Mehmed Zahid Kotku Efendi gibi alim ve fazıl şeyhin sohbet ve feyzinden istifade ederek yetişen bir mutasavvıf ve aynı zamanda Mehmed Zahid Efendi’nin damadıydı.
Mehmed Zahid Kotku Efendi’nin 13 Kasım 1980 günü vefatından sonra, cemaatin eğitimi ve her türlü meselesiyle ilgilenme, irşad ve tebliğ görevi ona devredilmişti. 1997 yılına kadar sürekli yurtiçi ve yurtdışında çalışmalarını sürdürdü. Yaşanan '28 Şubat' siyasi krizinden önce Türkiye'de hizmet alanlarının tıkandığını sezdi. Bunu çevresindekilere "Ben Türkiye'nin durumunu halatı kopmuş bir asansöre benzetiyorum. Buna engel olunmazsa düştüğünde çok zayiat olacak." diyordu. 28 Şubat’la birlikte medya tarafından diğer cemaat önderleriyle birlikte hedef gösterildi. Bu olayların akabinde Türkiye'den ayrıldı ve çok uzaklara, Avustralya'ya yerleşti ve sağlığında da tekrar dönmek nasip olmadı.
Esad Coşan Hocaefendi arkasında gözü yaşlı bir eş, biri erkek üç evlat, oğlunun ismini duyduğunda gözyaşlarını tutamayan yüz yaşına yaklaşmış bir baba bıraktı. Yine bunlar yanında kardeşleri ve yakınlarıyla beraber binlerce manevi evlat derecesindeki gönül dostu da geride kaldı.
Şekil ve merasimden çok ruh ve muhtevaya önem verirdi
Prof. Coşan, millî-manevî değerlere son derece bağlı münevver bir ilim adamıydı. Aynı zamanda, mensubu bulunduğu Nakşibendi tarîkatının en belirgin özelliklerinden olan, ilmi esas alıp, dînî kurallara sıkı sıkıya bağlanma düsturuna sıkı sıkıya bağlıydı.
Aksiyoner, dışa açık, toplum hizmetlerine önem veren, aşırılıklardan uzak, makûl ve mu'tedil bir yapıya sahipti. Şekil ve merasimden çok ruh ve muhtevayı öne çıkaran, dünya-ahiret dengesini gözeten ve muhabbet yolunu benimseyen bir tarîkat anlayışına sahipti.
Kendi şahsında ve faaliyetlerinde yüklendiği misyonu liyakatle temsil eden kâmil bir insandı. Bağlı bulunduğu gelenekten kopmadan, çağın ilmî, fikrî, kültürel ve teknolojik şartlarını göz önüne almış ve onları en iyi şekilde değerlendirmek için çaba sarf etmişti.

Prof. Dr. Osman Türer:
Kardeşlik ve yardımlaşma için tasavvuf kültürünü yaşatmaya çalışıyordu
Kendisi de akademisyen olduğu ve üniversitelerde görev aldığı için eğitim camiasında önemli bir yeri var. Onu öğrenciliğinden beri tanıyan ve yakınında bulunan Atatürk Ü. İlahiyat Fak. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Türer, Hocaefendi’nin tarikat kültürüne verdiği önemi şöyle anlatıyor:

"Hocaefendi, tarihte olduğu gibi, toplumsal barış ve huzurun sağlanmasında insanlarımızın gerçek tasavvuf ve tarîkat kültürünü tanıyıp yaşamalarının son derece önemli olduğuna inanıyordu. Kardeşlik, yardımlaşma, sevgi,saygı, adalet, dürüstlük, fedakârlık, merhamet, hoşgörü vb. millî ve dînî değerlerin yaşatılmasında ve toplum olarak arzu edilen refah ve mutluluğun yakalanabilmesinde tasavvufun önemli bir yeri vardır.
Ona göre, insanlarımızı kıskacına alan ve aslî kimliğinden uzaklaştıran akımlar karşısında insanlarımızı sevgi, kardeşlik ve hizmet atmosferinde bir araya getirecek olan gerçek tasavvuf kültürü ve ahlâkıdır. Bu yüzden, hizmet alanlarını Avrupa, Asya, Amerika ve Avustralya kıtalarına kadar yaygınlaştırmıştı. Üstelik, bu uğurda başarılı olabilmek için, teknolojinin ve modern pedagojinin sağladığı tüm imkân ve vasıtalardan yararlanmaya çalışmış, müntesiplerine de bunu tavsiye etmiştir."

Prof. Dr. Ramazan Ayvallı:
İlmî çalışmalara önem veriyordu
Esad Coşan Hocaefendi'nin talebesi olan Prof. Dr. Ramazan Ayvallı, onun gayretlerinin çok eskilere dayandığını belirterek şöyle diyor: "1969-1970 yıllarında, rahmetli Es'ad Coşan Hocaefendi’nin evinde, bazı arkadaşlarla (takriben 12 kişi) birlikte ilmî çalışmalar yapıyorduk. Hatta millî ve manevî değerlerimizi, bu aziz vatanın çocuklarına doğru bir şekilde ulaştırmak için "Seher Yayınevi" adıyla bir kitabevi kurmayı ve orada ilmî, dinî, ahlâkî kitaplar yayınlamayı planlamıştık."
Alıntı ile Cevapla