Benim Ülkem Hırsızların Ülkesi Olmuş
Ülkemizde bir ekmek bulamayan, tokluk, doyumluluk denen şeye ulaşamayan yoksullar var iken hemen her yerde aç karınlar, susuzluktan yanmış, bunalmış ciğerler var iken; geceyi ve gündüzü nasıl tok geçirebiliyoruz?
Bunların varlığına rağmen karnımız tok olarak yatıyor isek bu bize dert olarak yetmez mi?
Ülkemiz diyoruz. Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki dünya ülkeleri arasında benzin, yağ, şeker, pirinç, su, tüp vb. binlerce temel ihtiyaç maddeleri hiç bir ülkede bizde olduğu kadar pahalı satıldığı ve vergi alındığı başka bir ülke var mı?
Hayat standartları altında yaşamaya mahkûm edilmiş milyonların varlığına rağmen, ülkemizde üst düzey gelir sahibi olanlar , özellikle mazlumları basamak olarak kullanmayı hayat sistemi haline getirmiş olan siyasetçilerdir. Bu ülke görünürde bizim gerçekte ise kodamanların, meclis üye ve akranlarının, ordu mensuplarının, tarikatların, cemaatlerin hizmeti için kullanılmaktadır.
Her daim yatırımlar ile övünenlerin bu yatırımların mazlumlara ne tür bir faydası olduğunu düşündüklerini sanmıyorum. Yollar duble olmuş, Mersin Kıbrıs arası boru hattı döşenmiş. Mazluma ne tür bir faydası olmuş?
Yine kıt kanaat evine ekmek götürmeye çalışanların varlığı devam etmekte. Çocuklar sokaklarda yatmakta. İşçi hastasını tedavi etmek için varını yoğunu satmakta. Baba evladını üniversitede okutmak harç parasını ödemek için gecesini gündüze katarak çalışmakta...
Ülkem öyle bir hal almış ki, kodamanların çocuklarına ortaklık vermek ile meşgul olan milletvekilleri ihaleleri kendilerine yakın zihniyete sahip insanlara, taşeronlara vermek için hizmet etmekte, evlatlarının kodamanlar sınıfında yer alabilmesi için kanun değişikliğini bir gecede çıkartan, ithalatçı babalar yatlar ve süpermarketler ile 19 yaşında ülke ekonomisinde söz sahibi haline getirilen evlatların imparatorluğuna dönüşmüştür.
Bizler bu ülkenin gerçek sahipleriyiz diyenlerimiz var ise vicdanı olarak sunacağım milyonların varlığına rağmen halen bu ülkenin gerçek sahipleri biziz diyebilecekler mi?
Asgari ücret ile hayatlarını sürdürmeye çalışan milyonların varlığına rağmen mi?
Karın tokluğu için sabah beşte evinden çıkan akşam sekiz dokuzda evine dönen babaların varlığına rağmen mi?
Boşanmış kadınların çocuklarını yetiştirmek için her tür sefalete boyun eğdikleri bir yaşama rağmen, yetmezmiş gibi bu baba ve annelerden evlatlarını ülkeye faydalı olacak şekilde eğitmesi ve yetiştirmesini isteyen zihniyetlerin varlığına rağmen bizler bu ülkenin gerçek sahipleri miyiz?
Askerde ve dağlarda ölen ve öldürülen halkların evlatları her daim mazlum ve yoksul ailelerin yüreğine ateş düşürmekte. Bu ailelerinin siyasetçi ve kodaman iş adamı çevresi yok. Haberlerde ve yaşadığımız bölgelerde canlı olarak her daim gördüğümüz ölüm haberleri fabrika işçisi olan ailelerin evlatları, çiftçi, esnaf, memur vb yedi sekiz çocuklu anaların ve babaların yüreğini parçalamakta. Bu haberlerin ve ölümlerin varlığına rağmen bizden ülkemiz diye sahip çıkmamızı kim bekleyebilir?
Benim ülkem karnımın doyduğu, hastamın mağdur edilmediği, evlatlarımın eşit şartlarda okutulduğu, gelir düzeyinin emeğe oranla eşitlendiği, adaletin şahsa özelden genele dönüştürüldüğü, herkesin eşit insani hakk ve hürriyetlere sahip olduğu dilinden, dininden ve yaşamından ötürü dışlanmadığı bir ülkeye dönüştüğünde bizler gerçek sahipleri olabiliriz.
Milletvekillerinin mecliste eksiksiz katılım sağlayabildikleri ve anlaşma sağladıkları hususun başında kendilerine yönelik kıyak emeklilik, maaş zammı gibi konular gelmektedir. Vekiller bu hususlarda fikir ideoloji vb tüm inançlarını mülk için silebilmektedir. Sizler asla ve asla insanlık namına onurluca yaşayan halkların temsilcisi olamazsınız. Olmayacaksınız da. Sizleri sırtlarında taşıyanlar sizlerden menfaat uman kesimlerdir.
Kodamanların ülkesine dönüşen bu topraklarda hırsızların baş tacı edildiği saygı ve hürmet ile karşılandığı, ayakların baş başların ayak olduğu, din tüccarlığı yaparak insanları sömüren cemaat ve tarikatların, hırsızların ve yalancıların ülkesi.
"Sizi Allah adı ile aldatmasınlar" ayeti kerimesinin yaşamsal alandaki varlığını insanlara sundukları riyakâr yaşamları sunanlar. Maun suresindeki hitapların bire bir asli muhataplarıdırlar.
Silahlanmaya harcanan paraları halkın cebinden vergiler ile elde eden, yönetimler bunları halklara karşı kullanmaktan geri durmadıkları için ülke ekonomisinde eşit dağılımlar yapılmamakta huzurlu ve kimsenin kimseye kölelik yapmadığı,adaletin hâkim olduğu toplumlar oluşturulamamakta. Birilerinin refahı ve huzuru için milyonların onuru-ekmeği-emeği ve özgürlüğü hiçe sayıldığı müddetçe bu ülkenin gerçek sahipleriyiz diyemeyeceğiz! Bu ülke hırsızların ülkesi diyeceğiz.
MEVLÜT HÖNÜL 30/12/2011 MALAZGİRT