Tekil Mesaj gösterimi
Alt 02 Ocak 2012, 01:23   Mesaj No:2

Esadullah

Medineweb Sadık Üyesi
Esadullah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Esadullah isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 15316
Üyelik T.: 18 Aralık 2011
Arkadaşları:3
Cinsiyet:Erkek
Memleket:Kayıp bir Kentten
Yaş:44
Mesaj: 745
Konular: 146
Beğenildi:312
Beğendi:100
Takdirleri:3844
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Prof. Dr. M. Hayri Kırbaşoğlu’nun Hz. İsa’yı (a.s) Gökten İndiren Hadislerin T

1-CEVAP: Usul Alimleri sahabeleri rivayet ettikleri hadis sayısına göre ikiye ayırmıştır. Birinci guruptakiler en çok hadis rivayet edenlerdir Şöyle ki : Ebu Hureyre 5375 -Abdullah İbn. Ömer 2630 – Enes İbn. Malik 2286- Hz. Aişe 2210- İbn. Abbas 1969- Cabir Bın.Abdullah 1540- Ebu Said El-Hudri 1170 Hadis rivayet etmişlerdir. Bu Sahabelerden başka Binin üzerinde hadis rivayet eden yoktur. Hadisler üzerine araştırma yapıp ta bu sahabe ve rivayet sayılarını görmemek mümkün değil buna rağmen yazar diyor ki Sahabenin çoğunluğu rivayet etmeli değimliydi. Bu yukarıdaki tablodan habersiz olan birinin soracağı sorudur. Çünkü bize ulaşan Hadislerin yüzde yetmişi hemen, hemen bu sahabeler tarafından rivayet edilmiş. O zaman çoğunluğu rivayet etmemiş diye bunlardan gelen diğer rivayetleri de kabul etmeyelim.
Binin altında Hadis rivayet edenler de ilk dört Halife ve Sahabenin çoğunluğu, bunun muhtelif sebepleri vardır. Sahabelerin Hz. Peygamberle sohbet sürelerinin azlığı bu sebeplerden biridir. Halifelerin az rivayeti ise Devlet işleriyle Fazla meşgul olmalarıdır. Çünkü ikinci gurupta ki çoğu sahabe Ebu Hureyre ve Enes bin malik gibi ashabı suffadan olmadıkları için fazla hadis ilmiyle meşgul olamamışlardır.
Hadis Usulü kaynaklarında şu bilgiler vardır. 100 bin civarında ki sahabe arasında hadisle meşgul olanların sayısı çok azdır ve bu azlık hadislerin sıhhati için sağlam bir garanti teşkil eder. Çünkü bu hadisin daha sahabe devrinde bir ihtisas olarak belirdiğini ve bununla yalnız gücü ve kaabiliyeti bulunanların meşgul olduklarını diğer sahabelerin ise bu sahaya el atmadıklarını gösterir. Hadis rivayet eden bütün sahabelerin hadislerini Mesned adlı eserinde topladığı söylenen Bakıy İbn Mahled, 1300 sahabe ismi zikretmiştir. İbnul Cevzi ise 1060 sahabe ismi zikreder.( M. Zubeyr Sıddıki Hadis edebiyatı tarihi s.41)

Bu bilgilerden de anlaşılacağı üzere hadis rivayetiyle çok az sahabe iştigal etmiştir. Bu tarihi vaka karşısında Hocamızın hala sahabenin çoğunluğu niye rivayet etmemiş demesi böyle bir çalışma yapan insanla bağdaşmıyor.
Şunu da unutmamak gerekir ki bugün bile bir ülkenin kalabalık nüfusuna rağmen çeşitli ihtisas dallarında bulunanların sayıca çok az oldukları bilinen bir şeydir ve bunların diğerlerine nazarla sahalarında otorite oldukları bir gerçektir.

2-CEVAP: Hocamızın verdiği tablo da zaten Annelerimizden Hz. Aişe var İbn Abbas ve Abdullah İbn Mesud gibi fakih sahabelerde var bunları hazırlarken görmemiş mi ki Peygamberin eşleri ve özellikle kavrayış bakımından fakih olan sahabeler bunu rivayet etmeli değimliydi diyor. Bu tutarsızlıktır.
3-CEVAP: Yazarın verdiği hadislerin kaynak ravilerine ait tabloyu incelediğimizde bazı sahabelerin adının geçmediği görülür. Yazarın eksik bıraktığı tabloyu biz tamamlayalım. Birincisi yazar yukarıda diyor ki: Hz.Ebu Bekir,Ömer,Osman, Ali bu hadisi rivayet etmemişler. Yazar Hakim el-Müstedrek c.4.449(KitabulFiten ve Melahim)bölümüne ayrıca Tebarani (el-Kebir) de ve Ebu Yala el-Mecma7/278 de geçen Ömer İbnul Hattab ve Zeyd b.Erkam rivayetini görmemiş anlaşılan görseydi tabloya dahil eder böyle bir iddia ileri sürmezdi. Aksi halde yapılan bir eylem kasıt taşır. Kasıt ise ilmi bir çalışmayla bağdaşmayan bir unsurdur.
Gelelim diğer kaynak ravilere Buhari c.8/149 (Kitabul İtisam) Muğire b. Şube ve Muaviye b. Ebi Süfyan rivayetleri- Müslim c.6/52.53 (Kitabul Cihad) Sad b.Ebi Vakkas ki Hz. Peygamberin (s.a.v) Anne tarafından akrabasıdır. Ahmed Müsned c4/104 Mesleme b. Nüfel – İbni Mace Mukaddime h.6 Muaviye b. Ebi kurre- ayrıca yazar ne kadar gariptir. Müslimin sahihinde 10 hadis olduğunu yazmış ama verdiği isimlerde bu on hadis ravilerin den Cabir b. Semure ve Muaz b. Cebel’in ismi yok. Hadisleri görüp de bu isimleri görmemek şaşılacak şey doğrusu. Tebarani 879.880 n.hadis Ukbe b. Amir.
Görüldüğü gibi buraya kadar yaptığımız açıklamalar bile bu çalışmanın hiçbir ilmi dayanağının olmadığını ortaya koymuştur sanırım.

Şimdide Hocamızın verdiği kaynak eserlerin eksik olanlarına gelelim. Yazarın verdiği tabloda nedense İSRAİLİYAT kabilin den olan rivayetlere yer vermemesiyle ünlü İbn Atıyyenin el-Muharrarul- Veciz isimli Tefsiri yok. Levamiul Envaril-Behiyye isimli eserin sahibi Muhammed b. Ahmed es-Seferani- Ruhul-Meani sahibi Mahmud el-Alusi- Muhammed b. Cafer el-Kettaninin Nazmul-Mütenasir- Muhammed Ali Azam İzaletuş-Şubuhatil-Izam fir-redd Ala Münkiri Nuzuli İsa Aleyhisselam- M. Habibullah eş-Şınkıyti el-Cevabul Makniul-Muharrar fir-redd Men Tağa ve Tecebere bi dava ennehu İsa evil Mehdi el-Muntazar-Muhammed el Ğumari Akidetu Ehlil İslam fi Nuzulü İsa Aleyhisselam. Bu eserde yazar 50 hadis zikretmiş ve fiilen hadislerin Mütevatir olduğunu göstermiştir. Aynı yazarın İkametul Burhan ala Nuzulü İsa Aleyhisselam diye bir eseri daha vardır. Yazar kaynak edindiğini söylediği el-Keşmirinin Akidetul İslam fi Hayati İsa Aleyhisselam adlı eserini de tabloya dahil etmemiş.
Bu arada yazarın bu hadislerle alakalı verdiği tabloda ki bilgiler kaynak edindiği el-Keşmirinin el-Taşrih bi-ma tevatera fi nuzulil Mesih adlı eserden alınmıştır. Biz böyle bir çalışmayı yapan ilim adamından konu ile ilgili hadisleri kaynaklardan kendisinin çıkarmasını ve böyle bir tabloyu kendisinin oluşturmasını beklerdik .

Hocamız diyor ki: Hz. İsa’nın nüzulü ile alakalı hadisler nakledenlerin başında gelen Ebu Hureyre, Cabir b. Abdullah, Huzeyfe b. Yeman, Ebu Said el Hudri, Abdullah b. Abbas vb. isimlere gelince başta Ebu Hureyre ve Abdullah b. Abbas olmak üzere bunların bazılarının geç Müslüman olmaları ve Hz. Peygamber zamanında yaşlarının küçük olmaları vb. sebeplerle zapt açısından ciddi eleştirilere maruz kaldıkları ve isimlerin’in bir takım israiliyat rivayetlerine karıştığı göz önüne alınacak olursa bu gibi kaynak ravilerinin güvenilirliği tartışmalı bir hal almaktadır.

1-CEVAP: Hocamız sahabenin bu muaddis ve fakih olan sahabelerinin rivayetini onları kusurlu hale getirerek saf dışı edip tezini doğrulamak istiyor. Çünkü Hz. İsa (s.a) ile ilgili hadisleri en çok bu sahabeler rivayet etmiştir. Bunlar saf dışı kalırsa o zaman iddiasını rahat sergileyecektir. Verdiği tabloda Ebu Hureyre 21 Cabir b. Abdullah 7 adet ve Huzeyfe b. Yeman 6 adet hadis rivayet etmiş. Bence bunlar zekice seçimler. Bunlar saf dışı kalırlarsa diğerleri zaten birer ikişer rivayette bulunmuş onları da başka şekilde elekten geçirerek iddiasını doğrulayacak yazık. Hocamız bu sahabelerin güvenilirliklerin de tartışma var diyor. Bizce hocamız da var bir problem. Çünkü Hadis usulünde sahabelerin adalet vasıfları ve güvenilir olmaları ittifakla ve nasla sabittir. Kuranda: İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad eden kimselerin mertebeleri, Allah katında daha üstündür. İşte onlar, başarıya erenlerin ta kendileridir.
İslâm’ı ilk önce kabul eden muhâcirler ve ensar ile, iyilikle onlara uyanlar var ya, Allah onlardan razı olmuş; onlar da O’ndan razı olmuşlardır. Allah, onlara içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük başarıdır.
Tevbe 20-100 ve Bak. Bakara 218- Haşr 9- Enfal 74 gibi ayetlerden dolayı onlar “Udul” addedilmişlerdir. Yani ister hadis rivayetinde olsun ister sair hususlarda olsun, yalan söylemezler, tashif ve tahrif yapmazlar. Nihayet onların da bir beşer olmaları sebebiyle bazen unutkanlık illetine maruz kaldıkları ve hataya düştükleri görülse bile bu onların rivayet ettikleri hadislerden şüpheye düşmek için bir sebep teşkil etmez. Alimler zaten Cerh ve Tadil bölümlerinde bunları toplamışlardır. Tarih boyunca Hocamızın yaptığı gibi bir çok sözde alimler bütün mesailerini sahabelerin tenkidine ayırmaları bu ulu neslin sanki bütün yaşayışlarını yalan üzerine bina etmiş gibi, onların yalanlarını kusurlarını araştırıp dil uzatmaktan geri kalmamalarını ne ile izah edeceğiz. Hem de onlar hakkında açık ayetler varken.Karar sizin.

2-CEVAP: Sahih hadislerde aranan Zabt, Adalet gibi özellikler sahabe için değil. Onlardan o hadisi rivayet eden raviler için geçerlidir. Hadis usulünün bu temel prensibini Hocamız hangi ilmi gerçeğe dayanarak değiştiriyor ve onların güvenilir olmadıklarını ima ediyor acaba. Bilmiyorum? beklide kendi çıkardığı yöntemlere ters düştüğü içindir.

3-CEVAP: Huzeyfe b. Yeman (r.a) Rasulullah’ın sır katibidir bunu bilmeyen yok. Rasulullah (s.a.v) 4 halife de dahil bir çok sahabeye söylemediği sırlarını din adına bu sahabeye söylemiştir. Bunun münafıklarla alakalı listesi ve Hz. Ömer’le olan kıssası çok meşhurdur. Rasulullah bu insana güvenmiş de Hocamız neye dayanarak güvenilir olmadığını söylüyor. Rasulullahtan (s.a.v) daha mı iyi tanıyor acaba sormak lazım kendisine.

4-CEVAP: Hocamız bazılarının yaşlarının küçük olduğundan zabt açısından sakıncalı diyor.
Küçük yaşta Kuran hafızları yetiştirmiş bu millet yüzlerce yıl, bu hafızlar içerisinde yirmi yaş üzerinde çok nadir hafızlık yapan vardır. Küçükken ise hafız olanlar daha çoktur. Çünkü küçükken ezber daha kuvvetli, sağlam ve kalıcı olur. Bunu günümüz bilimi dahi söylerken yazar hiçbir ilmi dayanağı olmadan bunu söylüyor. Bir an onun dediği gibi farz edelim o zaman kuranın günümüze kadar gelişinde ve kuranda da ciddi sıkıntı var. Çünkü çoğu (çocuk yaşta ezberlenen) hafızlarla taşınmış kuran günümüze kadar. Böyle bir şey olmayacağına göre Hocamızın gerekçesi zandan başka bir şey değil. Zaten Batılı Müsteşrikler de hadisleri devreden çıkara bilmek için insan unutkanlıktan hali değildir. Bu hadisleri ezberin de tutanların çoğu unutmuş ve ilaveler yapmışlardır. Gibi iddialarda bulunurlar. Bunların amacı Edip Yükselin de bir zamanlar iddia ettiği gibi hadislerin güvenilirliğini tespit etmek değil, kuranın tahrif olduğunu ve ona beşeri sözlerin bulaştığını iddia ya gidebilmek ve kuranın güvenilirliğini rencide etmek ve insanların inancını sarsmak için yapılan bir eylemdir. Çünkü Kuran ayetleri yazıdan çok sahabeler tarafından ezberlenmiştir. Hz. Ebu Bekir zamanın da iki kapak arasına toplandığı zaman kemik, deri vb. parçalarına yazılı olanlar dan daha çok hafızlar dan aktarılmış ve yazılmıştır Kuran. Edip Yüksel de Kuran da 19 Mucize adlı kitabın da sırf tezini doğrulamak için bu noktadan hareket etmiş ve Tevbe Suresinin son ayetlerinin sonradan katılmış beşer sözleridir iddiasın da bulunmuştur. (Çünkü o ayetleri bir tek sahabe ezbere biliyor ve o ayetler başka hiçbir yerde de yazılı değildi.) İşte sahabeye tan atmanın onların zabt açısından güvenilirliği sağlam değildir gibi sözleri sarf etmenin doğuracağı sonuçlara bir bakın. Kuranın Allah tarafın dan korunduğu inancımızı sarsmaya kadar gidiyor. Eğer onların iddiası doğru ise o zaman biz kuranın korunduğunu nasıl iddia ederiz ve ona beşeri sözler karışmamıştır nasıl deriz. Eğer bu iddiaları kabul edersek bizim de varacağımız sonuç edip yükselle aynı değimli dir.

5-CEVAP: Hocamız diyor ki bu sahabelerin bazılarının geç Müslüman olmarı…..
O sahabelerden biri Ebu Hureyre dir. Onun geç Müslüman olmasıyla bunun ne alakası var. Onun geç Müslüman olduğunu görüyorsun da Rasulullahın dizinin dibinde gece gündüz hizmet edip hadis ve ilim tahsil ettiğini, bu açığı fazlasıyla kapadığını rivayet ettiği 5375 adet hadisten de anlamıyor musun bunu niçin görmüyorsun? Zaten ebu Hureyrenin de ne kadar çok hadis rivayet ediyorsun diyenlere verdiği cevap bu söylediklerimizi teyit eder. Ebu Hureyre buyuruyor ki: Muhacirler çarşıda ticaretle, ensariler bağ ve bahçelerin de ziraatla uğraşırken Ebu Hureyre karın tokluğuna Hz. Peygambere hizmet ediyor ve hadis topluyordu. Başkalarının bilmedikleri şeylere şahid oluyordu. Diyor (Buhari 1,37-38- Ahmed Müsned2,240-274)
Alıntı ile Cevapla