Tekil Mesaj gösterimi
Alt 02 Ocak 2012, 01:25   Mesaj No:7

Esadullah

Medineweb Sadık Üyesi
Esadullah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Esadullah isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 15316
Üyelik T.: 18 Aralık 2011
Arkadaşları:3
Cinsiyet:Erkek
Memleket:Kayıp bir Kentten
Yaş:44
Mesaj: 744
Konular: 145
Beğenildi:308
Beğendi:97
Takdirleri:3844
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Prof. Dr. M. Hayri Kırbaşoğlu’nun Hz. İsa’yı (a.s) Gökten İndiren Hadislerin T

İbni Ömerden rivayet edildiğine göre “Yahudilere Hz.Musa hakkında soruldu. Fazla ve eksik şeyler söylediler. Neticede küfre girdiler. Hristiyanla Hz. İsa hakkında sorulda (aynı şeyi yaptılar) (Rasulullah buyuruyor) Benden hadisler yayılacaktır. Size bir hadisim geldiğinde Allahın kitabını okuyun ve düşünün. Allahın kitabına uygun olanı ben demişimdir. Allahın kitabına uygun olmayanı ben dememişimdir.

Acluni hadisle ilgili şöyle der: şeyhimiz ibni Hacer bu Hadisin geldiği bütün senedlerin sözden hali olmadığını (tenkid edildiğini) belirtmiştir.

Sağani: benzeri bir hadisin metnini verdikten sonra mevzudur (uydurma) der. Heysemi: hadisi Taberaninin Kebirinde rivayet ettiğini orada Ebu Abdulmelik b. Abdi Rabbih olduğunu ve onun hadislerinin terk edildiğini söyler.(Heysemi Mecmeuz-Zevaid ve Menbeül Fevaid1-10)

2- Metinlerin Tahlili: sened itibariyle muteber kabul edilmeyen “sünnetin Kurana arzı” hadisleri metin itibariyle şu şekilde yorumlanmıştır.
Bir an hadislerin sened itibariyle sağlam olduğunu varsaysak bile hadisler den Sünnetin inkarı anlamı çıkmaz. Zira Rasulullahın benden ulaşıp Kurana uygun olanı ben demişimdir. Uygun olmayanı ben dememişimdir. cümlesi Kuranın genel prensibine uygun olan şeklinde anlaşılır. Çünkü Peygamberimizin Kuranın İtikad, ibadet, hudud ve benzeri prensiplerine aykırı hüküm ifade etmesi mümkün değildir. O halde hadis Kuranın prensip ve ruhuna aykırı hüküm anlamında ele alınır. Yani bu anlamda uydurulan hadisler den bahsediyor demektir.
İmamı Şafii bu rivayetlere cevap olarak şöyle der: Sünnetin hepsi Allahın kitabının tefsiridir. Allahın kitapta farz kıldıklarını kabul eden herkes, Rasulünün sünnetlerini de kabul eder. Çünkü Allah insanlara Peygamberine itaat etmeyi ve kendi görüşlerinden vazgeçip onun hükmüne dönmeyi farz kılmıştır. Allahın Rasulünün hükmünü kabul eden Allahın hükmünü kabul etmiş olur. Şu halde Allah ve Rasulünden kabul edilen şeylerin sebepleri her ne kadar farklı da olsa Allahın kitabının da ve Rasülünün sünnetinde olanları kabullenmede bunların her birini Allahın emri olarak kabullenmeyi neticelendirir.(Şafi Risale s.33)

İmamı Şafii çok zarif bir tarzda Rasulullanın beyanlarının niteliği ne olursa olsun kabul edilmesi gerektiğini ifade ederek bu tür rivayetlerin senedlerinin yanı başında metin itibariyle de mana ifade etmediğini belirtmiş oluyor. Çünkü sünnet beyan olduğuna ve Rasulullah da teşri yetkisine sahip olduğuna göre hadislerde Kuranda olan hükümlerin beyanı olabileceği gibi Kuranda olmayan ek hükümlerde olacaktır.

Şatıbi: Hadislerin Kurana arzı ile ilgili rivayetlere çok daha farklı bir boyut getiriyor. Ona göre bu rivayetleri zendika ve hariciler tarafından uydurulduğuna dair kanatları serdediyor. Şatıbi hadislerin metin itibariyle Rasulullahtan duyulmasının mümkün olmadığını hadisler üzerinde uzman olan kişilerin bu rivayetler deki lafızların Rasulullaha ait olmasının mümkün olmadığını söylediklerini de nakleder (Şatıbi Muvafakat 4.1920)

Şatıbinin diğer yorumu da şudur: Hadis Kurana uygun olduğunda ve muarız olmadığında itibar edilir( Şatıbi a.g.e.4.33)
“ Muarız olmadığında” ifadesi son derece manidardır zira burada sünnetin Kurana getireceği bütün beyan, tefsir, tevil ve ek hükümler kabul edilmiş olmaktadır.

Kurtubi: Hadislerin Kurana arzı ile ilgili hadisler için net ifadeler kullanır. Esasen tek olan ama değişik varyantları olan hadis için “ bu hadis batıl bir hadistir ve aslıda yoktur.” Der. (Kurtubi Tefsilu Kurtubi 1.VIII)
Özet olarak tahlillerden anlaşılan Hadislerin Kurana arzı hadisi sened itibariyle sahih olmadığı gibi, metin itibariyle de Hz. Peygamberin söylemeyeceği anlamlar yüküdür. Çünkü bu uydurma hadis temelinde Rasulullahın misyonunu, sünnetinin Kurana beyan olduğunu ve Peygamberin Kuranı beyan etmek için gönderildiği hakikatlarını inkar etmiş oluyor. Peygamber (s.a.v)’in ise böyle bir şey demeyeceği açıktır. öğleyse Şatıbinin de söylediği gibi bu hadis bazı gurupların değişik menfaatler için uydurdukları bir hadistir ve Kuranın temeline de aykırıdır. Bu uydurma hadis Hz. Peygamberi ve onun sünnetini devreden çıkarmaya, Kuranı beyansız bırakmaya yönelik bir faaliyettir. Nitekim çağımızda da görülen “Kuran İslamı” iddiası böyle bir hareketin devamıdır. Yaşar Nuri Öztürk gibi bazı ilahiyatçıların bu tür fikirlerin başını çektiği görülür. Yaşar Nurinin de Kuranda ki İslam adlı eserinde hadis inkarcısı ve oryantalist olan yukarıda bahsettiğimiz Ebu Reyyenin eserlerinden ve fikirlerin den alıntı yaptığı görülür.

Buraya kadar verdiğimiz bilgiler ışığında bu konunun hiç de hafife alınacak bir tarafı yoktur. Hadis inkarcılığı dün de vardı bu gün de, bize düşen akıllı bir mümin davranışı sergilemek ve bize dinimizin hangi konusu olursa olsun bir şeyler söyleyen, yazan insanları ve yazdıkları şeyleri iyi tahlil edip o konuyla ilgili iyice bilgi edinip, kasıt ve gayelerini anlamadan inanmamaktır. Yoksa falanca hoca şöyle diyor filancası böyle diyor diyerek o konuyu araştırmamak ve ona öyle inanmak bize, imanımıza zarardan başka bir şey getirmez bunu asla unutmayın!

Neyse Hocamızın makalesine kaldığımız yerden devam edelim.

Hocamız diyor ki: Konu İslam dan önce Yahudi ve Hristiyan kültüründe mevcut olan Mesihin ikinci dönüşü…


1-CEVAP: Suriye Hristiyanları ve bu bölgeye yakın olan Mısır Hristiyanları gerçeğin farkın da olup itiraf ediyorlar ki Yahudiler Hz. İsa’yı öldürmediler. Bu hususta onlarla aynı noktada birleştik diye Hristiyanlıktan İslama batıl bir hurafe bulaştı demek ilmi dayanağı olmayan zandır. Olaya birde şu noktadan bakın madem öyle:
Resmi Hristiyanlığın “apokrif” (Uydurma) ilan ettiği Barnabas İncilinde Kuranın haber verdiği birçok hakikatin yer aldığı biliniyor. Bu durumda onlar Hz. İsa ile ilgili ayetlerin doğruluğunu tasdik. Kuranın da İncil deki ayetleri tasdik ederliliği gerçeği ortaya çıkmaz mı? İkiside özü itibariyle aynı kaynaktan Allahtan değimlidir. İncil de ki ayetleri aşağıya yazıyorum siz de çok net göreceksiniz ki bu ifadeler Kuranın Hz. İsa olayını anlattığı gibidir.


Barnabas incilinde çarmıh hadisesi (215-221 Bablar dan özetle) şöyle anlatılır.
Askerler Yehudayla birlikte İsanın bulunduğu yere yaklaştıklarında isa çok sayıda kişinin yaklaştıklarını işitip korkuyla geri çekildi ve on bir (Havari) uyumakta idiler.
O zaman kuluna gelen tehlikeyi gören Allah, elçileri Cebrail, Mikail, İsrafilve Uriele (Azrail) isayı dünyadan almalarını emretti. Kutsal melekler gelip İsa’yı güneye bakan penceredençıkardılar. Onu götürüp üçüncü göğe, daima Allah’ı tesbih ve takdis etmekte olan meleklerin yanına bıraktılar.
Yehuda herkesin önünden hızlı, hızlı İsa’nın yukarı alındığı odaya daldı. Ve Şakirtler uyuyorlar. Bunun üzerine mucizeler yaratan Allah yeni bir mucize daha yarattı öyle ki, Yehuda konuşma ve yüz bakımından İsa’ya o şekilde benzetildi ki onun İsa olduğuna inandık. Ve o bizi uyandırdı. Muallimin bulunduğu yeri arıyordu. Bunun üzerine biz hayret ettik ve cevap verdik: Sen İsa Bizim Muallimimizsin bizi unuttun mu?
O gülümseyerek dedi. Şimdi benim Yehuda iskoriyot olduğumu bilmeyecek kadar budalalaştınız. Ve o bunu derken askerler içeriye girdiler ellerini Yehudanın üzerine koydular, çünkü o her bakımdan İsa’ya benziyordu. Biz. Yehudanın dediklerini duyup yığınla askeride görünce delirmiş gibi kaçtık. Ve keten beze sarılı olan Yuhanna da uyanıp kaçtı ve askerlerin biri kendisini keten bezden yakalayınca keten bezi bırakıp çıplak olarak kaçtı. Çünkü Allah İsa’nın duasını duymuş ve on bir (havari) korumuştu.
Askerler Yehudayı tutup alay ede, ede bağladılar çünkü o gerçekten İsa olduğunu inkar ediyordu.
Alıntı ile Cevapla