Cevap: Prof. Dr. M. Hayri Kırbaşoğlu’nun Hz. İsa’yı (a.s) Gökten İndiren Hadislerin T
CEVAP: Bu kadar saçma bir iddia olur mu? Kendisinin de dediği gibi geriye 85 (bize göre82) hadis kalıyor bu 85 hadisin ravilerinin hepsi nasıl olurda güvenilir olmaz ilginç. İçlerin de güvenilir olmayanlarda bulunuyor dese neyse. Bu saçma ifadeye izah yapma gereği bile duymuyorum.
Hocamız bu çalışmasında iftira atmaktan ve olayları saptırmaktan başka hiçbir şey yapmamış. Bir de utanmadan bilimsel çalışma iddiasın da bulunuyor.
Tevatür bölümünde Hocamız Mütevatirin tanımını yaptıktan sonra şöyle diyor: daha önceki tablolar da görüldüğü gibi, konuyla ilgili hadisleri nakletmiş görünen birinci tabakada ki (yani Sahabeler) kaynak ravilerin sayısı otuz üçtür. Bu otuz üç kişinin gerçekten Hz. Peygamber den bu hadisleri işittiklerini varsaysak bile, bu sayı acaba yalan üzere ittifak etmeleri imkansız olan bir kalabalık anlamına gelir mi?
CEVAP: Yukarıda da bahsettiğimiz üzere sahabelerin yalan üzerine bırakın birleşmelerini onların ferdi anlamda bile yalan söylemeyecekleri ve Allah’ın onlardan razı olduğu ayetler ile sabitken ve bu naslardan dolayı Alimlerin hepsi onları “udul” (adaletli) vasfına sahiptirler diye ittifak etmişlerken yazar neye dayanarak 33 sahabeyi adaletsizlik ve yalan ile itham ediyor. Allah’tan da utanmıyor. Onların yalan üzere birleşeceklerini ima ediyor. Yukarı da verdiğim ayetler de Tevbe 20-100 gibi Allah onlardan razı olduğunu çok açık bir şekilde söylüyor. Allah’ın Kuran da kınamış olduğu bir vasıf olan yalan eğer sahabe de olsaydı Allah daha onlar hayattayken razı olur mu idi? yazara soruyorum: Bu ayetler onun için hiçbir mana ifade etmiyor mu acaba. Unutmayın ki dinin yarısı bu sahabelerin haberleriyle bize ulaşmıştır. Böyle bir tutum sergilemek o gelen haberlerin de yalan olduğunu akla getirir ki bu Muhal bir şeydir. Kırbaşoğlunun bu sahabelere ithamına rağmen Allah’ın onlardan razı oluşunu bir kenara koyup bu ifadelere bu ayetlerden dolayı karşı çıkacağı yerde hala birilerinin kalkıp ta Kırbaşoğlunun çalışmasını beğenmesi ve ona destek vermesini ne ile izah edeceğiz. Eğer Allah doğru söylüyorsa ki elbette sadakallahül Azimdir. O zaman Hocamızın onlara karşı yorumu iftiradır. Bunun başka da bir izahı olamaz.
Kırbaşoğlu’nun birinci tabakada yer alan ravilerin sayı itibarı ile otuz üç olmalarını tevatür için yetersiz görmesine gelince, malumdur ki, tevatür için belirlenen ravi sayısı ictihadidir. Bu durumda şu kadar olmalıdır, aşağısı ya da fazlası tevatürü ihlal eder demek doğru değildir. Asıl olan, ilk üç tabakada (sahabi, tabii, tebe-i tabii) ravilerin yalan üzere ittifak etmelerinin imkansız oluşudur.( Vehbe Zuhayli, Usulu’l-Fıkhi’l-İslami, Beyrut, 1998, I, 452.)
Hadislerin mütevatir addedilebilmeleri için ravilerin adedinin ne olacağı, ictihadi bir mesele olduğundan farklı tayinler ortaya çıkmıştır. Bu da dörtten başlar ve sırasıyla, beş, yedi, on, on iki,… olmak üzere yukarıya doğru devam eder. Fakat burada asıl olan ravilerin yalan üzere birleşmelerinin muhal olmasıdır.
Ayrıca 33 küçümsenecek bir rakam ise Hocamıza soruyorum: Cibrilin İslamı öğretmesiyle alakalı hadiste islamın temel beş şartın dan ( Şehadet, Namaz, Zekat, Oruç, Hac) bahseden hadiste ki şartlara inanıyor mu? (İslamın temel beş şartının olduğunu biz hadisler den öğreniyoruz. Bu hadis olmasa idi diğer yüzlerce geçen emirleri biz İslamın temel şartı olarak görürdük). Çünkü bu hadisi 8 kişi rivayet etmiş ama Mütevatir olduğun da ittifak olunmuş bir hadistir. Veya Abdestsiz namazın kabul olunmayacağına inanır mı? Bu hadisi de 14 kişi rivayet etmiş. Çünkü Allah’ın Kuran da Namaza kalktığınız da abdest alın emrinden kılacağı namazın kabul olup- olmamasıyla alakalı bilgi geçmez. Bu hadiste Mütevatir kabul edilmiştir. Veya Kabir ahvaliyle alakalı hadisi de kabul etmiyor mu? Bu hadisi de 28 kişi rivayet etmiş. Veya Recm ile ilgili hadisi de kabul etmiyor mu (oryantalistler de buna inanmazlar.) Eğer yazar kabul ediyorsa bu hadisi de 27 kişi rivayet etmiş. Veya hanımıyla ters ilişki de bulunmayı men eden hadisi çünkü ayette Allah tarla olarak kadının kendisini zikretmiş ve nereden istersek oradan tarlaya girmemizi emretmiştir.(bak.Bakara 223) Rasulullah ise bu ayetten kastın Helal olan yerin ön edep yeri olduğu arka taraf olmadığını beyan etmiştir. O zaman Hocamız gibi zihniyette olan insanların bu olayı helal görmeleri gerekir. Yok biz de haram görüyoruz diyorlarsa o zaman onlar da Şianın yaptığı gibi işlerine gelen hadisi kabul edip işlerine gelmeyeni tekfir ediyorlardır. Bunun başka da izahı yoktur. Bunun gibi daha çok örnek var Mütevatir hadisle ilgili.(Konularla alakalı hadisler için Meşhur imam Suyutinin El-Fevaid et-Mütekasire fil ahbar el-Mütevatire adlı eserine baka bilirsiniz)
Ama en önemli kısmı Haberi Ahad kanalıyla gelen hadisler. İslam dininin yüz de seksenini teşkil eder. Eğer kişi sayısı önemli ise Hocamız yüzde seksen dini hükümleri kabul etmiyor ve yaşamıyor demektir. Eğer böyle ise dinin yüzde seksenine inanmayan bir insanın dinle ne alakası var ve din hakkında konuşmaya ne hakkı var. Mesela yellenmekten dolayı veya kusmak tan dolayı abdest lazım geldiğine inanıyor mu? Çünkü bu hususta Hadisle sabittir. Kuran da sadece tuvalette ihtiyaç giderildiği zaman abdestin gerekliliği vurgulanır.(Maide 6) Eğer inanıyor ve yapıyorsa bilsin ki bu hadis Ahaddir. Mütevatire inanmayanın buna inanmasını tutarsızlıktan başka nedir. Karar sizin.
Gördüğünüz gibi Hocamızın yaklaşımını hadis usulü ilmin den birazcık anlayan insanın bile sergilemeyeceği bir gerçektir. Kaldı ki Hocamız gibi İlahiyatçı bir uzmanın yapmayacağı hatalarla dolu bu çalışma.
|