CEVAP: Hemmam b. Münebbihin sahifesini bizzat Ebu Hureyre den işitip yazdığı 135 Hadisi ihtiva eder. Bu sahife de geçme ihtimali olmadığını bilmiyor mu ki soruyor. Hem bu sahifede geçseydi inanacakmıydı? Çünkü bu 135 hadisin hepsi Hocamzın güvenilirliğin de şüphe var dediği ebu Hureyre rivayetidir. Demek ki Hocamız bunları kasıtlı soruyor. Bir de madem bu sahifeye bu kadar değer vermiş ise niçin Ahmed b. Hanbelin Müsnedini zayıf kaynak olarak zikrediyor. O bilmiyor mu ki Hemmam b. Münebbihin sahifesi olduğu gibi Müsnedde geçiyor. Demek ki amacı doğruları ortaya koymak değil. Ayrıca İbni Mesudun ve İbni Ömer gibi bazı ravilerin de Müsned de sahifeleri bulunur. Onları neden sormuyor da Hemmam b. Münebbihin sahifesini soruyor.
Gelelim İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammedin eserlerin de niçin geçmiyor sorusuna:
CEVAP: İmamı Azam onların hocası hem de onlardan önce gelen birisidir. Yukarıda ki sorduğumuz sorunun aynısını burada da soruyoruz. Niçin Hocamız İmamı Azamın beş eserinde bu mevzu var mıdır diye sormuyor da kendilerini hep fıkıh dalına ağırlık vermiş ve eserlerini hep fıkhi mevzular üzerine hazırlayan talebelerini soruyor. Hem bilmiyor mu ki ilk ehli sünnet itikadını ve Ehli sünnet kavramlarını imamı Azam başlatmıştır. Talebelerinin ondan farklı bir itikat taşıyacağını mı sanıyor. Nedeni gayet açık çünkü imamı Azamın bu konuda Hz. İsanın gelmesi haktır, itikadı elzemdir dediğini bildiği için olayı burada da saptırmış.(Fıkhul Ekber s.210) Hocamızın bu iftira ve tutarsız çalışmasın dan sonra gelelim Hz. İsanın Nüzulu ile ilgili bölüme.
HZ. İSANIN NUZULÜ
Hz. İsanın yeryüzüne tekrar indirilmesi olayı eskiden beri bir takım çevreler tarafından tartışma konusu yapılmış ve türlü bahanelerle inkar edilmiştir. Yukarıda ki örneklerden de anlaşılacağı üzere bu konu kimi zaman Mütevatir haberle bize ulaşmamış, kimi zaman tamamı İsrailiyat kabilinden haberlerden sayılmış, kimi zaman da itikadi değildir zannı ile eleştirilere maruz kalmıştır. Ehli sünnet içerisin de bu tür tartışmalar asla olmamış, bazı çevreler bu tartışmaları Ehli sünnetin içine sokmaya çalışmışlar, ama o güzide Ehli sünnet Alimlerinin aşırı titiz çalışmaları ve onların eleştirilerine güzel reddiyelerle karşılık vermeleri neticesinde fazla muvaffak olamamışlardır. Bizim diğer itikadi mevzular da olduğu gibi bu mevzuda da şüphemiz yoktur.
Hz. İsa’nın Nüzulüne dalalet eden ayetler:
1- Hani Allah isaya demişti ki: Ey İsa doğrusu seni ben vefat ettireceğim ve seni kendime yükselteceğim…Ali İmran 55)
Altı çizili ayetlerin Arapça karşılığı incelendiğinde Hz. İsa’nın bildiğimiz manada ölmediğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu ayetler de geçen ve Türkçe mealler de öldürme veya vefat ettirme olarak geçen kelime Arapça “Teveffa” kökünden türemiştir ve manası da canın geçici olarak alınması anlamına gelir. Allah bu gerçeği bize Zümer 42 de şöyle buyurur: Allah ölecekleri (Mevt) zaman canlarını alır(Teveffa) ölmeyeni de uykusunda (canını alır) Böylece kendisi hakkın da ölüm kararı verilmiş olanı tutar öbürünü ise adı konulmuş bir ecele kadar Salı verir. Şüphesiz bun da düşünen bir kavim için ayetler vardır”. Aynı kelimenin geçtiği diğer ayet ise Enam 60 dır.
Allah bu ayetler de uyku halini ölüme benzetmiştir.
Bu ayetler de Ali İmran 55 ayetin de olduğu gibi Allah “Teveffa” kelimesini kullanmıştır. İnsanın uyku hali ölüm olmadığına göre nedir. Demek ki Hz. İsa’nın da uykudakine benzer bir şekil de canının alındığı ve Allah’ın katına yükseltildiği ortaya çıkar. Eğer Hadislerde de varit olduğu üzere tekrar gelmeyecekse neden anladığımız bir şekilde ölüm gerçekleşmedi. Bu olay Nuh Suresi ayet 17,18 de bildirilen insanların topraktan yaratılıp tekrar toprağa girip ve kıyamette tekrar diriltileceğin den bahseden hakikata ters değilmidir. Oysa Allah’ın ayetler de bahsettiği olay Sünnetullah tandır. Ayrıca devamlı gök yüzün de kalacaksa kıyamette tekrar topraktan dirileceğimize dair o kadar çok ayet var ki mesala (Rum19) Hz. İsa tekrar gelmeyecekse Nasıl diriltilecek ve bu ayete de ters deyimlidir? Yoksa Allah’ın Kitabın da Haşa tutarsızlık ve tezatmı var. Bunu nasıl izah edeceğiz.
2- yukarıda ki ayeti kerime de Ali İmran 55’te : Sana uyanları kıyamete kadar inkara sapanların üstüne geçireceğim. ifadesi de dikkat çekicidir. Hz. İsa’ya gerçekten tabi olan bir guruptan bahsedilmektedir. Peki kimdir bunlar Hz. İsa hayatta iken ona uyanların sayısı çok azdı ve onun dünya dan ayrılmasından sonra hızla dejenerasyon başladı. Ayrıca Havariler olarak tanınan insanlar ciddi bir baskı altında yaşamak zorundaydılar. Sonraki iki yüz yıl boyunca da Hz. İsa’ya iman edenler aynı baskılara maruz kaldılar. Bunlar bilinen şeylerdir. Bu durum da geçmişte yaşayan Hristiyanların inkar edenlere üstün geldikleri söylenemez. Şu halde: sana uyanları kıyamete kadar inkara sapanların üstüne geçireceğim ifadesi kıyamete yakın geleceğini ve ayette anlatılan üstünlüğün o zaman olacağına işaret etmiyorsa bu ayet ne zamandan bahsediyor.
3- Nisa 156.158 ayetlerin arkasından Allah 159 ayette şöyle buyurur: Andolsun, Kitap ehlinden ölmeden önce ona inanmayacak kimse yoktur. Kıyamet günü oda onların üzerine şahit olacaktır.
Bu ayette geçen o zamiri üzerine Kurandır manası verenler vardır. Eğer gramatik olarak ayetlere 157 den itibaren bakarsak o zamirinin hep Hz. İsa ya dalalet ettiği görülür. 157: Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar.
158: Allah onu kendine yükseltti. bu ayetler de o zamirinin Hz. İsa ya baktığı görülür. Ayetlerin sıyak ve sıbak açısından bakıldığında 159 da ki o zamirinin de Hz. İsa olduğu görülür. o zamiri kurandır manası verildiğin de diğer ayetlere de aynı manayı vermek gerekir o zaman kuranı astılar ve kuranı kendine yükseltti gibi bir mana çıkar. Eğer sade 159 ayette o zamiri kurana işaret ediyor diyorlarsa o zaman ayette bahsedilen kıyamet günü şahit kuran olmuş olur. Oysa biz kuran da insanın kıyamet günü kendi aleyhine dilinin, ellerinin ve ayaklarının (Nur24-Yasin65) işitme görme duyularının (Fussilet20-23) şahit olacaklarını ama kuranın ise böyle bir şahitliğini kuran ayetlerin de göremiyoruz. Ayetlerin sıyak ve sıbak açısından bakıldığında o zamirinin kurana başka konularla alakalı ayetler de geçtiği de görülür. Mesala Adiyat 6-8- Tekvir19- Tarık13- Neml 77 gibi.
4-Ölümün den önce : ifadesinin yorumu ile ilgili: “kitap ehlinin kendi ölümlerinden önce inanması anlamını taşıdığını söylemek.” Eğer bu yorum doğru ise Hz. İsa’ya kitap ehlinden olan her kişi iman edecektir. (O zamirinin kurana işaret etmediğine dair açıklamayı yukarda zikrettik.) oysa Hz. İsa döneminde bırakın ona iman etmelerini Yahudilerin onu öldürmeye çalıştıkları bir gerçektir.
Ayetleri bilgiler doğrultusun da ele alırsak: Birincisi ayette gelecekten bahsedildiği açıktır. Hz. İsa bizim anladığımız şekilde ölmemiş ve Allah katına yükseltilmiştir. Hz. İsa’ya tüm ehli Kitabın imanı söz konusudur. Bu da henüz gerçekleşmemiştir. O halde Hz. İsa’nın Kıyamete yakın gelişi anlaşılır.
5- Ali İmran 45-48 ayetlerin de geçen: Ona Kitabı Hikmeti, Tevratı ve İncili Öğretecek” ibaresidir. İncil den, Tevrat dan başka bir kitabı Allah ona öğreteceğini söylüyor. Bu kitaba Zebur dur diyemeyiz birincisi içerik olarak üçte ikisi ilahiler den oluşmaktadır Ahkam ayetleri çok az bulunur. İkincisi Kitabı Mukaddes içerisin de eski Ahit bölümünde bulunur. Bu kitaplar dan başka yeryüzünde bilinen kuran dan başka kitap var mıdır? Ayrıca Maide 110 ayetin de : Sana Kitabı, Hikmeti, Tevratı ve İncili öğrettim” geçmektedir. Burada ki Kitap kelimesi genelde Mealler de “Yazı yazma” diye manalandırılsa da bu kelime Kuran da 11 ayrı manada zikredilmiştir. Ama en meşhuru Kuran-ı Kerim manasına gelmesidir.(Bakz.El-Mevarid Arapça-Türkçe Lügat)
Biz bu kitap kelimesini anlamak amacıyla yine Kurana bakıyoruz. Ali İmran 3 ayetinde : Kitap kelimesi İncil ve Tevratın yanında Kuranı ifade etmek için kullanılmıştır.
O halde Hz. İsa’ya öğretilecek Kitabın Kuran olduğu anlaşılır. Kuranı Kerim Hz. İsa’dan 600 sene sonra geldiğine göre Kuranı ne zaman öğrendi. Mantıklı olan Hz. İsa’nın Tekrar geldiğin de ona tabi olacağıdır.
6- Zuhruf 61 ayetinde: “şüphesiz o (İsa) kıyamet saati için bir ilimdir” buyrulur. Bu ayette açıkça o zamirinin Hz. İsa’ya delalet edildiği görülür. Burada ki o zamirine de Kurandır manası verenler olmuştur ama ayetlerin 57’den başlayıp 67 ayetine kadar gramatik olarak bakarsak o zamirinin Hz. İsa ya dalalet ettiği görülür. Zaten bizim bu sözümüzü de Müfessirlerin çoğunluğu destekler. Bu o zamiriyle alakalı İbn Abbas, Ebu Hureyre, İkrime, Katade gibi sahabeler Hz. İsa olarak rivayet etmişlerdir. (Daha geniş bilgi için Tefsirlere müracaat edin.)
7- Ali İmran 59 ayetinde: Allah katında İsanın durumu Ademin durumu gibidir” buyrulur. Müfessirlerin çoğu bu ayette her iki peygamberin Ademin (a.s) anasız ve babasız İsa’nın (a.s) da babasız yaratıldığına dikkat çekmişlerdir. Ama bu ayet Hz. Ademin cennetten yeryüzüne indirilişi gibi Hz. İsa’nın da Kıyamete yakın indirileceğine bir işaret olabilir. Allahu alem Bissevap.
Evet görüldüğü gibi hadis inkarcılığı tarih boyunca şekilden şekle girmiş günümüze kadar ulaşmıştır. Ahir zamanın bu fitne ve desiseleri karşısın da Kurana ve Sünneti en iyi şekilde izah eden Ehli sünnet çizgisine daha çok sarılmamız ve Ehli Sünnet itikadını çok iyi okuyup anlamamız gerektiği ortaya bir kez daha çıktı. Yukarı da örneklerde de gördüğünüz üzere bu çerçeveden bakmayanların (Oryantalistlerin) Kuranla iman ile bir alakası yoktur. Okun yaydan fırladığı gibi bu insanlar dinden çıkmışlar peşlerine de cahil Müslümanları katıp götürmeyi ve onların da başını yakmayı hedeflemişlerdir. Bu zaman da bu tür akımlara çok dikkat etmek lazımdır. Tekrar söylüyorum ki İMANIN ASLA ŞAKASI YOKTUR: Okuyanlara faydalı olur ümidi ile Allah sizi ve bizi Ehli Sünnet çizgisinden ayırmasın ve bizi mağfiret etsin Amin. Vesselam Veddua.
Haydarı KERRAR
ANKARA 2007