Durumu: Medine No : 25 Üyelik T.:
14Haziran 2007 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Yaş:42 Mesaj:
549 Konular:
49 Beğenildi:8 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | RE: Mevlânâ'dan Hikâyeler (Dervişin Altını )
DERVİŞİN ALTINI
Dervişin biri:
- Rüyamda Hızır’a mensubolan erenleri gördüm, onlara : " Helal olan ve hiç vebali bulunmayan rızkı nereden elde edeyim?.." diye sordum. Beni aldılar dağlara ormanlara götürdüler. Meyveler silkelediler...
- Hemen ye, bunlar temiz, helal ve sayısızdır. Aynı zamanda uğraşmaksızın, başın ağrımadan, yükünü çekmeden, yukarı- aşağı koşmadan elde edilen rızıklardır, dediler. Onları yedim, sözüme öyle bir feyiz, öyle bir tesir hasıl oldu ki, akılları hayran etmeye başladı.
- " Rabbim, dedim... bu bir imtihan... sen bana bütün halktan gizli bir ihsanda bulun !... " Söz söyleyemez bir hale geldim, hoş bir gönüle sahip oldum, zevkimden nar gibi yarıldım!.. Dedim ki içimden : " Bu zevk yok mu ya... cennette bundan başka zevk olmasa bile, başka bir nimet istemem, bunu bırakıp ta ceviz ve şeker yemeye girişmem !..." Kazancımdan elimde bir-iki habbe kalmıştı, onları da cübbemin yenine dikmiştim .... Dervişin biri de odunculuk etmekte idi, yorgun argın ormandan geldi... Onu görünce dedim ki:
- "Artık benim rızıkla işim yok... bundan sonra rızık için gam yemiyorum. Kötü meyveler bana güzel ve hoş gelmekte... hususi bir rızka nail oldum. Ve madem ki boğaz derdinden kurtuldum, kalan bir kaç habbemi de şuna vereyim. O da iki- üç gün rızık derdinden kurtulsun!..." Meğer oduncu içinden geçeni anlıyormuş. Çünki kulağı Hak nuru ile nurlanmışmış . Her düşünce; ona göre bir şişenin içindeki kandil gibiymiş, hepsini görüyormuş. Derken, aslan gibi heybetiyle önüme geldi, sırtındaki odun demetini yere attı, dedi ki:
- Ya Rabbi!... Senin duaları kutlu, izleri yomlu has kulların varsa, onların hürmetine, lütfunun bir sanat göstermesini diliyorum.... şimdicik bu odun yığını altın olsun!... Bunu der demez bir de gördüm ki, odunlar altın olmuş, ateş gibi parlayıp durmaktalar. Kendimden geçtim, ne kadar baygın kaldığımı bilemiyorum, ayıldığımda dedi ki:
- Allah’ım: Uluların, gayret sahibi ve şöhretten kaçan kişilerin hürmetine bu altını yine eski haline, oduna çevir!... Bu söz üzerine derhal o altın dallar, yine odun oldu. O erin halini görünce akıl da sarhoş oldu, kendisinden geçti, bakış ta!... Odunları yüklendi, yürüdü, önümden geçip hızlı adımlarla şehrin yolunu tuttu.
O padişahtan; ardından gidip müşküllerini sormak, sözünü duymak istedim ama, heybeti mani oldu, gidemedim. Zaten bayağı kişilerin , has erlere varmasına yol yok. Eğer birisi can-baş vererek yol bulursa bu da onların rahmeti ve cezbesiyle olur. Şu halde o tevfike erişmeyi ganimet bil. Eğer bir doğru erin sohbetinde bulunduysan bunu fırsat say, ganimet bil. Padişaha yakın olduğu, yakınlığına erdiği halde bu kutluluğu değersiz görüp yolundan olan ahmağa benzeme.
Mesnevi:4.Cilt-Sayfa:56-....-59
|