Esadullah bey şianın içerisinde şirk ve küfrün olduğu su götürmez bir gerçektir. Tasavvuf dinin birçok bozuk fikirlerinden diğer mezhepler gibi şiada gerekli kadar nasibini almıştır. Bu konu mevlüt abimin vereceği cevaptır. Muhammed bin Abdulvehhab Keşfüş-Şübuhat adlı eserinde Kelime-i Tevhidi de kendine göre açıklamış ve kendi yolundan gitmeyen, fikirlerini tasdik etmeyen bütün Müslümanları kafir ilan etmiştir. Cevap:Sayın güzel abim tevhidin elli türlü açıklaması yokki Muhammed bin Abdulvahhab kendi anlayışına göre tevhidi açıklmaış olsun. Bilemiyorum siz o kitabı okudunuzmu.
Osmanlı ulemasının kişi ne yaparsa yapsın diliyle “lailaheillAllah” dediği müddetçe dinden çıkmaz müslüman olarak vasıflandırılır,işte bu mantığa muhammed bin abdulvahhab konuyu ele alır sözünü ettiğiniz kitabında ve diğer kitaplarında geniş şekilde delilleri ile bu mantığı çürütür. Muhammed bin abdulvahhabın bu fikirleri farklı birşeydir ingiliz ajanı olduğu ithamı farklı birşeydir. Tabiki insanların fikirleri tartşılabilinir red yada kabulde edilebilinir. Bu başka birşey iftira atıp bunu kanıtlayamamk başka birşeydir. Bugün medineweb forumda fecr hocamın ahmet kalkandan tevhidi bozan haller başlıklı bir yazısını gördüm. Tehvidi bozan hallerin başında da helal haram yetkisinin bazı insanlara yada mercilere tanılmasıdır. Mevcut olan günümüz cahilliye toplumları bu yetkiyi oy kullanmak suretiyle gerçekleştirmiyorlarmı? O halde açıkça şirk olan bu ameli işlyen toplumların olmayan tevhid akidesini bozduğunu söylemek sahibini dinin dışına ittiğini söylemek tevhidi kendi kafasına göre yorumlamak demekmidir? Melaen : Biz tevratı incili indirdik yahudi alimleri yada hakimleri onunla insanlara adaletle hüküm versinler diye maide/ sanada bu kuranı indirdik onunla hüküm veresin diye buyuran yüce rabbimizin bu buyruğu dururken bugünki mevcut yargı hangi dinin esaslarına göre hüküm vermektedir.
“Ve enzelnâ ileykel kitâbe bil hakkı musaddıkan limâ beyne yedeyhi minel kitâbi ve muheyminen aleyhi fahkum beynehum bimâ enzelallâhu ve lâ tettebi’ ehvâehum ammâ câeke minel hakk(hakkı) li kullin cealnâ minkum şir’aten ve minhâcâ(minhâcen) ve lev şâallâhu le cealekum ummeten vâhıdeten ve lâkin li yebluvekum fî mâ âtâkum festebikûl hayrât(hayrâti) ilâllâhi merciukum cemîan fe yunebbiukum bimâ kuntum fîhi tahtelifûn(tahtelifûne).”
““Ve (Ey Muhammed) sana ellerindeki kitapları tasdik edici (doğrulayıcı) ve onu koruyucu olarak bu Kitab'ı hakk ile indirdik. Artık onların aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet ve sana Hakk'tan gelenden ayrılıp da onların hevâlarına uyma. Sizden hepiniz için (tek) bir şeriat, ve açık bir yol belirlemiştik. Ve Allah dileseydi, elbette sizi tek bir ümmet yapardı. Ancak bu sizi, verdikleri ile denemek içindir. O halde” hayırlarda yarışın! Sizin hepinizin dönüşü Allah'adır. O zaman hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri, size haber verecek.””MAİDE/48 "Ve enıhkum beynehum bimâ enzelallâhu ve lâ tettebi’ ehvâehum vahzerhum en yeftinûke an ba’dı mâ enzelallâhu ileyk(ileyke) fe in tevellev fa’lem ennemâ yurîdullâhu en yusîbehum bi ba’dı zunûbihim ve inne kesîran minen nâsi le fâsıkûn(fâsıkûne)."
“”Ve onların aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet, onların hevâlarına uyma. Allah'ın sana indirdiği şeylerin bir kısmından seni fitneye düşürmelerinden sakın. Bundan sonra eğer (Hakk'tan) yüz çevirirlerse, o taktirde bil ki artık Allah, bazı günahları sebebiyle, onları bir musibete uğratmak istiyor. Muhakkak ki insanların çoğu gerçekten fâsıklardır. “”Maide/ 49
Kişi bu amelleri işlediği müddetçe istediği kadar diliyle “lailaheillAllah” desin birşey ifade etmez. İşte bu Muhammed bin Abdulvahhab tüm kitaplarında vurgulamak istediği ana tema bu. Bunun nersi yanlış. Tevessül ile ilgili dün bir makale yayınladım tasavvuf dinindeki tevessül anlayışı bile tevhidi bozan hallerdendir. Sonuç: insnaların fikirlerini tartışmak farklı birşeydir onlara iftira atmak farklı birşeydir. Buradan olaya bakablirsiniz inşallah şimdi elbette savunduğunuz bir kişinin hitabı size göre yanlış olmayabilir kardeşim, siz nasıl ki Mürşidler ve Velilere isnatlarda bulunuyor ve delil sunuyorsanız elbette bunu yapmak herkesin de hakkıdır.Sonuçta Tarih ortada ve yazılı deliller de ortada bu yazılanlar uydurulupta yazılmadı buna emin olun ….Öyle olsaydı gine konunun başında şu şekilde bir giriş yapılmazdı ; Alıntı Bakın sayın abim benim kimseyi falan savunduğum yok . hak kimden gelirse gelsin doğrudur batıl ise kimden gelirse gelsin batıldır savunulamaz. Sizlerin içerisine düştüğü vahim hata kanımca şu olsa gerek. Alimler veliler ilim ehli insanlar ancak şu ayetin hükmü gereğini yerine getirdikleri takdirde itaat edilmeyi hak ederler. Ayete bakalım. “”Biz, içinde doğruya rehberlik ve nur olduğu halde Tevrat’ı indirdik. Kendilerini (Allah’a) vermiş peygamberler onunla yahudilere hükmederlerdi. Allah’ın Kitab’ını korumaları kendilerinden istendiği için Rablerine teslim olmuş zâhidler ve bilginler de (onunla hükmederlerdi).Hepsi ona (hak olduğuna) şahitlerdi. Şu halde (Ey yahudiler ve hakimler!) İnsanlardan korkmayın, benden korkun. Ayetlerimi az bir bedel karşılığında satmayın. Kim Allah’ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir. “”MAİDE 44. Allah'ın kitabını korumaları gerekirken kalkıp panteizmi kavram değişikliği yaparak tasavvuf adı altında islam diye lanse etmek Allah'ın kitabını korumak olmadığı gibi veli yada mürşit olmayıda hak ettirmez. İnsanlara itaat ancak Allah'ın belirlemiş olduğu sınırlar çerçevesinde gerçekleşebilir. Tağuti rejimlerlerle gönül bağı kurarak onları rey vermek suretiyle destekleyenler Allah'ın hükümleri ile hüküm etmeyen kafirlere velayet vermek, mürşitlik değil, düpedüz müşrikliktir. Bunu söylemek kuranın özünün ta kendisidir.Bunu söylemek ingiliz ajanlığı değildir. Kim bir hokkabazlık yaparsa cahil toplumlar tarafından hemen ya mürşit yada veli ilan edilirler. Maneviyatlarıyla bilmem kaçbin kilometre uzaktaki sözde bir müride yardım edebileceiğini iddia etmek Allah'a şerik koşmak anlamına gelmekten başka birşey değildir. Şimdi size daha evvelde astığım tevhidi bozan 40 maddeden meydana gelen ve islam dininin olmazsa olmazları olan hükümleri kurandan ve sahhih sünnetten delil getirerek yanlış olduğunu ispat etmeye davet ediyorum inşallah. Bu 40 maddeye uygun bir hayat tarzı seçen insanlar inşallah müslümandırlar. Tevhidin gereklerini yerine getirmeyen insanlar ise namaz kılasalar, oruç tutsalar, hacca gitseler bile onlar asla islam dairesi içerisinde yer alamazlar. Dinin aslını oluşturan konularda iman edenler ve imanlarına şirk küfür bulaştırmadıkları müddetçe zina etseler, hırsızlık yapsalar, üçkağıtçı olsalar yine dinden çıkmaz müslüman statüsünde değerlendirilerler. Şunuda unutmayın biz Muhammet Abdulvahhab yada başka hiç kimseyi Şirk ehli yada Kafir ilan etmeyiz ama biz ve yolumuzda olan herkes Şirk ehli Küfür ehli olarak nitelendirilir . Oysa İnanan insan ve Müslüman olduğunu söyleyen bir insana Kafir yada Şirk ehli denemez …. Alıntı Esadullah bey kusura bakmayın ama sizin hiç kimseyi şirk ve küfürle itham ettiğiniz tarih boyunca vaki olmuşmudur. Tasavvuf dinine göre hz. Musa ile firavunun mücadelesi bile boş bir mücadeledir. Hatta mevlana dahada ileri giderek “firavun ve musanın mücadelesinde firavun haklıydı”diyecek kadar sapıtmıştır. Müslüman olmak taraf olmak demekir. Müslüman olmak kafirlerin saflarından çıkıp müslümanların saflarına katılmak demektir. Müslüman olmak hakka teslim olmak demektir. Müslüman olmak önce red sonra kabulu gerektirir Müslüman olmak firavunlara karşı hz. Musa (a.s) ların saflarında yer almaktır. Daha düne kadar demirellere ecevitlere özallara rey verilmesi gerektiğinin fetvasını veren güyya mürş-it-ler nasıl Allah'ın dostları oluyorlar doğrusu anlamak mümkün değil Allah’a emanet olunuz