Tekil Mesaj gösterimi
Alt 06 Ocak 2012, 16:21   Mesaj No:9

kamer34

Medineweb Sadık Üyesi
kamer34 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:kamer34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13038
Üyelik T.: 14 Aralık 2010
Arkadaşları:9
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:54
Mesaj: 871
Konular: 41
Beğenildi:6
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: Abdulvahhabın Keşf-el Şubuhat Eserinde Tevessül Meselesi

Abdulvahhabın Keşf-el Şubuhat Eserinde Tevessül Meselesi

Kelimelerin en güzeli Bismillahirrahmanirrahım ile başlarım Allaha (c.c.) Hamd, Rasulune Salat ve selam olsun.

Vehhabi Mezhebinin kurucusu ve not( muhammed bin abdulvahab herhangi bir mezhep kurmamıştır,daha sonraki eksik beyinliler mezhepleri icat etmişlerdir)Keşfel Şubuhat adlı eserin yazarı Abdulvahhabın eserinde tevessül ile ilgili görüşünün izahı ve verilen cevaptır.

Çok güzel bir kitaptır tamamı delilerle konular işlenmiş çok güzel özetlenmiştir fakat yazı güzel yazılmamış bu sebebple düzenledim yeniden konuyu asıyorum inşallah


Abdulvahhab eserinde derki:

Zamanımızdaki müşriklerin (osmanlı toplumunu kast ediyor)bize hüccet olarak ileri sürdükleri fikirlere cevab olarak Allah'ın, kitabında zikrettiği şeylerden bazılarını burada zikredebileceğim.

Bâtıl ehline cevap iki yoldan yapılır,
1) Mücmel kısa Özlü...
2) Mufassal Uzun izahlı...
a) Mücmel Cevap : Bu, düşünen ve değerini bilen için muazzam bir şey ve faydası sonsuzdur. Allah buyurur ki

"Sana kitabı indiren odur. Ondan bir kısım âyetler muhkemdir ki bunlar kitabın anası (Temeli) dir. Diğer bir kısmı da müteşabihlerdir. İşte kalplerinde eğrilik bulunanlar sırf fitne aramak ve te'viline yeltenmek için onun müteşabih olanına tabi olurlar."

(Ali'imran:3/37)
Sahih bir siyasetle Hz. Peygamber (S. A. V ) de şöyle buyurmuştur : "Müteşabihleri takip edenleri görürseniz ; işte onlar, Allanın "Kendilerinden sakınınız" dediği kimselerdir."


Meselâ ; bazı müşrikler ; "Dikkat edin !.. Allan'ın evliyalarına ne korku vardır, ne de mahzun olurlar...",
(Yunus: 10/62)

Şefaat haktır veya

Peygamberlerin Allah nezdinde şanları vardır,
Yahut manasını anlamadığını bir hadisi okurda bâtını manasından bir şeyler istidlal etmeye kalkışırlarsa ; cevap olarak de ki :(Talebelerine hitaben konuşuyor)


Cenabı Allah, kitabında, kalplerinde hastalık olanların Muhkemi bırakıp müteşabihe tabi olduklarını zikreder... (Tarikatçıları kast ediyor) Cenabı Allah da müşriklerin (Mekke putperestlerini kast ediyor)Allah'ın varlığına inandıklarını, fakat Meleklere, Peygamberlere velilere sarılıp ”işte bunlar Allah nezdinde bizim şefaatcılarımızdır” (Yunus: 10/18) diyerek küfre girdiklerini beyan eder.Halbuki bu ifade muhkemdir manasını kimse değiştiremez.


(Öğrencisine şöyle de de diyor)
Kur'andan veya Hz. Peygamberin sözlerinden bana zikrettiğin ifadeleri ise (ey müşrik :..) anlayamıyorum. Fakat şunu biliyorum ki ; Allah kelâmı tenakuza düşmez... Peygamber (S. A. V.) in sözleri de; Allah'ın sözlerine muhalefet etmez.(kesinlikle doğru)


Bu cevap (Bedevi muvahhid tarafından söylenecek) en güzel cevaptır.

Fakat bunu, Allah'ın muvaffak kıldığı kimseden başka anlayamaz. (Yani müslümandan başkası)Bunu ehemmiyetsiz kabul etme.. Zira Allah buyurur:
"Bu (haslete) sabredenlerden başkası kavuşturulmaz. Buna büyük bir hazza mâlik olandan başkası O eriştirilmez.

(Fusilet: 41/319


Birincisi bu ifadelerden anlaşılıyor ki şefaate inananlar şirk erbabıdır.

Alıntı
(Güzel abim ezbere konuşuyorsun ezbere öyle birşey demiyor. Kendisi ile allah arasına aracı koyup himmet bekleyenleri tekfir ediyor. Verdiği ayetler açık müteşabbih deildir diyor)

Oysa abdulvehhabında yolunda gittiğini iddia ettiği ve dediklerini kabul ettiği ibni teymiye bu hususta derki: (Okumuşsunuz ama okuduklarınızı bile çarpıtyorsunuz güzel abim)

Şefaat:


Rasulullah'm (s.a.v.) Kıyamet günü üç şefaati vardır:


1-
Birinci şefaati mevkıf ehline yapacağı şefaattir. Adem, Nuh, İbrahim, Musa ve Meryem oğlu İsa'ya (a.s.) ya*pılan şefaat müracaatlarından sonra en son olarak Rasulul-lah'a (s.a.v.) müracaat olunacak ve onun şefaatıyla mevkıf ehli arasında hükmedüecektir.
2- İkinci şefaati Cennet ehlinin Cennet'e girmeleri için yapacağı şefaattir. Bu iki şefaat O'na (s.a.v.) mahsus şefa*ati ardır.
3- Üçüncü şefaat ise ateş hak etmiş olanlar için yapıla*caktır. Bunu i£in hem O (s.a.v.) hem diğer peygamberler, hem de sıddıklar ve başka kimseler şefaat edecektir. Ateşi haketmiş olanların ateşe atılmaması, girmiş olanların çıkma*sı için şefaat olunacak, ayrıca Allah (c.c.) şefaat olmaksızın yalnızca kendi fazlı keremiyle Cehennem'den grup grup insanları çıkaracak, dünyalılardan bu kadar kimse girdiği hal*de Cennette yine fazla yerler kalacak, bu sebeple Allah (c.c.) Cennet için başka gruplar yaratıp onları da oraya ko*yacaktır.
Ahiret yurdunun içerdiği hesap, mükafat ve mücazat Cennet ve Cehennem ile bunların ayrıntıları semavi kitap*larda Rasulullah'tan (s.a.v.) nakledilen mesur haberlerde zik-redife gelmiştir. Rasulullar tan (s.a.v.) nakledilen ilmi mi*rasta da bunlara dair yeterli ve sadra şifa mevcuttur. Bunla*rı istiyen bulabilir. (İbn-i Teymiyye, Vasıtiyye Akidesi, Tevhid Yayınları: 22-23.)



(Muhammed bin abdulvahhan)Yukarda kendisinin de belirttiği, Allah kelâmı tenakuza düşmez... Peygamber (S. A. V.) in sözleri de; Allah'ın sözlerine muhalefet etmez. Sözünü bizde ona sorarız bunca ayet ve hadis varken Allah kelamı tenakuza düşermi?


Rahmân’ın katında söz almış olanlardan başkaları şefaat hakkına sahip olmayacaklardır. (Meryem 87)

O gün, Rahmân’ın izin verdiği ve sözünden razı olduğu kimseden başkasının şefaati fayda vermez. (Taha 109)


(İşte ayetler açık maddaler halinde daha evvel vermiş olduğum fikirlerin delilleri bu ayetlerdir)

İkincisi yukarda yunus 18 ayetinden evvel ki ifade de: Cenabı Allah da müşriklerin Allah'ın varlığına inandıklarını, fakat Meleklere, Peygamberlere velilere sarılıp ifadesinde ayettede belirtilen tapınma ifadesini kast için demişse zaten şirktir buna kimse itiraz etmez. Ama bununla onların şefaat erbabı olmadıkları fikrini desteklemekse şefaatı inkarsa zaten kendisi açık nassı inkar etmiş demektir. Kastın bu olduğu da cümlenin gelişinden açıkça anlaşılmaktadır.
Üçüncüsü yunus 18 ayeti muhkemde yunus 62 ayetinin müteşabih olduğuna muhkem olmadığına delili nedir. Yunus 62 ayetinin manası değişebilirmi ki yunus 18 ayeti muhkem manası değişmez diyip yunus 62 ayetinin değişebileceğini vurgulayarak, en başta verdiği Aliimran 7 ayetine önce kendi ters düşmüş olmazmı?


(Olmaz güzel abim olmaz. Kendisi de daha evvel izah etmişti zaten bu mevzuları ancak iman eden müslümanlar doğru şekilde analiz edebilirler.)
(Ayette açıkça kalbinde hastalık olanlar müteşabbih ayetlerin peşine takılırlar emri önümüzde dururken halen bir halen bazı çevreler bu hastalıklarından kurtulabilmiş değillerdir.)



Muhammed bin Abdulvahhab Allah ona rahmet eyesin devamla der ki:

2) Mufassal cevap: Allah düşmanlarının Peygamberlerin tebliğ ettikleri dinlere karşı bir çok itirazları vardır ki ; bu itirazlarla insanları bu hak dinlerden uzaklaştırmaya çalışırlar. Meselâ ; derler ki:
Biz Allah'a şirk koşmayınız. Hatta (aksine) Allah'tan başka kimsenin yaratmadığına, rızık vermediğine, fayda ve zarar vermediğine şehadet ederiz. O, Tektir. Şeriki yoktur. Yine Hz. Mubammed (S. A. V.) de meselâ Abdül Kadir veya başka birisinden fazla olarak kendi nefsine ne fayda, ne zarar temin edebilir. Yani bunların hepsi Allah'tandır. Fakat ben günahkârım. Salih, iyi insanların Allah nezdinde yüce şanları vardır. Ben de bunların vasıtasıyla Allah'tan istiyorum.
(Talabesine)

Bunlara cevap olarak önce söylediğimizi söyle :
Yani Hz. Peygamber (S. A. V.) in kendilerine harp açtığı kimseler de bu söylediklerinizi kabul ediyorlar.(Yani sizin dediğinizin aynısını mekke müşrikleride söylüyorlardı) Putlarının aslında hiç bir şey yapmaya muktedir olamadıklarını, ancak onlar vasıtasıyla şan ve Şafaatı beklediklerini söylüyorlardı. Ve Allah'ın kitabından bu mevzu ile ilgili âyetleri onlara oku...


Şayet derseler ki : Bu âyetler puta tapanlar hakkında nazil oldu. Sâlih-iyi insanları nasıl olur da peygamberleri put yaparsınız ?

Buna cevap olarak ikinci bölümde zikrettiğimizi söyle...

İkinci bölüm:
(Şimdi konuyu ne kadar güzel delillendirdiğine bir bakalım inşallah)
Rasulüllah (S. A. V.) in kendileriyle savaştığı müşrikler(yani mekke putperestleri) de Allah'ın birliğine inanıyorlardı. Buna delil Cenabı Allah'ın şu ayetleridir :



"Deki ; size gökten ve yerden rızık veren kim ?... O kulaklara ve gözlere malik olan kim ? Ölüden diriyi kim çıkarıyor ? Diriden ölüyü.kim çıkarıyor ?:. İşi kim tedbir ediyor ? Derhal diyecekler ki : "Allah." De ki "O halde sakınmaz mısınız..."
(Yunus:10/31)

"De ki, o yer ve ondakiler kimindir, biliyor musunuz.?.. "Allah'ındır" diyecekler. Ohalde iyiden iyi düşünüp ibret almaz mısınız siz?... De ki; O yedi göğün rabbi ve o büyük arşın sahibi kim?.. (Yine) "Allah'ındır" diyecekler, sen de de : "Öyledir de sakınmaz mısınız ?..." De ki : Her şeyin mülkü elinde bulunan kimdir ? Ki daima o himaye ediyor, kendisi asla himayeye muhtaç olmuyor : Biliyorsanız.. (Hepsi) "Allahındır" diyecekler. De ki; o halde nasıl aldanıyorsunuz?.
(Mü'minün:23/84-90)


Birincisi bunlara cevap olarak önce söylediğimizi söyle dediği yerin cevabını yukarda zaten verdik.


İkincisi : Şayet derlerse ki : Bu âyetler puta tapanlar hakkında nazil oldu. Sâlih-iyi insanları nasıl olur da peygamberleri put yaparsınız ?
Buna cevap olarak ikinci bölümde zikrettiğimizi söyle...

Diyerek ikinci bölümde verdiği ayetlere gelince kendisinin iddia ettiği gibi Müşrikler hiçte Allahı (c.c.) bir bilmiyorlardı


(Güzel abim biraz insaf çok baisleşmemek lazım. Mekke putperestleri Allah’ı uluhiyet sıfatında birlediğini izah ediyor bunu bilmeyecek kadar cahilmiyiz zaten ayetler açık)

ve ayetten de Allahı tek bildiklerine dair bir ifade direk anlaşılmaz.
alıntı

(Şu Cümleye bakarmısınız.)
(Bakın daha evvel söylemiştim bazı alimlerin ne demek istediğini iyice kavramak için onun genel fikirlerini bilmek gerekiyor.

Allahı bilmek ayrı şeydir Allahı bir bilmek ayrı şeydir bunların ikisi aynı şey olmadığı açıktır. Eğer onlar Allahı bir bilselerdi Rabbimiz kuranda: Kâfirler, kendilerine içlerinden bir uyarıcının gelmesine şaştılar ve şöyle dediler: “Bu, yalancı bir sihirbazdır.” İlâhları bir tek ilâh mı yaptı? Gerçekten bu çok tuhaf bir şey!” (Sad 4-5)
alıntı

Bakın sayın abim
Siz benim söylediklerimi ayetlerle destekliyorsunuz.
Muhammed bin abdulvahhab diyorku
Allahı uluhiyette
Rububiyette
Ubideyette
Bilmediğiniz müddetçe müslüman olmuş olmazsınız bunu söylüyor.
Mekke putperestleride allahın bazı sıfatlarını kabul ediyorlardı fakat yeryüzünde kendi yasalrını kanunlarını düzenlerini kendileri kuracaklarını öne sürüyorlardı. Bu sebebpten dolayı cenabbi allah o nu gökyüzünün ilahı olarak kabul etmeniz yeterli değildir onu yeryüzündede tek ilah olarak(yani kanun koyucu) olarak kabul etmedikçe müşriklik sıfatından kurtulamzsınız. Günümüzde rey vererek Allah’ın yeryüzündeki tek ilah olma hakkını parlementolara verenler tam olarak o ayetlerin kapsamına girer ve sahiplerine müşrik sıfatını kazandırır.

Osmanlı alimleri! Muhammed bin Abdulvahaba bu toplum namaz kılıyor hacca gidiyor oruç tutuyor sen bunları tekfir edemezsin demesi üzerine Muhammed bin Abdulvahhab bu yazıyı kaleme alır. Sadece Allah’ı bazı sıfatlarında tanımak kişiye müslüman yapmaz demektedir. Buda çok doğru ve isabetli bir görüştür.)
Devamı daha sonra inşallah.......
__________________
Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli.
Alıntı ile Cevapla