GÜNÜMÜZ FIKIH PROBLEMLERİ Ünite 5- Tıbbî Uygulamalar =>Klasik fıkıhta yenilip içilmesi haram olan maddelerletedavi konusunda üç ayrı yaklaşım vardır: 1.Hanbeliler’e ve onlarla aynı görüşü paylaşan bazı bilginlere göre haram maddelerle tedavi caiz değildir.Bu görüş sahipleri hastalık halini haramları mubah kılan bir zaruret olarak görmezlerdolayısıyla hastalığı tedavi için tek çare bu yiyecek ve içecek değildirbaşka birçok ilaç vardır. 2.Zahiri bilginleri yenilip içilmesi haram maddelerle tedaviyi ilke olarak caiz görürler.Önde gelen zahiri bilgini İbn Hazm bu konuda tedavi zaruret hallerden biridir .Zaruretler haram olan şeyleri mubah kılar görüşünü savunmuştur. 3.İçinde Hanefi ve Şafiilerin de bulunduğu İslam bilginlerinin çoğunluğu haramla tedaviyi belli şartlarda caiz görürler.Buna örnek Hz Peygamber erkeklere ipek giymeyi yasakladığı halde cilt hastalığı sebebiyle bazı sahabelere izin vermiştir. =>Bu görüşlerden haram maddelerle tedavi konusuyla ilgili şu sonuçlar çıkmaktadır: 1.Şayet uzman bir doktor hayati bir tehlikeden ancak haram olan bir madde içeren ilaçla kurtulunabileceğini ve bunun alternatifinin de bulunmadığını bildirirse bu ilaçla tedavi caizdir. 2.Bu şekilde hayati bir tehlikenin bulunmadığı durumlarda bir grup bilgin haram madde ile tedaviyi caiz görmezkençoğunluk bunu belli şartlarda caiz görmektedir.Bunun için aranan iki temel şarttan birisi alternatif helal bir ilacın bulunmamasıdiğeri ise ehliyeti bir doktorun teşhis ve önerisinin bulunmasıdır. *Otopsiinsan cesedinin dıştan ve içten muayene edilmesidir.Sözlük anlamı “kendi gözüyle görme” dir.günümüz tıbbında otopsi amacı bakımında ikiye ayrılır.Birisi bilimsel ve eğitim amaçlı olup buna kadavra otopsisi veya tıbbiotopsi denir.İkincisi ise adli otopsi’dir.Bu da kazaintihar cinayet gibi şüpheli ölüm nedenini tarzını ve zamanını belirlemekdelilleri ve ölenin kimliğini tespit etmek amacıyla yapılan özel bir otopsidir. İslam bilginleri otopsinin caiz olması için şu şartların yerine gelmesini gerekli görürler: =>Otopsi yapılmasını gerektiren bir zaruretin veya zaruret hükmünde değerlendirilebilecek insani ve toplumsal bir ihtiyacın bulunması =>Otopsi yapılacak kişinin ölümünün tam olarak gerçekleşmiş bulunması =>Ölünün yakınları varsa onların rızasının alınmış olması =>Otopsinin uzman tabip tarafından yapılması =>Otopsinin zaruret ölçüsünü aşmayacak ve ölünün saygınlığını ihlal etmeyecek şekilde olması => Otopsinin herhangi bir menfaat karşılığında yapılmaması =>Otopsiden sonra cesedin mümkün olan en kısa zamanında usulüne uygun olarak defnedilmesi *Ötenazi sözlükte iyi ölüm demektir.Uygulanışı bakımından iki kısımdır. =>Aktif Ötenazi:İyileşmesi tıbben mümkün görülmeyen bir hastanın acı ve ıstırabını gidermek amacıylahayatına son verecek maddelerinkendisinin ve kanuni temsilcisinin isteği üzerine bilerek kullanılmasına denir.Hastanın zehirli iğne ile öldürülmesi gibi. =>Pasif Ötenazi:Hasta hayatının devamı için zorunlu olan tıbbi tedavinin durdurulması ve hastanın ölüme terk edilmesidir. *Her şeyden önce İslam insan hayatına büyük önem vermiştir.Dinin temel amaçlarının en başında canın korunması ilkesi yer almaktadır. *İslam’da kişinin haksız yere bir başkasını öldürmesi kadar kendi canına kıyması ya da buna teşebbüs etmesi de kesin bir şekilde yasaklanmıştır.Hz Peygamber tavrını göstermek amacıyla intihar eden birisinin cenaze namazını kıldırmamıştır.Aktif Ötenazi İslam Hukukuna göre bir tür cinayet olarak kabul edilmektedir.Pasif Ötenazi de dini ve ahlaki değerler bakımında benzer özellikler taşımaktadır. =>Ancak Ahmet bin Hanbel gibi bazı alimler hastalıklara karşı sabrı tavsiye eden hadislere dayanarak hastanın tedaviyi kabul etmemesinin caiz olduğunu savunmuştur. =>Çağdaş dönem de bazı bilginler de bu görüşleri dikkate alarak bazı şartlar altındakendilerinden ümit kesilmiş hastalarda hastanın veya velisinin isteği üzerine tedaviye son verilebileceğini belirtmiştir. *Birçok İslam bilgini prensip olarak diriden diriye organ nakline olumlu bakar.Ancak bunların baskın çoğunluğu zaruret ölçüsü temelinde yaklaşmaktadır.Sözü edilen bilginler ve kurullar canlıdan canlıya organ naklinde şu şartların bulunmasını gerekli görürler. =>Bir zaruretin bulunması =>Vericinin izin ve rızasının bulunması =>Organın alınmasının vericinin hayatını riske sokmayacak sağlığını ve beden bütünlüğünü bozmayacak olması ve bu durumun tıbbi raporla değerlendirilmesi =>Konunun uzmanlarının da operasyon ve tedavinin başarılı olacağına ilişkin güçlü bir kanaat oluşmuş olması =>Organ vermenin belli bir ücret veya belli bir karşılığında olmaması *Ölüden Yapılan Organ Nakli =>Organ naklinden bir zaruretin bulunması =>Konunun uzmanlarında hastanın bu tedaviyle iyileşeceğine ilişkin güçlü bir kanaatin oluşmuş bulunması =>Ölümünden önce kendisinin veya ölümünden sonra mirasçılarının onayının alınmış olması =>Tıbbi ve hukuki ölümün kesinleşmiş olması =>Organın bir ücret karşılığında verilmemiş olması =>Alıcının da organ nakline razı olması *Klasik fıkıh terminolojisinde ana rahmindeki çocuğa cenin adı verilmektedir. *Kuran’da insanın yaratılış evrelerine çeşitli ayetlerde yer verilmiştir.İnsanın ana karnında geçirdiği evreler sırasıyla anlatılmaktadır.Buna göre cenin önce nutfe iken sonra alakaya sonra da mudga’yadönüşmektedir.Bu aşamadan sonra ceninde kemikler yani iskelet oluşmakta ve buna et giydirilmektedir.Bundan sonra onun başka bir yaratılışla inşa edildiği belirtilmektedir. *Klasik fıkıh bilginlerinin çocuk düşürme ile ilgili görüşleri: =>Hanefilerin çoğunluğu ruhun 120 günde üflendiğini bildiren hadise dayanarak bu süreye kadar çocuğun düşürülmesini caiz görmüştür. =>Şafiiler cenine gebeliğin kırkıncı gününden sonra ruh üflendiğine ilişkin hadisi esas alarak bu süre içinde eşlerin rızasının olması ve anne adayının bundan zarar görmemesi şartıyla çocuk düşürmenin caiz olduğunu söylemişlerdir.Hanbeli mezhebinde de tercih edilen görüş ruh üflenmeden önce çocuk düşürmenin caiz olduğu yönündedir. =>Malikilere göre de kırk günden sonra çocuk düşürmek haramdır. =>Zahiriler de Malikilerdeki hakim görüşe paralel olarak çocuk düşürmenin hiçbir şekilde caiz olmadığı görüşündedirler. *Sözlükte kazımak anlamına gelen kürtaj teknik bir terim olarak rahim içindeki bir gebeliğin tıbbi bir müdahale ile sonlandırılması demektir. *İnsanın yaşama hakkı erkek spermi ile kadın yumurtasının birleştiği ve döllenmenin gerçekleştiği andan itibaren sabit olur.Anne baba da dahil olmak üzere hiç kimsenin bu hakka müdahale etme yetkisi yoktur. *Tüp bebek uygulaması bir suni döllenme yöntemidir. Caiz Görülen Uygulamalar =>Kocanın spermi ve karısının yumurtası alınarak dışarıda döllendirilmesi ve oluşan embriyonun aynı kadının rahmine yerleştirilmesi =>Kocanın sperminin alınarak mikroenjeksiyon yöntemi ile karısının döl yatağı ve rahminde uygun bir yere yerleştirilmesi Caiz Görülmeyen Uygulamalar =>Kocanın sperminin yabancı yani aralarında bir evlilik bağı olmayan bir kadından alınan yumurta hücresiyle döllendirilmesiyle oluşan embriyonun karısının rahmine yerleştirilmesi =>Yabancı bir erkeğin spermi kullanılarak yapılan döllendirme sonucu oluşan embriyonun kadının rahmine yerleştirilmesi =>Eşlerden alınan yumurta ve sperm hücrelerinin dışarıda döllenmesi sonucu oluşan embriyonun gebe kalmaya gönüllü başka bir taşıyıcı kadının rahmine yerleştirilmesi =>Yabancı bir erkeğin spermi ile yabancı bir kadının yumurta hücresinin dışarıda döllenmesi ile embriyonun kadının rahmine yerleştirilmesi => Kocanın spermi ile karısının yumurtasının dışarıda döllendirmesiyle oluşan embriyonun kocanın diğer karısının rahmine yerleştirilmesi *Tüp bebek yöntemiyle bağlantılı önemli bir konu da yumurtasperm embriyo bankalarıdır. *Çağdaş İslam Bilginleri bu uygulamanın yararlı ve sakıncalı yönlerini birlikte değerlendirerek şu görüşlere varmışlardır.Hasta kadınlardan alınıp dondurulan yumurtalar ileride iyileşmeleri durumunda yine kendilerine verilecekse bunun dini açıdan bir sakıncası yoktur.Fakat kadınlardan alınıp başka kadınlara nakledilmesi caiz değildir. *Sperm konusuna gelincebankaya konulan spermileride erkeğin kendi nikahlı eşine verilecekse bu uygulama zarurete dayalı olarak caiz görülmektedir.Çünkü bu işlem çocuğun nesebinin sahih olmaması ve nesebin karışması sonucunu doğurmaktadır.Nitekim İslam’da zinanın yasaklanış gerekçelerinden biri de bu sakıncayı ortadan kaldırmaktır. ________________________________________Farklı Bir Özet Çalışması
GÜNÜMÜZ FIKIH PROBLEMLERİ Ünite 5- Tıbbî Uygulamalar
*Klasik fıkıhta yenilip içilmesi haram olan maddelerletedavi konusunda üç ayrı yaklaşım vardır:
1.Hanbeliler’e ve onlarla aynı görüşü paylaşan bazı bilginlere göre haram maddelerle tedavi caiz değildir.Bu görüş sahipleri hastalık halini haramları mubah kılan bir zaruret olarak görmezlerdolayısıyla hastalığı tedavi için tek çare bu yiyecek ve içecek değildirbaşka birçok ilaç vardır.
2.Zahiri bilginleri yenilip içilmesi haram maddelerle tedaviyi ilke olarak caiz görürler.Önde gelen zahiri bilgini İbn Hazm bu konuda tedavi zaruret hallerden biridir .Zaruretler haram olan şeyleri mubah kılar görüşünü savunmuştur.
3.İçinde Hanefi ve Şafiilerin de bulunduğu İslam bilginlerinin çoğunluğu haramla tedaviyi belli şartlarda caiz görürler.Buna örnek Hz Peygamber erkeklere ipek giymeyi yasakladığı halde cilt hastalığı sebebiyle bazı sahabelere izin vermiştir.
*Bu görüşlerden haram maddelerle tedavi konusuyla ilgili şu sonuçlar çıkmaktadır:
1.Şayet uzman bir doktor hayati bir tehlikeden ancak haram olan bir madde içeren ilaçla kurtulunabileceğini ve bunun alternatifinin de bulunmadığını bildirirse bu ilaçla tedavi caizdir.
2.Bu şekilde hayati bir tehlikenin bulunmadığı durumlarda bir grup bilgin haram madde ile tedaviyi caiz görmezkençoğunluk bunu belli şartlarda caiz görmektedir.Bunun için aranan iki temel şarttan birisi alternatif helal bir ilacın bulunmamasıdiğeri ise ehliyeti bir doktorun teşhis ve önerisinin bulunmasıdır.
--Otopsi insan cesedinin dıştan ve içten muayene edilmesidir.Sözlük anlamı “kendi gözüyle görme” dir.günümüz tıbbında otopsi amacı bakımında ikiye ayrılır.Birisi bilimsel ve eğitim amaçlı olup buna kadavra otopsisi veya tıbbi otopsi denir.İkincisi ise adli otopsi’dir.Bu da kazaintihar cinayet gibi şüpheli ölüm nedenini tarzını ve zamanını belirlemekdelilleri ve ölenin kimliğini tespit etmek amacıyla yapılan özel bir otopsidir.
İslam bilginleri otopsinin caiz olması için şu şartların yerine gelmesini gerekli görürler:
*Otopsi yapılmasını gerektiren bir zaruretin veya zaruret hükmünde değerlendirilebilecek insani ve toplumsal bir ihtiyacın bulunması
*Otopsi yapılacak kişinin ölümünün tam olarak gerçekleşmiş bulunması
*Ölünün yakınları varsa onların rızasının alınmış olması
*Otopsinin uzman tabip tarafından yapılması
*Otopsinin zaruret ölçüsünü aşmayacak ve ölünün saygınlığını ihlal etmeyecek şekilde olması
* Otopsinin herhangi bir menfaat karşılığında yapılmaması
*Otopsiden sonra cesedin mümkün olan en kısa zamanında usulüne uygun olarak defnedilmesi
--Ötenazi sözlükte iyi ölüm demektir.Uygulanışı bakımından iki kısımdır.
**
Aktif Ötenazi:İyileşmesi tıbben mümkün görülmeyen bir hastanın acı ve ıstırabını gidermek amacıylahayatına son verecek maddelerinkendisinin ve kanuni temsilcisinin isteği üzerine bilerek kullanılmasına denir.Hastanın zehirli iğne ile öldürülmesi gibi.
**
Pasif Ötenazi:Hasta hayatının devamı için zorunlu olan tıbbi tedavinin durdurulması ve hastanın ölüme terk edilmesidir.
--Her şeyden önce İslam insan hayatına büyük önem vermiştir.Dinin temel amaçlarının en başında canın korunması ilkesi yer almaktadır.
--İslam’da kişinin haksız yere bir başkasını öldürmesi kadar kendi canına kıyması ya da buna teşebbüs etmesi de kesin bir şekilde yasaklanmıştır.Hz Peygamber tavrını göstermek amacıyla intihar eden birisinin cenaze namazını kıldırmamıştır.Aktif Ötenazi İslam Hukukuna göre bir tür cinayet olarak kabul edilmektedir.Pasif Ötenazi de dini ve ahlaki değerler bakımında benzer özellikler taşımaktadır.
*Ancak Ahmet bin Hanbel gibi bazı alimler hastalıklara karşı sabrı tavsiye eden hadislere dayanarak hastanın tedaviyi kabul etmemesinin caiz olduğunu savunmuştur.
*Çağdaş dönem de bazı bilginler de bu görüşleri dikkate alarak bazı şartlar altındakendilerinden ümit kesilmiş hastalarda hastanın veya velisinin isteği üzerine tedaviye son verilebileceğini belirtmiştir.
--Birçok İslam bilgini prensip olarak diriden diriye organ nakline olumlu bakar.Ancak bunların baskın çoğunluğu zaruret ölçüsü temelinde yaklaşmaktadır.Sözü edilen bilginler ve kurullar canlıdan canlıya organ naklinde şu şartların bulunmasını gerekli görürler.
*Bir zaruretin bulunması
*Vericinin izin ve rızasının bulunması
*Organın alınmasının vericinin hayatını riske sokmayacak sağlığını ve beden bütünlüğünü bozmayacak olması ve bu durumun tıbbi raporla değerlendirilmesi
*Konunun uzmanlarının da operasyon ve tedavinin başarılı olacağına ilişkin güçlü bir kanaat oluşmuş olması
*Organ vermenin belli bir ücret veya belli bir karşılığında olmaması
Ölüden Yapılan Organ Nakli
*Organ naklinden bir zaruretin bulunması
*Konunun uzmanlarında hastanın bu tedaviyle iyileşeceğine ilişkin güçlü bir kanaatin oluşmuş bulunması
*Ölümünden önce kendisinin veya ölümünden sonra mirasçılarının onayının alınmış olması
*Tıbbi ve hukuki ölümün kesinleşmiş olması
*Organın bir ücret karşılığında verilmemiş olması
*Alıcının da organ nakline razı olması
--Klasik fıkıh terminolojisinde ana rahmindeki çocuğa cenin adı verilmektedir.
--Kuran’da insanın yaratılış evrelerine çeşitli ayetlerde yer verilmiştir.İnsanın ana karnında geçirdiği evreler sırasıyla anlatılmaktadır.Buna göre cenin önce nutfe iken sonra alakaya sonra da mudga’yadönüşmektedir.Bu aşamadan sonra ceninde kemikler yani iskelet oluşmakta ve buna et giydirilmektedir.Bundan sonra onun başka bir yaratılışla inşa edildiği belirtilmektedir.
--Klasik fıkıh bilginlerinin çocuk düşürme ile ilgili görüşleri:
*Hanefilerin çoğunluğu ruhun 120 günde üflendiğini bildiren hadise dayanarak bu süreye kadar çocuğun düşürülmesini caiz görmüştür.
*Şafiiler cenine gebeliğin kırkıncı gününden sonra ruh üflendiğine ilişkin hadisi esas alarak bu süre içinde eşlerin rızasının olması ve anne adayının bundan zarar görmemesi şartıyla çocuk düşürmenin caiz olduğunu söylemişlerdir.Hanbeli mezhebinde de tercih edilen görüş ruh üflenmeden önce çocuk düşürmenin caiz olduğu yönündedir.
*Malikilere göre de kırk günden sonra çocuk düşürmek haramdır.
*Zahiriler de Malikilerdeki hakim görüşe paralel olarak çocuk düşürmenin hiçbir şekilde caiz olmadığı görüşündedirler.
--Sözlükte kazımak anlamına gelen kürtaj teknik bir terim olarak rahim içindeki bir gebeliğin tıbbi bir müdahale ile sonlandırılması demektir.
--İnsanın yaşama hakkı erkek spermi ile kadın yumurtasının birleştiği ve döllenmenin gerçekleştiği andan itibaren sabit olur.Anne baba da dahil olmak üzere hiç kimsenin bu hakka müdahale etme yetkisi yoktur.
--Tüp bebek uygulaması bir suni döllenme yöntemidir.
Caiz Görülen Uygulamalar
*Kocanın spermi ve karısının yumurtası alınarak dışarıda döllendirilmesi ve oluşan embriyonun aynı kadının rahmine yerleştirilmesi
*Kocanın sperminin alınarak mikroenjeksiyon yöntemi ile karısının döl yatağı ve rahminde uygun bir yere yerleştirilmesi
Caiz Görülmeyen Uygulamalar
*Kocanın sperminin yabancı yani aralarında bir evlilik bağı olmayan bir kadından alınan yumurta hücresiyle döllendirilmesiyle oluşan embriyonun karısının rahmine yerleştirilmesi
*Yabancı bir erkeğin spermi kullanılarak yapılan döllendirme sonucu oluşan embriyonun kadının rahmine yerleştirilmesi
*Eşlerden alınan yumurta ve sperm hücrelerinin dışarıda döllenmesi sonucu oluşan embriyonun gebe kalmaya gönüllü başka bir taşıyıcı kadının rahmine yerleştirilmesi
*Yabancı bir erkeğin spermi ile yabancı bir kadının yumurta hücresinin dışarıda döllenmesi ile embriyonun kadının rahmine yerleştirilmesi
* Kocanın spermi ile karısının yumurtasının dışarıda döllendirmesiyle oluşan embriyonun kocanın diğer karısının rahmine yerleştirilmesi
--Tüp bebek yöntemiyle bağlantılı önemli bir konu da yumurtasperm embriyo bankalarıdır.
--Çağdaş İslam Bilginleri bu uygulamanın yararlı ve sakıncalı yönlerini birlikte değerlendirerek şu görüşlere varmışlardır.Hasta kadınlardan alınıp dondurulan yumurtalar ileride iyileşmeleri durumunda yine kendilerine verilecekse bunun dini açıdan bir sakıncası yoktur.Fakat kadınlardan alınıp başka kadınlara nakledilmesi caiz değildir.
--Sperm konusuna gelincebankaya konulan spermileride erkeğin kendi nikahlı eşine verilecekse bu uygulama zarurete dayalı olarak caiz görülmektedir.Çünkü bu işlem çocuğun nesebinin sahih olmaması ve nesebin karışması sonucunu doğurmaktadır.Nitekim İslam’da zinanın yasaklanış gerekçelerinden biri de bu sakıncayı ortadan kaldırmaktır.