Tekil Mesaj gösterimi
Alt 07 Ocak 2012, 16:35   Mesaj No:2

mdm1

Avatar Otomotik
Durumu:mdm1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 14647
Üyelik T.: 19 Kasım 2011
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 56
Konular: 4
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: Vehhâbîlerin Tâifde müslimânları öldürmeleri ve yağmaları.

Sayın Muvahhid25 rumuzlu kardeşim;

Öncelikle muhataplarına ironik bir gönderme maksadıyla kullandığınızı düşünmek istemediğim rumuzunuzun, gerçekten anlamını hayatına hakim kılan müslümanlardan olabilmek dileklerimle konuya başlamak istiyorum.

Öncelikle ALLAH subahanehunun esmasını, herhangi bir guruba ister kendileri şahıslarına atfetmiş olsun ister başlaları bu atfı yapsın tenzih etmekle başlayacağım. Bahsi geçen kişilerin kendilerine bu ismi diğer tarikat,mezhep ,yol gibi mukallitlerin adlandırmalarıyla kendilerine bu esmayı kullanmadıklarını, ve hatta üzerlerine atfedilenlerinde bunu tenzih ettiklerini bilmekteyim. Dersler diyerek anladığım kadarıyla, öğretmen, öğretim görevlisi, veya akademik ünvanınızın olduğunu ince bir üslüpla belirtmişsiniz.

Peki bu bilgiler ışığında size sormak istiyorum, ALLAH subhanehunun esması, herhangibi grubu tanımlama adına, velevki kendileri bu isimle anılmayı istiyor olsalar dahi,üstelik o grubu aşağılama kınama adına kullanıla bilir mi?

Bence burada o grubu kötüleme adına aşırı taasup ve buraya dikkat; MİLLİ ÇIKARLAR doğrultusunda reflex gösteren şiddetli bir taassup ve ırkçılıkla karşı karşıyayız. Nedeni şu ki, bugün bile sözde MİLLİ bir takım batıl davalar adına, mücadele eden, müslümanlığı tesbih,yüzük seçme,kalpak takma olarak lanse eden, en ucuza avangart ürünleri nerde alırım diyen fiziksel kimliğiyle kişiliğiyle ırkçı bir dava ile batıl sistem için çaba sarfeden, bu yolla kamu görevini ifa eden yazar çizer bazı kişiliklerin hala bu eleştirileri dillendirdiğini görünce, bu işin sanıldığı gibi ehli sünnet müdafası veya İslam savunması olmadığını açık seçik beyan etmektedir...

Öte yandan alıntısını yaptığınız kaynak Osmanlı emperyal saltanat rejiminin milliyetçi kalemleri eliyle yazılmış tek taraflı beyanlardır. Yine eğer tarihe ışık tutacaksak, Mekkedeki ayaklanmaların Osmanlı saltanat rejiminin giderek seküler yapıya dönüşmesine, Osmanlıda neredeyse her mahallede adak adanan,yalvarılan,dua edilen tapınak mezarların türbelerin son radde artışına, Osmanlı saltanatının üst düzey bürokratlarının avruya olan derin hayranlık ve öykünmelerine, saltanat rejiminin yenilikçi hareketlerini avrupa kriterlerine ve değerlerine bağlamasına, (ıslahat fermanları,meşrutiyet ilanları v.s) karşı çıkış olarak İslamı savunmak için başlatılmış kıyamlardır.

Yine Osmanlı saltanat rejimi içerisinde ,saltanattan memnun olmayan, sadece türklerin yaşadığı anadoluyu yurt edinip emperyal edilmiş diğer topraklar ve ülkelerden ayrılmak isteyen, jöntürklerin,ittihat ve terakkicilerin bu tarihlerde oluşum ve güç kazandıklarını görmekteyiz. Yani zaten Kabe arabın olsun bize çankaya yeter düşüncesi ile, araplardan ve diğer müslüman ülkelerden kurtulmak isteyen bir çekirdek yapı oluşmuştu.

Yine Osmanlı saltanat rejiminin, hilafet iması ve ilanının laftan öteye geçmediğini, saltanatın babadan oğula belli bir ırk tekelinde işletilmesi, İslam hukunda uygulanan had,tazir v.b uygulamalara ilişkin kayıtların yok denecek derecede olduğunu görürsek, saltanat veya devlet adına nedersek diyelim, sözde bekası için kardeşin kardeşi katline fermanın yazıldığı ve işlemde olduğu, sultan analarının oğullarından birini seçerek diğerlerinin katline razı olduğu, İslamın hiçbir masum cana kıyılamaz ilkesiyle, müslümanların işleri ve seçimleri şura iledir ilkelerine aykırı, sadece iktidar hırsının hakim olduğu, bu iktidar kavgalarının,entrikalarının asırlardır devam ettiği bir ırka dayalı saltanat rejiminden bahsediyoruz.

Dolayısıyla bir topluma olan öfkemiz veya bir gruba olan ırksal,iktidarsal zannımız bizi haksızlık yapmaya meylettirmemelidir.Tarih saltanatın dalkavukları elleriyle yazılan değil, her yönüyle incelenip hatta günümüz toplumsal yaşamında bile o döneme ışık tutulabilen gerçek tarihle irdelenebilir ancak.

Yani başkalarına Firavun diyenler, belkide gerçek Firavunların saraylarındaki Belam lar olabilirler. Çünkü masum kardeşinin kanını üzerinde taşıyana hilafet düşmez, ancak üzerine kısas gerekir, bilmem anlatabildim mi_?

Selamlar...
Alıntı ile Cevapla