Cevap: İbni Teymiyenin Tasavvuftaki Fena Hakkında Görüşleri
İbn Teymiyye r.a zannımca şirazesinden kopmuş tasavvuf dininin bazı kavramlarını, bu cümleleriyle ıslaha gayret göstermiş. Çünkü öyle bir çağda yaşamış ki, müslüman beldelerde, kafirlerin katliam, zulumleri had safhaya çıkmış, tasavvuf dininin vahdeti vucut gibi ekolleri ise en parlak dönemlerini yaşamıştır. İşte böyle bir siyasi,itikadi tenakuzlukların içinde, zaten yönetimlerce tasavvuf dininin müntesiplerinin kışkırtmaları neticesi, zindanlara atılmış, İslami tebliğini en zor şartlar altında gerçekleştirmekte idi. Belki halkın çoğunun daldığı tasavvuf batıl dininden kurtarabilmek adına, böyle bir içtihat geliştirdiğini düşünebiliriz. Bunu ricalul gayb ve kutup meselesinde de görmekteyiz ve fakat, bu konuda övdüğü Cüneydi Bağdadinin nakline güvenerek hatada yapmıştır.
Herşeyi bir kenera bırakalım gerçekten tasavvuf dininin içerisinde ikmal edilen fena ile yukarda zikredilen fena kavramı arasında deriin bir ayrılık ve çelişki vardır. Bugün ve daima fenayı sahtekar şey-hini telepatik tapınmayla kutsamak olarak gören, şey-hini düşünerek feyz gibi soyut kavramlarla somut ilme ulaştıklarını idda edenlerin saçma sapan iddialarıyla karşılaşmaktayız. Batındı,gizlilikti, fenaydı,rabıtaydı,feyzdi, ilmi mektumdu, gibi farazi ve tamamen hayali soyut anlamsız türetilen kavramlarla, tasavvuf dini ikame edilmeye çalışılmaktadır.
Kardeşim bir kişide bana çıksın gözlem ve deneye dayalı ispatla, bu hayali kavramlarla meydana geldiklerini iddia ettikleri somut ilim ve hikmeti ispatlayabilsin. Neymiş efendim sahtekar şey-hini telepatik tapınmayla düşünmekle kendisine feyz ve nur akıyormuş. Peki nerde kardeşim bunların somut delilleri desen hemen bunu gayba görünmemezliğe,veya görebilmek için yetkin kişi olmaya bağlarlar. Yani hiç çekinmeden bir yalanın peşine ikitane birden daha takıştırıverirler. Ben hala bunları tatbik edenlerin kendilerini buna nasıl inandırabildiklerine şaşırıyorum. Psikolojiden az biraz anladığım için bunu kişilik bozukluğuyla tevil etmek istemem ama, en azından buna inanarak bu eylemi gerçekleştirenlerin aşırı hayalperet kişilik arzettiğini açıkça söyleyebilirim. Bunun yanı sıra hint felsefesindeki kast sistemlerindeki zavallı en düşük tabakadaki kişilerin sömürülmesinde kullanılan nirvana, tekamül evresi, yoga düşünüldüğünde, din psikolojisi bakımından da, elitlerin avamı sömürebilmek ve hiyerarşik bir mutlak itaati sağlamak adına, ot insan-yogistte olduğu gibi, yoganın anlamları olan kontrol altına almak, boyunduruk altına almak gibi, tarikatçı ve tasavvuf dinincede mürit-mürşit rabıtası, hiyerarşi içerisinde kulluk derecesinde mutlak itaati barındırmaktadır.
Evet İbn Teymiyenin r.a bahsettiği türden bu farazi kavramlar anlamlandırılacaksa, o zaman gergekten bu kavramlar gerçek somut ilimle anlamlanmış olur. Yoksa fena derken la mevcuda deyip(mevcut diye bir şey,yani yaratılmış birşey yok demektir), ALLAH subhanehunun yaratma sıfat ve kudretini yok saymak elbette ALLAH subhanehuya yaratma ve varetme kudretinde eksiklik izafe etmek olur ki, ALLAH subhanehu her şeyin yaratıcısıdır...
Selamlar...
|