Konu Başlıkları: ""Tasavvuf/Şefaat/Reddiye""
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 11 Ocak 2012, 15:02   Mesaj No:3

kamer34

Medineweb Sadık Üyesi
kamer34 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:kamer34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13038
Üyelik T.: 14 Aralık 2010
Arkadaşları:9
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:54
Mesaj: 871
Konular: 41
Beğenildi:6
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: ""Tasavvuf/Şefaat/Reddiye""

Ehl-i Sünnete göre şefaat haktır.Ancak bu şefaat Allahın izni ile gerçekleşir.Zaten Ayet-ül Kürsi’de bu net bir şekilde söylenmektedir.”Onun izni olmadan onun nezdinde kim şefaat edebilir”[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]Çünkü Mekke müşrikleri Allahın izni olmadan da putlarının kendilerine şefaat edeceklerini sanıyorlardı. Yine Yahudiler de Hz. Peygambere inanmazlarsa bile eski peygamberlerinin kendilerine şefaat edeceklerini düşünüyorlardı. İşte bu ayet böyle bir anlayışları yıkmak için gelmiştir.
Alıntı
Sayın abim birincis konu kuranın bütünlüğünde işlenmiştir. manası açık olan ayetleri böyle kuranın bütünlüğüne şekilde tefsirlendirmemiz kesinlikle adil bir davarnış değildir.

Şefaat ya gavs yada şefaat ya şeyh Abdulkadirgeylani demek bazı kesimlerin adeta şiarı haline gelmiştir. Böyle bir düşüncenin kurana göre şirk olduğu işlenmiştir.

Şefaatın hak olduğunu daha evvelde söyledik bizim itirazımız elinde hiçbir delil olmadan bazı zatların allah katında torpil yapabileceklerine inanılması ve bu zatlardan doğrudan allahın sıfatları ile alakalı olan bir mevzuda kulları Allaha ortak koşmalarıdır.

Çünkü Mekke müşrikleri Allahın izni olmadan da putlarının kendilerine şefaat edeceklerini sanıyorlardı.
Alıntı

Bakın mekke müşriklerinin itikadını bilen insan asla böyle bir cümle kurmaz. Mekke müşrikleri Allah'ı rubibiyet tevhidinde birlediklerini bizatihi kuranın kendisi bize bildirmektedir.

Ayetlerde açıkca bunlar Allah katındaki şefaatçilerimizdirler demesine rağmen sizin böyle bir cümle kurmanız anlaşılır birşey değildir. Mekke putperestleri ekinlerini toplarken hem kendi putlarına hemde Allah'a pay ayırırlardı.

Bunlar kuranda geniş şekilde işlenmiştir.Fatiha suresindeki ilet bizi ya rabbim nimet verdiklerinin yoluna kısmını kendi şirk perest zatlarının şirklerine kılıf olarak almak sanırım hiçte adil bir yakalşım değildir. Kendi kitaplarında Allah'ın dinine aykırı ilimsiz, ayetsiz, sünnetsiz, mesnetsiz bir şekilde düşünceler üeretip sonra cımbızla herhangi bir ayetin bir mısrasını alarak bektaşi misalı bak bu delildir demek çok vahim bir durumdur.

geçmiş büyük alimlerin kaynaklarına baktığımızda örneğin imam şafi-i ahmed bin hambel imam azam imam malik gibi zatlar bir mesele anlatırken kılı kırk yararak ayetlerle sünnetle konuyu iyice analiz ettiklerini görürüz.

Tasavvuf mürşitlerinin örneğin mevlana ibni arabi gibi zatların kitaplarına bakın hepsi hurafe, ayet yok, sünnet yok, kendi ruh alemlerinde hayal ettikleri düşüncelerini yeni bir din olarak insanların önüne koyduklarına tanık oluruz.

SELAMETLE
__________________
Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli.
Alıntı ile Cevapla