Kâbe ve Uhud Dağı gibidir mümin
Adi küçük taşları (günahlar ve hatalar), Kâbe’den (iman) daha ehemmiyetli ve Uhud Dağı’ndan (İslam) daha büyük görmek hikmet nazarında bir zulüm değil midir kardeşim?
Adalet açısından kardeşliğe baktığımızda da şunu görürüz: ‘Kimse, kimsenin günahını yüklenmez.’ Bir adamın yaptığı yanlışlığı onun akrabalarına, dostlarına, arkadaşlarına, cemaatine yükleyerek onu sevmemek nasıl adaletle bağdaşabilir? Kötülükler, şerler toprak gibi kesif kabul edilmeli ve sadece işleyen kişide durduğu bilinmeli. Çünkü onlar iman nurunu boğacak denli fazla değilse, onları yumuşaklıkla tedavi edip gidermek amacı güdülmeli.
Unutma! Kin ve düşmanlık besleyenler hem nefsine, hem mümin kardeşine, hem rahmet-i İlahiyyeye zulmeder, tecavüz eder. Çünkü kin ve düşmanlık ile nefsini zorlu bir azaba düçar etmiş olur.
Sana kötülük yapan mümine de düşman olamazsın. Çünkü...
Kıskançlıktan dolayı müminlerden bazılarına düşmanlık besliyorsan halin yamandır gene. Dünyadaki güzellik, kuvvet, mertebeler ve zenginlik geçici ve fanidir. Bilmiyor musun? Faydaları az, zahmetleri ise çoktur. Uhrevî üstünlüklerde zaten kıskançlık olmaz. Bunları da kıskanan ya riyakârdır veya kıskandığı kişiyi riyakâr sayıp ona haksızlık eder, zulmeder.
paylaşım için
kardeşim