Cvp: Ey Ağlamak unuttuk Seni.. Taşlaştı artık yürekler; taştanda su çıkıyor ya, taştan da sert yüreklilerin kulakları çınlasın. Gözün musluğuna pas tutturmuş, küflü yürek sahipleri gibi. Bedeninin kıymettar bengi sularını akıtmayıda bilmez ya insan... “Allah’ın(CC) muti mü’minlerinin derdiyle dertlenmeyen, onlardan değildir.” İnsanlığın derdiyle dertlenmeyenin insan sayılamayacağı gibi. Kendi derdinden bi haberdir olgun bir insanın. O, kendi derdinden şikayet edip cezualık(mızmızlanmaz)etmez; insanlığın derdiyle, ümmetin derdiyle hemderttir. Tefekkür, ızdırap ve çile gibi aziz sıkıntılar; insan olmanın, iman etmenin, müslüman kalmanın bedelleridir. Madde-mana bütünlüğü var, İslam’ın bütün tavsiyelerinde; yani tevhid, her yere damgasını vuruyor ve kendini okutturuyor. Gönlümüze faydalı olan her şey, sadece ahiretimizi değil; dünyevi sağlığımızı da düzenliyor. Huzur veren manevi ilaçlar, maddi bünyemizi de tedavi etmekte. Gözyaşı da bunun örneği. Allah için olmak şartıyla; hem ibadet, hem huzur, hem zevk ve hem de sağlık... Ağlamak, gülmeye oranla daha fıtrî, daha insani, daha etkileyici... Diğer varlıklarla uyum için de bu gerekli. Yer gök ağlar (44/Duhân, 29), melekler ağlar, amel defterleri ağlar, ceylanlar gözyaşı döker; bülbüllerin ötüşü bile anlayana bir tatlı hüzün, bir sızlanış ve ağlayıştır. Âkif’in dediği gibi, insan, ağlayamıyorsa bari gülmekten (kahkaha atmaktan) utanmalı değil mi? |