Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 Arkadaşları:9 Cinsiyet: Memleket:istanbul Yaş:54 Mesaj:
871 Konular:
41 Beğenildi:6 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
| Cevap: Enel hak sözü Bakın enl-hak sözünü ne güzel açıklamış. Hem Kur’an dan hemde sünnetten delillerle de donatmıştır. KEMAL2 arkadaşımızın şu alıntı yaptığı cümlelere bir bakalım inşallah..... gelelim enel hak cümlesine "Hallâc-ı Mansur'un "Enel-hak" demesi (Ben hakkım) demek değil, (ene alel hak) ben hak üzereyim, mânâsındadır. Kur'ân-ı Kerim ve hadîs-i şerifte te'vilât yapıyoruz da evliyaullahın sözünü neden hüsnü te'vil etmiyoruz?" deniyor neden etmiyorsun alıntı
Bakın gördünüzmü Hallacın sözlerini ben tevil ediyorum diyor. Ve bunun kıyaslamasınıda Allah ve rasulunun sözlerinin teviline bağlıyor. Güzel açıklama olmuş.. Hallacın hayatını konu alan bir yazı dizisi hazırlıyorum bakalım oda sizin gibimi düşünüyor.. Hallâc-ı Mansûr hazretleri'nin idâmına sebeb olan "Enel-Hak" sözü, onun tasavvuf yolunda sâhib olduğu kendi hal ve derecesine uygun ve kendi aşk sarhoşluğu içinde söylediği doğru bir sözdür. alıntı
Daha evvel söyledim bunlar bir aşk meşktir tutturmuş gidiyorlar. Söylediği sözlerin farkında olmadığını iddia ettiğiniz kişilerin bu sözlerini Kuran’a denk tutmuş olmak hakikaten çok cesaret isteyen birşeydir.
Kendi tabirinizle sarhoş olarak söylenen sözlerin neden arkasına düşüyoruz o zaman. Kuran gibi dünya tarihine benzeri dahi gelmemiş bir kitap dururken sarhoşlarla işimiz ne onu anlamıyorum.. Zâhiren kelime mânâsı; "Ben Hak'ım" demek olan bu sözün hakîki mânâsı: "Ben yokum. Hak vardır." demektir. Alıntı
İşte kendiniz bile itiraf ediyorsunuz. Bu sözlerin zahiren manası ben hak-ım yani ben haşa allah’ım demektir. Ama doğru sizlerin zahirle işiniz yok. Sizlerin kalp gözünüz var o pencereden zahir olmayan şeyleride görüyorsunuz. Kalplerinde hastalık olanlar kuranın tabiriyle bakın ayetlerin hangi manasına tutunurlar. Ali-imran/7””Huvellezî enzele aleykel kitâbe minhu âyâtun muhkemâtun hunne ummul kitâbi ve uharu muteşâbihât(muteşâbihâtun), fe emmellezîne fî kulûbihim zeygun fe yettebiûne mâ teşâbehe minhubtigâel fitneti vebtigâe te’vîlih(te’vîlihi), ve mâ ya’lemu te’vîlehû illâllâh(illâllâhu), ver râsihûne fîl ilmi yekûlûne âmennâ bihî, kullun min indi rabbinâ, ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb(elbâbi).””
“”O, sana Kitab’ı indirendir. Onun (Kur’an’ın) bazı ayetleri muhkemdir, onlar kitabın anasıdır. Diğerleri de müteşabihtir. Kalplerinde bir eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için müteşabih âyetlerinin ardına düşerler. Oysa onun gerçek manasını ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlar, “Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır” derler. (Bu inceliği) ancak akıl sahipleri düşünüp anlar.”” Nitekim İmâm-ı Rabbânî hazretleri Mektûbât kitabının 2. cild 44. mektûbunda bu husûsu şöyle açıklamaktadır: "O büyüklerin "Her şey O'dur" demeleri, hiçbir şey yoktur. Yalnız O vardır demektir. Alıntı Şimdi söze bakalım Benim anlayamadığım şey şu bu evren evrenin içerisindeki varlıklar canlı cansız evet tüm bunlar yüce Allah'ın saltanatının eserimidir yoksa herşey izafimidir? Bunu bana kim açıklayacak? Meselâ, Hallâc-ı Mansûr Enel-Hak (Ben Hak'ım) dedi. Böylece, ben Hak'ım, Hak teâlâ ile birleştim, demek istemedi. Böyle diyen kâfir olur ve öldürülmesi lâzım olur. Onun sözünün mânâsı "Ben yokum, Hak teâlâ vardır." demektir. Alıntı
İşte bizde bunu sözylüyoruz böyle diyen kafir olmuştur,katli vaciptir. Bu sebeplede idam edilmiştir. İşte sofiyye (evliyâ) her şeyi Hak teâlânın isimlerinin ve sıfatlarının görünüşü, onların aynası bilir. Zâtın (kendisinin) bunlarla birleştiğini, zâtında değişiklik olduğunu söylemez. Meselâ, bir insanın gölgesi, kendinden hâsıl oluyor. Gölge, o kimse ile birleşmiş, onun aynıdır veya o kimse o gölge şekline girmiştir, gibi şeyler söylenemez. O kimse, kendi kendinedir. Gölge, onun bir görünüşüdür. Bu kimseyi aşırı seven, gölgeyi filân görmez. Ondan başka bir şey görmez. Gölge, o kimsenin aynıdır, diyebilir. Alıntı
Niye göremez gözlerinde problemmi vardır? Demekki bu yüzden rabbim kuranda onların gözleri var ama görmezler diye buyuruyor. İnsanın kendi gölgesini yada başka birinin gölgesini göremiyorsa kesin kördür..... Yâni gölge yoktur, yalnız o insan vardır, der. Bundan anlaşıldı ki, sofiyye (Hallâc-ı Mansûr hazretleri), eşyâya, Hak teâlâdan meydana gelmiştir. Hak teâlâ değildir, diyor. alıntı Yalan Hallac hiçte öğle demiyor. Şunu anlıyorumki onların söyledikleri bu sözler sizlerin bile hoşuna gitmiyor.. O yüzden tevil babam tevil..
O halde, sofiyyenin; "Her şey O'dur." sözleri; "Her şey O'ndandır." demektir ki, âlimler de böyle söylemektedir. İki taraf arasında bir fark yoktur. Yalnız şu fark vardır ki, sofiyye (Hallâc-ı Mansûr hazretleri) , eşyâya, Hakk'ın görünüşü diyor. Âlimler bunu söylemekten çekiniyor. Eşyâ ile birleşmek, eşyânın içinde bulunmak anlaşılmasın diye, bu sözü söylemiyor."
birde Hallac I Mansur Hz. burdan tanıyalım Alıntı
Tanıyalım inşallah..... Onun hulul düşüncesiyle ilgili sözlerinden bazıları şunlardır ki bunların birer şiir şeklinde ifade edilmiş olması sekr halinde söylenen sözlerden ziyade bilinçli olarak ifade edilmiş sözler olduğunu göstermektedir. Bakın hallac ne diyor Senin ruhun benim ruhuma şarabın saf su ile karışması gibi karışmıştır. Sana herhangi birşey dokunduğunda bana da dokunur Hallac bu sözleri sanırım benim için söylemiyor. Bu sözlerde senin ruhun ibaresi yüce rabbimiz olan Allah’dır. Yani yüce Allah’a birşey dokunduğunda (bu dokunma nasıl oluyor onuda anlamak mümkün değil) aynı şey hallacada dokunuyormuş.... Hallacı dinlemeye devam ediyoruz Ey Allah`ım, her durumda sen, benimsin. .......... Ben sevdiğim O`yum ve sevdiğim O benim,
Haydi buyrun burdan yakalım. Şu sözlere bakarmısınız şimdi bu zatmı büyük evliya bu zatmı şehit.. bu sözleri kim nasıl istiyorsa öyle tevil etsin bakalım... Hallacı okumaya devam ediyoruz.
O yücelikte “Ben, “Biz”, veya “Sen” yoktur, “Ben”, “Biz”, “Sen” ve “O” hep biziz. Yorumsuz
Bu sözlere yorum yapılmaz ancak tekfir edilir. “la ilahe”” Allah’a emanet olunuz
__________________ Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli. |