Cvp: Ey Ağlamak unuttuk Seni.. Bilim adamları yeni öğrendiler gözyaşının bazı faydalarını; artık bundan böyle gözyaşı ile kanser testi yapılabiliyor; aslında gözyaşı ile takvâ testi de yapılıyor, Rasûlullah’ın bildiğini ne kadar bilip bilmemenin, O’na benzeyip benzememenin de testi yapılıyor gözyaşı ile. İnsan, küçük bir kâinattır. Küçük evren insan açısından gözyaşını değerlendirmek için, suyun evrendeki yerini düşünmek yeterlidir. İçme suları, dağlardan ve taşlardan kaynayan menbâ/kaynak suları, çağlayanlar, nehirler, denizler, rahmet değerindeki yağmurlar ve cennetlerin altından ırmaklar akan güzellikleri ne ise gözyaşı da odur. Bütün bu evrene güzellik katan, cennetin güzelliklerini artıran suyun bir benzeri insandaki gözyaşıdır. Bazılarının “neye, niçin ağlayalım?” diye sorduğunu duyar gibi oluyorum. Bu soruya bile ağlamak gerekiyor. Bunca günahlara, isyanlara, çevredeki şirk bataklığına, azgınlığa ve fesâda ağlamadan seyirci kalmak, merhametsiz taştan bir yürek taşımaktır; hayır, taştan olsa kalp, taştan sular fışkırdığı gibi ağlayacaktır; demirden olsa eriyecektir, o ölmüş bir kalptir, sahibi de canlı cenaze. Devleti, toplumu, okulları, evleri ve de gönülleri saran cehennem yangınlarını ve âhiretteki [HIGHLIGHT=#ffc000]Cehennem ateşimizi söndürmek için başka terkipteki sular kâr etmez. O ateş ancak gözyaşı ile söner; Nemrut’un tutuşturduğu ateşi, İbrâhim (a.s.)’in gözyaşlarının söndürdüğü gibi. Çünkü Hz. İbrâhim, Kur’ân’ın tanımıyla “evvâh” idi; çok “vah!” eden, çokça ağlayan... [/HIGHLIGHT] Gülüp eğlenmek, dünyadan kâm almak normal olurdu; eğer ölüm ve ötesi olmasa... Hangi âlemde gülmeyi tercih etmeliyiz, dünyada mı, ukbâda mı? Ölüm, gerçek mutluluğa, tükenmeyen tüm güzelliklere açılan kapı olduğundan, öteki hayata saklayalım gerçek anlamda eğlenip gülmeyi. |