Konu Başlıkları: Ey Ağlamak unuttuk Seni..
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 09 Mart 2008, 19:39   Mesaj No:9

Emekdar Üye

Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:48
Mesaj: 4.079
Konular: 315
Beğenildi:50
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cvp: Ey Ağlamak unuttuk Seni..

“Güleriz ağlanacak halimize” diye bir deyim vardır dilimizde; tam da şimdiki yaşantımız ve tavrımıza mutâbık. Ağlanacak hale gülen veya böylesi olaya aldırış etmeyene “deli” denmez de ne denir? Ağlayacak kalp yoksa bari vur patlasın çal oynasın şeklinde eğlenmekten, vurdum duymazlıktan, hiç ölmeyecekmişiz gibi kahkahalardan utanalım. “Benim bildiğimi bilseniz, az güler, çok ağlardınız.” Ağlamayan, câhildir, Rasûl’ün bildiği özden haberi yoktur; Allah için ağlayan da döktüğü gözyaşı oranında Rasûl’e has ilme sahip kişi. O kutlu elçi ki, secde yeri küçük bir gölcük şeklinde su birikintisiyle kaplanıyordu geceleri. Onu ağlatan şeyi bilmeyen, Rasûl’ün getirdiğini de bilmez. Ağlamak, ma’rifet işidir. Ma’rifetullah’a sahip olanların, yani Allah’ı hakkıyla tanıyıp bilen, ma’rifetle dolanların gözleri boşalacak ve ağlayacaktır.
“Gözümün nuru namaz” diyordu o en büyük insan. Namazın nasıl o kutlu gözlerin nuru olduğunu, namazın en kıymetli yeri secdede gözü nurla dolduran şeyin gözyaşı olduğunu anlıyoruz. Bizim namazımız, O’nun namazına benzemediği müddetçe, gözümüzün nuru olamayacağı endişesi ile tekrar gözyaşı gerektiği bilincine varıyor, secdede ağlayamadığımıza ağlamak gerektiğini düşünüyoruz.
Hacca gidenler bilir, ne güzeldir, ne tatlıdır “Beytullah”ın duvarına, “Kâbe”nin kapısının eşiğine yüzünü dayayıp hıçkıra hıçkıra ağlamak. Hangi mutluluk bundan daha tatlı, hangi lezzet, bundan daha içten olabilir? “Nur beyaz mıdır, siyah mı?” diye insan aklına acaip sorular getiren siyahlara bürünmüş Kâbe duvarında simsiyah zencilerin zeytin gözlerinden akan bembeyaz gözyaşlarının Hac’daki, Umre’deki unutulmayan manzaralarını görenler kolay unutamaz. O güzel insanların gözlerinden dökülen nur tanelerini görmenin, onların hüngür hüngür ağladığını seyretmenin, bir çağlayanı seyretmekten daha güzel olduğunu görmeyenler bilemez. “Ağlamayan gözden, huşû duymayan gönülden Sana sığınırım.” İnsan, ağlayamayan gözünden ve gönlünden ne kadar şikâyetçi oluyor, ağlayanları gördüğünde. Ve anlıyor ki esnemek gibi, gülmek gibi, ağlamak da bulaşıcıdır...
Alıntı ile Cevapla