Yitiksevda Üyemizden Alıntı
Teşekkürler:
Kader Kur'anda geçer İmanın şartları arasında gösterilen bu kavram İman esasımıdır yani Kadere İman varmıdır? Burdaki bütün sorularınız kelamcıların yıllarca tartışıpta sonuçlandıramadığı sorular.Sizinde bildiğiniz gibi Kelam ilmi,batının felsefecilerinden etkilenen islam alimlerinin gereksiz konularda yıllarca kafa yormasına neden olmuş,bunca emeklerine rağmende herhangi bir sonuca varamamışlardır.
Kur’ân-ı Kerim’de “kader” kelimesi, iman esasları içinde sayılan hepimizin bildiği anlamıyla kullanılmamaktadır. Kur’an, bu kelimeyi, evrenin Allah tarafından belirlenmiş kurallar ve ölçüler içerisinde yarattığı; rastgele ve tesadüfî bir şekilde yaratılmadığı anlamında kullanmaktadır.Kur’an’da, kader imanın bir prensibi olarak sunulmamıştır.Ancak, bu, Kur’an’da kader konusunun yer almadığı anlamına gelmez. Kader’in imanın bir prensibi olarak zikredilişi, Peygamber (s.a.s.)’in hadislerinde geçmektedir.
Kadere iman, insana kâinatta her şeyin yüce bir hikmete göre cereyan ettiğini gösterir. Mü’min, kendisine bir zarar geldiği zaman feryadı basmaz. Başarı ve iyilik dokunduğu zaman da her şeyi unutarak sevinip şımarmaz. Böylece mü’min kadere inanmakla dengeli ve mutedil bir olgunluk kazanır. Dünyada da mutluluğun ve üstünlüğün zirvesine ulaşır. Bu konuda Yüce Allah şöyle buyurur: “Gerek yeryüzünde, gerek nefislerinizde meydana gelen hiçbir musibet yoktur ki, bizim onu yaratmamızdan evvel bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah’a göre kolaydır. Allah bunu, elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve O’nun size vereceği ile sevinip şımarmayasınız diye yazmıştır. Allah kendini beğenen kibirli kimseleri sevmez"(Hadid-22,23)
Kader konusunda, bir mü’min için, bunları bilmek yeterlidir. Bunun dışında kader konusunda çatışıp çekişmek, münakaşalar yapmak câiz değildir. Çünkü mutlak kader Allah’ın bir sırrıdır, sınırlı kapasitesi olan insan aklının bu konudaki tüm sırları idrâk etmesi mümkün değildir.
Ebû Hüreyre’nin şöyle dediği rivâyet olunur
: “Biz kader konusunda tartışırken Rasûlullah (s.a.s.) yanımıza çıkıp geldi. Kaderi tartıştığımızı görünce, öfkelendi ve yüzü kızardı, sonra şöyle buyurdu: “Size bununla mı gönderildim? Sizden önceki kavimler bunu tartışma konusu yaptıkları için helâk oldular. Bu konuda tartışmanızı istemiyorum.”
Kabir azabı Kur'anda açık delilleri ile yokken bizi ölmeden Allah adına hesaba çekenler neye dayanarak bunu iddia etmektedirler? Kabir azabının varlığından yada yokluğundan ziyade,sürdüğümüz hayatın mahiyeti önemlidir.
İslamda esas olan Kulluk eksenli bir hayat yaşamaktır.Ömrü Allaha kulluk üzere geçen bir kişinin kabir azabıyle herhangi bir sorunu olamayacağı kesindir.Kabir azabının varlığı yada yokluğu,teslim olmuş kişilere ne kadar gereklidir ki?İman üzere yaşamış ve iman üzere ölmüş insanlar için.Yada aksini düşünelim,ömrü isyanla geçmiş ve o hal üzere olan bir kişinin ahir hayatı viran olmuşssa....Bunları tartışıp sonuçlandırmaya çalışmak yerine,bize emredilen mükellefiyetlerimizi dikkatle hayatımıza uygulamanın yardımlaşmasını yapmalıyız diye düşünüyorum.
İnsanın yaptığı fiiler kendinden mi Allah'tanmı Örnek olarak: Elimde bir silah var ve ateş ettiğimde o kurşunun karşımdaki kişiye isabet etmesi kişinin fiilimidir yoksa külli iradenin müdahalesimidir?
Hidayet ve Sapkınlık Allah'tanmı gelir Kulun seçimimidir Ayetlerin yorumlarını Hidayet ve sapkınlık Allah'tandır tercümeleri ne kadar doğrudur? Bu soruların cevabı yukarıdaki (Kader konusundaki) cevaplarla ilişkili.Yani bunların cevabını orda verdim.Çünkü sorular farklı olsada mahiyeti aynı.
Ehli sünnete göre Hadis itikatta delil alınabileceğine dair görüşler Kur'anın itikat anlayışını etkilermi ? İtikadın sınırları sadece Kur'an belirler.Bunu dışında itikadda belirleyicie bir unsur yoktur.
Ehli Sünnet gibi bir takıntım yok benim.Müslüman olmak ve müslüman olarak anılmak yeterlidir görüşündeyim.
Yine Ehli Sünnetin bazı alimlerine göre Yönetici idareci vb Fasık zalim bile olsa itaat şarttır görüşü Kur'ana ne kadar uygun? Ehli Sünnet Alimleri ne düşünür bilemem ama,bu sorunun en güzel cevabını Ebu Hanefi yaşantısıyle vermiştir.Emevi Halifesi Mansura,"Vasıt Mescidinin kapılarını say desen saymam" diyerek görev yapmayı kabul etmemiş ve bedelinide zindanlarda şehit olarak ödemiştir.Tabi arkasında talebesi İmam Yusuf kadılığa başlayarak hocasının uygun görmediğini yapmıştır.
Son bir soru Ayeti kerime Allah ''emaneti'' dağlara ovalara vb sunduğunda hiçbiri kabul etmeye yanaşmamakta ve bu emaneti yalnız insan yüklenmekte bu hakikat ortada iken görünmeyen varlıklar olarak geçen isimlere imtihanı yüklediğimizde Allah adına emanet dağıtmış olmazmıyız (Örneğin cinler tabiri Gerçekte ne anlamda geçer Kuranda) ? Biz kimseye bişeyler yüklemiyoruz kardeşim.Allah yarattıklarından kime ne gerekiyorsa yüklenecek, onuda eksiksiz olarak yüklemiştir.Biz iman edenlerin tek yapması gereken kulluk davamızda samimice yol almaya bakmak.
Kur'an dışında Allah resulüne vahiy gelmişmidir vahyi gayri metluv vb? Kur'an dışında vahiy gelmediğine inanıyorum.
Hadisler Dinde esasmıdır tarihi malumatmıdır? Dinde esas değildir ama tarihi malumatta değildir.Hadislere olan ihtiyacımız kaçınılmazdır.Bir çok konuda bizleri aydınlatmaktadır.
Cevaplarınız için şimdiden teşekkürler vereceğiniz cevaplarda değerlendirmeyi red veya kabul hususunu ayrıca belirtecem selametle kalın... |