Konu Başlıkları: Kabir azabı...
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 13 Mart 2008, 10:35   Mesaj No:19

Belgin

Medineweb Emekdarı
Belgin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Belgin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 7
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:44
Mesaj: 1.277
Konular: 640
Beğenildi:20
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Kabir azabı kaç sene sürecek?

soru


Kabir azabını sadece ruh mu hissedecek, bedenimiz de duyacak mı? Kabir azabının süresi hakkında da bilgi verir misiniz? Beden için maddî vücut dersek, ruh için de "manevî vücut" diyebiliriz.




cevap

Nasıl ki, elektrik akımı verilmeyen kablo sadece bir telden ibaretse, içinde ruh bulunmayan beden de et ve kemik külçesinden başka bir şey değildir. Müspet veya menfî, iyi veya kötü bir işin yapılabilmesi için ruh ve ceset birliği şarttır. Fakat gerçek pay ruha aittir. Esas işi gören ruh olmakla beraber, ceset sadece onun bir kabı hükmündedir.

Acıyı, lezzeti, sevinci ve üzüntüyü duyan ruhtur. Beden de üzerine ve içine takılan çeşitli azalar vasıtasıyla tesir altında kalır. Hastalanınca ruhen acı duyarken, beden de zayıf düşüp yatağa serilir. Diğer yandan iyilik ve ibadette ruh ve beden birliği mevcutsa, günah ve isyanda da her ikisinin varlığı şarttır.

Öyleyse sorumluluğu, beden ve ruhun ikisine birden yüklemelidir. Mükâfatta ve cezada ruh ve ceset ortaktır. Ancak ruhunu teslim eden insanın cesedi toprak altında çürürken, ruh, kabirde ya cennet hayatı yaşayacak ya da cehennem azabı tadacaktır. "Kabir, ya cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukurdur" hadis-i şerifi bu gerçeği anlatan bir gerçektir.

Bedenle ruh, ampulle elektrik gibidir. Ampul kırılınca elektrik yok olmaz, yine varlığını devam ettirir. Biz elektriği göremesek de, elektrik enerjisi vardır. Aynen bunun gibi, insan ölünce ruhu bedeninden ayrılır, fakat varlığı devam eder. Cenab-ı Hak ruha uygun daha güzel bir elbise giydirir, kabir âleminde hayatını devam ettirir. Bazı âlimler bu bedene "beden- i misâlî" adını verirler. Kabir âlemine, berzah âlemine uygun, o âlemin kendine has özelliklerini taşıyan, bu dünya ile alakası olmayan bir bedendir bu. Ruh mükafatı da, cezayı da bu yeni giydiği bedenle görür ve yaşar.

Kabir âlemi, dünya ile âhiret arasında bir menzil, bir geçiş yeridir. Beş tür hayat tabakasının beşincisi olarak bilinir. Fakat âhiretle ilgili meseleleri dünyevi ölçülerle ölçmemiz mümkün değildir. Çünkü şartları farklı, konumu farklıdır. Sıcaklık ölçen termometreyi hava basıncını ölçmede kullanamayacağımız gibi... Şüphesiz, ölümden sonraki hayatta gün ve zaman mefhumu dünyadaki gibi değildir.

Kaldı ki, dünyada dahi zamanın izafîliğini görüyoruz. Ama asıl âhiret alemi her şeyiyle kıyametten sonra görülecektir. Kabir hayatı ise bir "berzah/ara" âlemdir. Kabir âlemini dünyada farklı bir biçimde yaşadığımız bir âlemle kıyaslayacak olursak, mesela beş saniyelik bir rüyada bazen beş senelik bir ömür yaşar gibi oluyoruz.

Bunun gibi, Cenab-ı Hak da bir kimseye kabirde çok kısa bir zaman içerisinde çok şiddetli azaplar verebileceği gibi, kabirde uzun bir zaman kaldığı halde, başka bir kimseyi de rahmetiyle mesut edebilir. Diğer bir ifadeyle, Cennetlik bir mü'min, devamlı olarak bir film seyreder gibi cennetteki makamını görürken, ruh ferah duyar, âdeta orada bulunuyormuş gibi zevk ve lezzet alır. İman nurundan mahrum olan kâfir de, daha cehenneme gitmeden o azabı kabrinde mahşere kadar çeker




mehmetpaksu@gmail.comHaber
__________________
Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir.
Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30.

Alıntı ile Cevapla