لَقَدْ كَانَ لِسَبَاٍ فٖى مَسْكَنِهِمْ اٰيَةٌ جَنَّتَانِ عَنْ يَمٖينٍ وَشِمَالٍ كُلُوا مِنْ رِزْقِ رَبِّكُمْ وَاشْكُرُوا لَهُ بَلْدَةٌ طَيِّبَةٌ وَرَبٌّ غَفُورٌ
Sebe halkı, (çekici güzellikler içindeki) yurtlarında (Allah'ın rahmetinin) bir işaretine sahiptiler; sağa ve sola doğru uzanan iki (geniş) bahçe, (onlara sanki şu çağrıyı yapıyordu) "Rabbinizin size bahşettiği rızıktan yiyin ve O'na şükredin! Ne güzel topraklar ve ne bağışlayıcı bir Rab!"
(Sebe 15)
Sur ismini 15. Ayette geçen sebe isminden alır. Sebe Yemen’deki bir bölgenin veya bir kabilenin adıdır. Belkıs, sebe melikesi idi. Hz Süleyman ile Belkıs arasında geçen hadiseler kıssa halinde anlatılmaktadır.
وَهُوَ الْحَكٖيمُ الْخَبٖيرُ
Ve huvel hakimul habîr. Her şeyden haberdar olan. Ayeti Kur’anda 3 yerde geçmektedir.
En’am 18–73 Sebe–1 Allah’ın yüceliği kudreti ilminin kuşatıcılığı
İnkârcıların batıl inançları ve ahretteki halleri 7. 8 ayetler
Davut (a.s) Zırh yapma sanatı demiri işleme becerisi.
Süleyman (a.s) ve Sebe Kıssaları.
23 Ayeti kerime’de ŞEFAAT/DUA/YARDIM Hususunun Allah’ın iznine bağlı olduğu ve Bu izin olmadan hiçbir kimsenin böyle bir güce sahip olmadığı… Asırlardır birbirlerine şefaat isnat edenlerin söylemlerinin boş ve zandan öte olmadığının delilidir. Ahiret âlemini gezip dolaşmışçasına kendilerini şefaatçi gören ve gösterenler yalan söylemektedirler…
Özellikle 28 Ayeti kerimede Allah Resulünün müjdeci ve inzar/uyarıcı olduğu ve bunu insanların çoğunun anlamadığı.
وَمَا اَرْسَلْنَاكَ اِلَّا كَافَّةً لِلنَّاسِ بَشٖيرًا وَنَذٖيرًا وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ
(Ey Muhammed, sana gelince,) Biz seni insanlığa ancak bir müjdeci ve uyarıcı olman için gönderdik; fakat insanların çoğu (bunu) anlamazlar
(Sebe 28)
Kur’anın Kur’anı Tefsir usulünce Allah Resulünün Vasıflarını da anlatmamız gerekiyor..
Biz seni tüm âlemlere rahmet olarak gönderdik.
(Enbiya–107)
Ve biz bu (vahyi) değişmeyen gerçeğe işaret olarak indirdik ve o da (sana, ey Peygamber) hak olarak ulaştı; çünkü Biz seni yalnızca bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik;
(İsra 105)
Ve bilin ki, Allah'ın Elçisi aranızdadır. O, her işinizde ve her zaman sizin temayülünüze uysaydı, (toplum olarak) bundan zarar görürdünüz. Ama, görüldüğü gibi, Allah imanı(nızı) size sevdirdi, onu kalplerinizde güzelleştirdi ve hakikati inkar etmeyi, günah işlemeyi ve (güzel olan şeylere) karşı çıkmayı size çirkin gösterdi. İşte bunlar, doğru yönü izleyenlerdir.
(Hucurat–7)
Yaradılıştan günümüze değin iki kesimin savaşından hakk ve batıl savaşından bahsedilerek Hakkın her daim batıla üstün geleceği müjdesi… Batıl gerçekte olmayıp Hakk olan kavramlardan yararlanma sureti ile kendi anlayışlarını sunmanın adıdır. Günümüzdeki Tarikat cemaat siyasi yapılanmaların yaptığı budur. Batılı hakk gibi göstermektir.