Cevap: "Seyyid Kutub kimidir...?" Arkadaşlar birinci dersteki konuya tekrar döneceğiz inşAllah... Biz şimdi ikinci derse kaldığımız yerden devam edelim..... BAKARA SURESİ 1- Elif Lâm-Mim Bu sure birbirinden kopuk üç harfle başlıyor: Buharflerin arkasından, "Doğru olduğunda şüphe olmayan bu kitap takva sahipleri için hidayet kaynağıdır." ayeti ile Allah'ın kitabından söz ediyor "Doğru olduğu şüphesiz olan bu kitap" O'nun doğruluğundan nasıl şüphe edebilir, nasıl kuşku duyulabilir ki, O'nundoğruluğunun ve gerçekliğinin kesin delili, bu surenin başlangıcında gizlidir. Arapların onun benzerini ortaya koyamamalarının yansıttığı acizlikten bellidir. Oysa bu kitap, onların aralarında kullandıkları ve ana dillerinden bildikleri harflerden oluşmuştur. 2-) Doğru olduğu kuşkusuz olan bu kitap, takva sahipleri için hidayet kaynağıdır. Hidayet; bu kitabın özü, hidayet; Bu kitabın karakteristiği, hidayet; Bu kitabın yapısı, hidayet; Bu kitabın mahiyeti. Fakat kimin için? Bu kitap kimin için hidayet ve ışık kaynağı? Kimin için rehber, nasihatçı ve gerçeklerin açıklayıcısıdır? Takva sahipleri için elbette. Kalbe bu kitaptan yararlanma yeteneği veren özellik, takvadır. Kalbin kilitli kapılarını açarak, bu kitabın içeri girip oradaki rolünü oynamasını sağlayan faktör takvadır. Kalbi, yararlıyı almaya, benimsemeye ve kabul etmeye hazırlayan niteliktir takva. (Ne kadar güzel özetlemiş konuyu..Kalp kilidimiz Kuran-a karşı kapalı ise Kuran’ın bizlere nurlarını dökmesini bekleyemeyiz...Kuran’dan gerekli hidayeti alabilmenin yegane yolu Kuran’ın her cümlesine karşı tetikte olmamız gerekmektedir..Kuran’ın hiçbir emirini es geçme lüksüne sahip değiliz...Fakat öyle bir toplum oluvermişiz ki bizlere cenabbi Allah’ın sözleri tesir etmektedir...Bizlere Kuran’dan ayetler delil getirlidiğinde ise, bizler insanların sözlerini Kuran’a karşı delil sunar bir hale gelmişiz.....) Peki Kuran’dan hidayet bulmak onu anlamak nasıl olur ...? Gelin şehidin kanıyla suladığı satırlarından okuyalım....) Kur'an'dan hidayet bulmak isteyen kimsenin öncelikle ona temiz ve samimi bir kalple yaklaşması, sonra da bu yaklaşımını korkan ve çekinen bir kalble sürdürmesi gereklidir mutlaka. Ayrıca böyle bir kalbin sapıklığa düşmekten ya da sapıklık tuzağına yakalanmaktan da kesinlikle sakınması lâzımdır. İşte ancak o zaman Kur'an, kendisine çekingen, korkulu, saygılı, duyarlı ve faydalanmayı isteyen bir eda ile yaklaşan kalbe sırlarını ve nurlarını aktarır. Bir gün Hz. Ömer, Ubeyy b. Kaab'a takvanın ne olduğunu sordu. Ubeyy b. Kaab da kendisine "Sen hiç dikenli bir yolda yürümedin mi?" diye sordu. Hz. Ömer "Evet, yürüdüm" dedi. Ubeyy b. Kaab "Peki, o durumda ne yaptın?" diye sordu. Hz. Ömer "Paçalarımı sıvadım ve dikenlere takılmamaya özen gösterdim" deyince Ubeyy b. Kaab "İşte takva budur" dedi. (Müslümanlar islam olmayan beldelerde ve müslüman olmayan toplumlarda yaşamak zorunda kaldıklarında aynen hz. Ömerin yaptığını yapmak zorundalar.....Biz müslümanlarda paçalarımızı sıyırmış mümkün olduğu kadar kapitalizmin,kokuşmuş düzenin pisliklerinden en az zayıyatla geçmek durumundayız... Bu kokuşmuşluk öyle bir hal almıştırki hayatımızın nerdeyse her alanında bizleri tehdit etmeketdir...) Evet işte takva hudur. Yani kalp duyarlığı, şuur bilenmişliği, sürekli korku, kesintisiz çekingenlik ve yolun dikenlerinden uzak durma titizliği. Hayat yolunun dikenlerinden; yani arzu ve ihtiras dikenlerinin, istek ve emel dikenlerinin, korku ve vesvese dikenlerinin, boş umut ve asılsız korku (fobi) dikenlerinin ve daha bir çok dikenlerin cirit attığı yol. MÜMİNLERİN ÖZELLİKLERİ Daha sonraki ayetlerde takva sahiplerinin nitelikleri anlatılıyor. Bu nitelikler o günün Medine'sinde yaşayan öncü müminlerin olduğu kadar, bu ümmetin her dönemindeki samimi müminlerin de nitelikleridir. Allah’a emanet olunuz
__________________ Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli. |