Tekil Mesaj gösterimi
Alt 21 Mart 2008, 23:09   Mesaj No:2

Emekdar Üye

Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:48
Mesaj: 4.079
Konular: 315
Beğenildi:49
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Standart Cvp: Kardeşliği Allah (c.c.) için yapmak

Amin hocam çok güzel bir paylaşım
Ne demişler Güzel ahlâk muhabbeti, kötü ahlâk düşmanlığı îcâb ettirir vesselam
Hadislerlede eklemeler yapalım inşAllah.


Muhyiddin b. Arabî (k.s), bu ayetin tefsirinde, insanların kurduğu muhabbetin dört kısma ayrıldığını belirtir:

1-Sırf Allah’ın zatı için muhabbet:

Bu,zatî,ruhanî bir muhabbettir. Ruhun ilahî kurbiyyete ulaşmasıyla hâsıl olur.Buna ancak takvada zirveye çıkmış kamiller ulaşır. Sayıları da azdan azdır.

2-Allah için olan muhabbet:

Bu, kalbî bir muhabbettir.
Temeli, güzel sıfat, ahlak ve hâllere dayanır. Hedefi ilahîdir.
Salihlerin birbirini, arif ve velileri, peygamberlerin ümmetlerini
sevmeleri gibi. Bu ikisi hayırlıdır. Onlar Allah için olduğundan
ahirette de devam eder.Sahipleri pişman, sonları perişan olmaz.

3-Nefsanî muhabbet:

Temelinde nefsanî,hissî lezzet ve
gayeler mevcuttur.Sırf şehvet için zevceyi,nefsanî keyfine
yardımcı olduğu için malı ve fasıkları sevmek gibi.

4-Aklî muhabbet:

Temelinde, dünyevî maslahat ve
menfaatlar yatar. İlahî değildir. Tüccarları, sanatkarları ve
benzeri fanî güzellikleri sevmek gibi. Bu son ikisinin ahirette
bir faydası yoktur.Ekseri insanlar bu ikisiyle dostluk kurarlar.
Sonları aldanmak ve birbirine düşman olmaktır. Bunun için
ayette umum insanların hâlini ifade için önce:

“Bütün dostlar o gün birbirinin düşmanıdır” buyrulmuş, peşinden “ancak muttakiler müstesnâ!” buyurularak, adetleri hayli az olan bahtiyarlar ayrı tutulmuştur.

Ayrıca, hemen peşinden gelen ayette, muttakilere verilen:

“Ey (biribirini benim için seven) kullarım!
Bu gün size korku yoktur, siz mahzun da olmayacaksınız” müjdesiyle, ilk iki gruba giren dostluklar Zat-ı Bâriye ait kılınmış ve
bu dostluklar tasdik ve takdir görmüştür.”[İbnu Arabî,Tefsîru Kur’ani’l-Kerîm, II, 452-453]

Önce,Allah için kurulacak dostluğun fazilet ve faydasını bilmek gerekir. Çünkü bir işe can-ı gönülden inanmayan insan, onun peşine düşmez
ve gereklerini yerine getirmez.
Ebu Talib el-Mekkî (k.s) (386/996) bu konuda şu temel anlayışı
tespit eder:

“Kim, Allahu Teala’nın rızası için kardeş olmanın faziletini ve böyle bir muhabbetin derecesini iyice bilirse,bu yoldaki talep ve hedefine ulaşmak için, kardeşinin hallerine sabreder; ona teşekkür eder; kendisine yumuşak davranır; sıkıntılarına tahammül gösterir. Çünkü, kıymetli bir şeye talib olan
[B]kimseye onu elde etmek için en değerli şeylerini o uğurda harcaması gerekir.”[Ebû Talib el-Mekkî, Kûtu’l-Kulub, II, 216.]

Abdullah b. Ömer (r.a) demiştir ki:

“Ömrüm boyunca oruç tutsam, hiç uyumadan
geceyi ibadetle geçirsem, malımı parça parça Allah yolunda infak
etsem ve bu hâl üzere ölsem, fakat gönlümde Allah’a itaat edenlere karşı bir sevgi, O’na isyan edenlere karşı da bir buğuz olmasa, bütün bu yaptıklarımdan bir fayda göremem.”
[Gazalî, İhya, II, 233.]
Alıntı ile Cevapla