بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ
Rahman Rahim olan Allah'ın adıyla
كهيعص
1- Kaf, He, Ye, Ayn, Sad.
ذِكْرُ رَحْمَةِ رَبِّكَ عَبْدَهُ زَكَرِيَّا
2- (Bu,) Rabbinin, kulu Zekeriya'ya rahmetinin zikridir.
إِذْ نَادَى رَبَّهُ نِدَاء خَفِيّاً
3- Hani o, Rabbine gizlice seslendiği zaman;
قَالَ رَبِّ إِنِّي وَهَنَ الْعَظْمُ مِنِّي وَاشْتَعَلَ الرَّأْسُ شَيْباً وَلَمْ أَكُن بِدُعَائِكَ رَبِّ شَقِيّاً
4- Demişti ki: "Rabbim, şüphesiz benim kemiklerim gevşedi ve baş, yaşlılık aleviyle tutuştu; ben Sana
dua etmekle mutsuz olmadım."
وَإِنِّي خِفْتُ الْمَوَالِيَ مِن وَرَائِي وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِراً فَهَبْ لِي مِن لَّدُنكَ وَلِيّاً
5- "Doğrusu ben, arkamdan gelecek yakınlarım adına korkuya kapıldım, benim karım da bir kısır (kadın)dır.
Artık bana Kendi Katından bir yardımcı armağan et."
يَرِثُنِي وَيَرِثُ مِنْ آلِ يَعْقُوبَ وَاجْعَلْهُ رَبِّ رَضِيّاً
6-
"Bana mirasçı olsun. Yakup oğullarına da mirasçı olsun. Rabbim, onu (kendisinden) razı olunan(lardan) kıl."
يَا زَكَرِيَّا إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلَامٍ اسْمُهُ يَحْيَى لَمْ نَجْعَل لَّهُ مِن قَبْلُ سَمِيّاً
7- (Allah buyurdu "Ey Zekeriya, şüphesiz Biz seni, adı Yahya olan bir çocukla müjdelemekteyiz; Biz bundan önce ona hiçbir adaş kılmamışız."
قَالَ رَبِّ أَنَّى يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِراً وَقَدْ بَلَغْتُ مِنَ الْكِبَرِ عِتِيّاً
8- Dedi ki: "Rabbim, karım kısır (bir kadın) iken, benim nasıl oğlum olabilir? Ben de yaşlılığın son basamağındayım."
قَالَ كَذَلِكَ قَالَ رَبُّكَ هُوَ عَلَيَّ هَيِّنٌ وَقَدْ خَلَقْتُكَ مِن قَبْلُ وَلَمْ تَكُ شَيْئاً
9- (Ona gelen melek "İşte böyle" dedi. "Rabbin dedi ki: Bu Benim için kolaydır, daha önce sen hiçbir şey değil iken, seni yaratmıştım."
قَالَ رَبِّ اجْعَل لِّي آيَةً قَالَ آيَتُكَ أَلَّا تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلَاثَ لَيَالٍ سَوِيّاً
10- Dedi ki: "Rabbim, bana bir alamet (ayet) ver." Dedi ki: "Senin alametin, sapasağlam iken, üç tam gece insanlarla konuşmamandır."
وَأَعْتَزِلُكُمْ وَمَا تَدْعُونَ مِن دُونِ اللَّهِ وَأَدْعُو رَبِّي عَسَى أَلَّا أَكُونَ بِدُعَاء رَبِّي شَقِيّاً
48- "Sizden ve Allah'tan başka taptıklarınızdan kopup-ayrılıyorum ve Rabbime
dua ediyorum. Umulur ki, Rabbime
dua etmekle mutsuz olmayacağım."
(19-Meryem Suresi 1-10,48.ayetler)
قَالَ رَبِّ اشْرَحْ لِي صَدْرِي
25- Dedi ki:
"Rabbim, benim göğsümü aç."
وَيَسِّرْ لِي أَمْرِي
26-
"Bana işimi kolaylaştır."
وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِّن لِّسَانِي
27-
"Dilimden düğümü çöz;"
يَفْقَهُوا قَوْلِي
28-
"Ki söyleyeceklerimi kavrasınlar."
وَاجْعَل لِّي وَزِيراً مِّنْ أَهْلِي
29-
"Ailemden bana bir yardımcı kıl,"
هَارُونَ أَخِي
30-
"Kardeşim Harun'u"
اشْدُدْ بِهِ أَزْرِي
31-
"Onunla arkamı kuvvetlendir."
وَأَشْرِكْهُ فِي أَمْرِي
32-
"Onu işimde ortak kıl,"
كَيْ نُسَبِّحَكَ كَثِيراً
33-
"Böylece Seni çok tesbih edelim."
وَنَذْكُرَكَ كَثِيراً
34-
"Ve Seni çok zikredelim."
إِنَّكَ كُنتَ بِنَا بَصِيراً
35-
"Şüphesiz Sen bizi görüyorsun."
وَكَذَلِكَ أَنزَلْنَاهُ قُرْآناً عَرَبِيّاً وَصَرَّفْنَا فِيهِ مِنَ الْوَعِيدِ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ أَوْ يُحْدِثُ لَهُمْ ذِكْراً
113- Böylece Biz onu, Arapça bir Kur'an olarak indirdik ve onda korkulacak şeyleri türlü şekillerde açıkladık; umulur ki korkup-sakınırlar ya da onlar için düşünme (yeteneğini) oluşturur.
فَتَعَالَى اللَّهُ الْمَلِكُ الْحَقُّ وَلَا تَعْجَلْ بِالْقُرْآنِ مِن قَبْلِ أَن يُقْضَى إِلَيْكَ وَحْيُهُ وَقُل رَّبِّ زِدْنِي عِلْماً
114- Hak olan, biricik hükümdar olan Allah Yücedir. Onun vahyi sana gelip-tamamlanmadan evvel, Kur'an'ı (okumada) acele etme ve de ki:
"Rabbim, ilmimi arttır." (20-Taha Suresi 25-35,113,114.ayetler)
وَأَيُّوبَ إِذْ نَادَى رَبَّهُ أَنِّي مَسَّنِيَ الضُّرُّ وَأَنتَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ
83- Eyüp de; hani o Rabbine çağrıda bulunmuştu:
"Şüphesiz bu dert (ve hastalık) beni sarıverdi. Sen merhametlilerin en merhametli olanısın."
فَاسْتَجَبْنَا لَهُ فَكَشَفْنَا مَا بِهِ مِن ضُرٍّ وَآتَيْنَاهُ أَهْلَهُ وَمِثْلَهُم مَّعَهُمْ رَحْمَةً مِّنْ عِندِنَا وَذِكْرَى لِلْعَابِدِينَ
84- Böylece onun
duasına icabet ettik. Kendisinden o derdi giderdik; ona Katımız'dan bir rahmet ve ibadet edenler için bir zikir olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir katını daha verdik.
وَذَا النُّونِ إِذ ذَّهَبَ مُغَاضِباً فَظَنَّ أَن لَّن نَّقْدِرَ عَلَيْهِ فَنَادَى فِي الظُّلُمَاتِ أَن لَّا إِلَهَ إِلَّا أَنتَ سُبْحَانَكَ إِنِّي كُنتُ مِنَ الظَّالِمِينَ
87- Balık sahibi (Yunus'u da); hani o, kızmış vaziyette gitmişti ki; bundan dolayı kendisini sıkıntıya düşürmeyeceğimizi sanmıştı. (Balığın karnındaki) Karanlıklar içinde:
"Senden başka İlah yoktur, Sen Yücesin, gerçekten ben zulmedenlerden oldum" diye çağrıda bulunmuştu.
وَزَكَرِيَّا إِذْ نَادَى رَبَّهُ رَبِّ لَا تَذَرْنِي فَرْداً وَأَنتَ خَيْرُ الْوَارِثِينَ
89- Zekeriya da; hani Rabbine çağrıda bulunmuştu:
"Rabbim, beni yalnız başıma bırakma, sen mirasçıların en hayırlısısın."
فَاسْتَجَبْنَا لَهُ وَوَهَبْنَا لَهُ يَحْيَى وَأَصْلَحْنَا لَهُ زَوْجَهُ إِنَّهُمْ كَانُوا يُسَارِعُونَ فِي الْخَيْرَاتِ وَيَدْعُونَنَا رَغَباً وَرَهَباً وَكَانُوا لَنَا خَاشِعِينَ
90- Onun
duasına icabet ettik, kendisine Yahya'yı armağan ettik, eşini de doğurmaya elverişli kıldık. Gerçekten onlar hayırlarda yarışırlardı, umarak ve korkarak Bize
dua ederlerdi. Bize derin saygı gösterirlerdi.
قَالَ رَبِّ احْكُم بِالْحَقِّ وَرَبُّنَا الرَّحْمَنُ الْمُسْتَعَانُ عَلَى مَا تَصِفُونَ
112- (Resulullah) Dedi ki:
"Rabbim, hak ile hükmet. Bizim Rabbimiz, sizin her türlü nitelendirmelerinize karşı yardımına sığınılan Rahman (olan Allah)dır." (21-Enbiya Suresi 83,84,87,89,90,112.ayetler) [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]قَالَ رَبِّ انصُرْنِي بِمَا كَذَّبُونِ
26-
"Rabbim" dedi (Nuh).
"Beni yalanlamalarına karşılık, bana yardım et."
فَإِذَا اسْتَوَيْتَ أَنتَ وَمَن مَّعَكَ عَلَى الْفُلْكِ فَقُلِ الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي نَجَّانَا مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
28- "Böylece sen, beraberinde olanlarla gemiye bindiğinde o zaman de ki:
"Bizi o zulmeden kavimden kurtaran Allah'a hamd olsun."
وَقُل رَّبِّ أَنزِلْنِي مُنزَلاً مُّبَارَكاً وَأَنتَ خَيْرُ الْمُنزِلِينَ
29- Ve de ki:
"Rabbim, beni kutlu bir konakta indir, Sen konuklayanların en hayırlısısın."
إِنْ هُوَ إِلَّا رَجُلٌ افْتَرَى عَلَى اللَّهِ كَذِباً وَمَا نَحْنُ لَهُ بِمُؤْمِنِينَ
38- "O ise, yalnızca bir adam (insan)dır, Allah'a karşı yalan uydurmaktadır, bizler de ona inanacak değiliz."
قَالَ رَبِّ انصُرْنِي بِمَا كَذَّبُونِ
39- (Peygamber) Dedi ki:
"Rabbim, beni yalanlamalarına karşı bana yardım et."
قُل رَّبِّ إِمَّا تُرِيَنِّي مَا يُوعَدُونَ
93- De ki:
"Rabbim, eğer onlara va'dolunan (azab)ı mutlaka bana göstereceksen,"
رَبِّ فَلَا تَجْعَلْنِي فِي الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
94-
"Rabbim, bu durumda beni zulmeden kavmin içinde bırakma."
وَقُل رَّبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ
97- Ve de ki:
"Rabbim, şeytanın kışkırtmalarından Sana sığınırım."
وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَن يَحْضُرُونِ
98-
"Ve onların benim yanımda bulunmalarından da Sana sığınırım Rabbim."
وَمَن يَدْعُ مَعَ اللَّهِ إِلَهاً آخَرَ لَا بُرْهَانَ لَهُ بِهِ فَإِنَّمَا حِسَابُهُ عِندَ رَبِّهِ إِنَّهُ لَا يُفْلِحُ الْكَافِرُونَ
117- Kim Allah ile beraber ona ilişkin geçerli kesin bir kanıt (burhan)ı olmaksızın başka bir İlah'a taparsa, artık onun hesabı Rabbinin Katındadır. Şüphesiz inkar edenler kurtuluşa eremezler.
وَقُل رَّبِّ اغْفِرْ وَارْحَمْ وَأَنتَ خَيْرُ الرَّاحِمِينَ
118- Ve de ki:
"Rabbim, bağışla ve merhamet et, Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın." (23-Mü’minun Suresi 26,28,29,38,39,93,94,97,98,117,118.ayetler)
أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ يُسَبِّحُ لَهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَالطَّيْرُ صَافَّاتٍ كُلٌّ قَدْ عَلِمَ صَلَاتَهُ وَتَسْبِيحَهُ وَاللَّهُ عَلِيمٌ بِمَا يَفْعَلُونَ
41- Görmedin mi ki, göklerde ve yerde olanlar ve dizi dizi uçan kuşlar, gerçekten Allah'ı tesbih etmektedir. Her biri, kendi
duasını ve tesbihini şüphesiz bilmiştir. Allah, onların işlediklerini bilendir.
(24-Nur Suresi 41.ayet)
وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا اصْرِفْ عَنَّا عَذَابَ جَهَنَّمَ إِنَّ عَذَابَهَا كَانَ غَرَاماً
65- Onlar:
"Rabbimiz, cehennem azabını bizden geri çevir; gerçekten, onun azabı ödenmesi kaçınılmaz bir borç (veya sürekli bir acıdır) derler.
وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّقِينَ إِمَاماً
74- Ve onlar:
"Rabbimiz, bize eşlerimizden ve soyumuzdan, gözün aydınlığı olacak (çocuklar) armağan et ve bizi takva sahiplerine önder kıl,"
diyenlerdir.
قُلْ مَا يَعْبَأُ بِكُمْ رَبِّي لَوْلَا دُعَاؤُكُمْ فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَاماً
77- De ki: "Sizin
duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi? Fakat siz gerçekten yalanladınız; artık (bunun azabı da) kaçınılmaz olacaktır."
(25-Furkan Suresi 65,74,77.ayetler)
قَالَ هَلْ يَسْمَعُونَكُمْ إِذْ تَدْعُونَ
72- Dedi ki: "Peki,
dua ettiğiniz zaman onlar sizi işitiyorlar mı?"
قَالَ أَفَرَأَيْتُم مَّا كُنتُمْ تَعْبُدُونَ
75- (İbrahim) Dedi ki: "Şimdi, neye tapmakta olduğunuzu gördünüz mü?"
أَنتُمْ وَآبَاؤُكُمُ الْأَقْدَمُونَ
76- "Hem siz, hem de eski atalarınız?"
فَإِنَّهُمْ عَدُوٌّ لِّي إِلَّا رَبَّ الْعَالَمِينَ
77- "İşte bunlar, gerçekten benim düşmanımdır; yalnızca alemlerin Rabbi hariç"
الَّذِي خَلَقَنِي فَهُوَ يَهْدِينِ
78- "Ki beni yaratan ve bana hidayet veren O'dur;"
وَالَّذِي هُوَ يُطْعِمُنِي وَيَسْقِينِ
79- "Bana yediren ve içiren O'dur;"
وَإِذَا مَرِضْتُ فَهُوَ يَشْفِينِ
80- "Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur;"
وَالَّذِي يُمِيتُنِي ثُمَّ يُحْيِينِ
81- "Beni öldürecek, sonra diriltecek olan da O'dur,"
وَالَّذِي أَطْمَعُ أَن يَغْفِرَ لِي خَطِيئَتِي يَوْمَ الدِّينِ
82- "Din (ceza) günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum da O'dur;"
رَبِّ هَبْ لِي حُكْماً وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ
83-
"Rabbim, bana hüküm (ve hikmet) bağışla ve beni salih olanlara kat;"
وَاجْعَل لِّي لِسَانَ صِدْقٍ فِي الْآخِرِينَ
84-
"Sonra gelecekler arasında bana bir doğruluk dili (lisan-ı sıdk) ver."
وَاجْعَلْنِي مِن وَرَثَةِ جَنَّةِ النَّعِيمِ
85-
"Beni nimetlerle-donatılmış cennetin mirasçılarından kıl,"
وَاغْفِرْ لِأَبِي إِنَّهُ كَانَ مِنَ الضَّالِّينَ
86-
"Babamı da bağışla, çünkü o şaşırıp sapanlardandır."
وَلَا تُخْزِنِي يَوْمَ يُبْعَثُونَ
87-
"Ve beni (insanların) diriltilecekleri gün küçük düşürme,"
يَوْمَ لَا يَنفَعُ مَالٌ وَلَا بَنُونَ
88- 'Malın da, çocukların da bir yarar sağlayamadığı günde."
إِلَّا مَنْ أَتَى اللَّهَ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ
89- "Ancak Allah'a selim bir kalp ile gelenler başka."
قَالَ رَبِّ إِنَّ قَوْمِي كَذَّبُونِ
117- Dedi ki: "Rabbim, şüphesiz kavmim beni yalanladı."
فَافْتَحْ بَيْنِي وَبَيْنَهُمْ فَتْحاً وَنَجِّنِي وَمَن مَّعِي مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
118-
"Bundan böyle, benimle onların arasını açık bir hükümle ayır ve beni ve benimle birlikte olan mü'minleri kurtar."
قَالَ إِنِّي لِعَمَلِكُم مِّنَ الْقَالِينَ
168- Dedi ki: "Gerçekten ben, sizin bu yaptığınıza öfke ile karşı olanlardanım."
رَبِّ نَجِّنِي وَأَهْلِي مِمَّا يَعْمَلُونَ
169-
"Rabbim, beni ve ailemi bunların yaptıklarından kurtar." (26-Şuara Suresi 72,75-89,117,118,168,169.ayetler)
حَتَّى إِذَا أَتَوْا عَلَى وَادِي النَّمْلِ قَالَتْ نَمْلَةٌ يَا أَيُّهَا النَّمْلُ ادْخُلُوا مَسَاكِنَكُمْ لَا يَحْطِمَنَّكُمْ سُلَيْمَانُ وَجُنُودُهُ وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ
18- Nihayet karınca vadisine geldiklerinde, bir dişi karınca dedi ki: "Ey karınca topluluğu, kendi yuvalarınıza girin, Süleyman ve orduları, farkında olmaksızın sizi kırıp-geçmesin."
فَتَبَسَّمَ ضَاحِكاً مِّن قَوْلِهَا وَقَالَ رَبِّ أَوْزِعْنِي أَنْ أَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّتِي أَنْعَمْتَ عَلَيَّ وَعَلَى وَالِدَيَّ وَأَنْ أَعْمَلَ صَالِحاً تَرْضَاهُ وَأَدْخِلْنِي بِرَحْمَتِكَ فِي عِبَادِكَ الصَّالِحِينَ
19- (Süleyman) Bu sözü üzerine tebessüm edip güldü ve dedi ki:
"Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın salih bir amelde bulunmamı ilham et ve beni rahmetinle salih kulların arasına kat."
أَمَّن يُجِيبُ الْمُضْطَرَّ إِذَا دَعَاهُ وَيَكْشِفُ السُّوءَ وَيَجْعَلُكُمْ خُلَفَاء الْأَرْضِ أَإِلَهٌ مَّعَ اللَّهِ قَلِيلاً مَّا تَذَكَّرُونَ
62- Ya da sıkıntı ve ihtiyaç içinde olana, Kendisi'ne
dua ettiği zaman icabet eden, kötülüğü açıp gideren ve sizi yeryüzünün halifeleri kılan mı? Allah ile beraber başka bir İlah mı? Ne az öğüt-alıp düşünüyorsunuz.
(27-Neml Suresi 18,19,62.ayetler)
وَدَخَلَ الْمَدِينَةَ عَلَى حِينِ غَفْلَةٍ مِّنْ أَهْلِهَا فَوَجَدَ فِيهَا رَجُلَيْنِ يَقْتَتِلَانِ هَذَا مِن شِيعَتِهِ وَهَذَا مِنْ عَدُوِّهِ فَاسْتَغَاثَهُ الَّذِي مِن شِيعَتِهِ عَلَى الَّذِي مِنْ عَدُوِّهِ فَوَكَزَهُ مُوسَى فَقَضَى عَلَيْهِ قَالَ هَذَا مِنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ إِنَّهُ عَدُوٌّ مُّضِلٌّ مُّبِينٌ
15- (Musa) Halkının haberi olmadığı bir zamanda şehre girdi, orda kavga etmekte olan iki adam buldu; bu kendi taraftarlarından, şu da düşmanlarından. Derken taraftarlarından olan, düşmanlarından olana karşı ondan yardım istedi. Bunun üzerine ona bir yumruk attı ve işini bitiriverdi. (Sonra da "Bu şeytanın işindendir; o, gerçekten açıkça saptırıcı bir düşmandır" dedi.
قَالَ رَبِّ إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي فَاغْفِرْ لِي فَغَفَرَ لَهُ إِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
16- Dedi ki:
"Rabbim, gerçekten, ben kendi nefsime zulmettim, artık beni bağışla." Böylece (Allah) onu bağışladı. Şüphesiz. O, bağışlayandır, esirgeyendir.
قَالَ رَبِّ بِمَا أَنْعَمْتَ عَلَيَّ فَلَنْ أَكُونَ ظَهِيراً لِّلْمُجْرِمِينَ
17- Dedi ki:
"Rabbim, bana verdiğin nimetler adına, artık suçlu günahkarlara destekçi olmayacağım."
وَجَاء رَجُلٌ مِّنْ أَقْصَى الْمَدِينَةِ يَسْعَى قَالَ يَا مُوسَى إِنَّ الْمَلَأَ يَأْتَمِرُونَ بِكَ لِيَقْتُلُوكَ فَاخْرُجْ إِنِّي لَكَ مِنَ النَّاصِحِينَ
20- Şehrin öbür yakasından bir adam koşarak gelip dedi ki: "Ey Musa, önde gelenler, seni öldürmek konusunda aralarında görüşmektedirler, artık sen çık git; gerçekten ben sana öğüt verenlerdenim."
فَخَرَجَ مِنْهَا خَائِفاً يَتَرَقَّبُ قَالَ رَبِّ نَجِّنِي مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
21- Böylece oradan korku içinde (çevreyi) gözetleyerek çıkıp gitti:
"Rabbim, zalimler topluluğundan beni kurtar" dedi.
وَلَمَّا تَوَجَّهَ تِلْقَاء مَدْيَنَ قَالَ عَسَى رَبِّي أَن يَهْدِيَنِي سَوَاء السَّبِيلِ
22- Medyen'e doğru yöneldiğinde de:
"Umarım Rabbim, beni doğru bir yola yöneltip iletir" dedi.
وَلَمَّا وَرَدَ مَاء مَدْيَنَ وَجَدَ عَلَيْهِ أُمَّةً مِّنَ النَّاسِ يَسْقُونَ وَوَجَدَ مِن دُونِهِمُ امْرَأتَيْنِ تَذُودَانِ قَالَ مَا خَطْبُكُمَا قَالَتَا لَا نَسْقِي حَتَّى يُصْدِرَ الرِّعَاء وَأَبُونَا شَيْخٌ كَبِيرٌ
23- Medyen suyuna vardığı zaman, su almakta olan bir insan topluluğu buldu. Onların gerisinde de (hayvanları su başına götürmekten çekinen) iki kadın buldu. Dedi ki: "Bu durumunuz ne?" "Çobanlar sürülerini sulamadıkça, biz sürülerimizi sulayamayız; babamız, yaşı ilerlemiş bir ihtiyardır." dediler.
فَسَقَى لَهُمَا ثُمَّ تَوَلَّى إِلَى الظِّلِّ فَقَالَ رَبِّ إِنِّي لِمَا أَنزَلْتَ إِلَيَّ مِنْ خَيْرٍ فَقِيرٌ
24- Hemencecik onların sürülerini suladı, sonra yine gölgeye çekilerek dedi ki:
"Rabbim, doğrusu bana indirdiğin her hayra muhtacım." (28-Kasas Suresi 15-17,20-24.ayetler)