Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 Arkadaşları:8 Cinsiyet:Erkek Yaş:50 Mesaj:
3.062 Konular:
340 Beğenildi:1352 Beğendi:451 Takdirleri:9934 Takdir Et:
| Cevap: Yaşayan Dünya Dinleri Ünite özetleri YAŞAYAN DÜNYA DİNLERİ HİNT DİNLERİ-2 (3. ÜNİTE) Budizm-Sihizm M.Ö. VI. Yüzyılda Hinduizm içinden çıkarak var olan Brahmanların hakimiyeti, kurbanın yegane kurtuluş yolu oluşu ve kast sistemine karşı alternatif kurtuluş yolları sunan dini hareketlerden (Caynizm) biri de Budizm’dir. Caynizm’den farklı olarak yayılmacı bir karaktere sahip olması ve yayıldığı bölgelerde etkili olmuştur. Budizm’in kurucusu Goutoma Sidharta’dır. Bodi ağacının altında soylu gerçeği keşfeder. Bundan sonra aydınlanmış, uyanmış anlamına gelen Budha ismiyle anılır. Çile hayatını bıraktığı için kendisini terk eden beş müridini Varanasi/Benares’deki geyik parkında bulur onlara dört soylu gerçek ve çilecilikle dünyevi zevkler arasında orta yoldan bahseder. Dharma/yasanın çarkını döndürmek olarak bilinen bu ilk vaaz aynı zamanda Budizm, Budha sasana olarak adlandırılan dinin tarihinin de başlangıcını oluşturur. Bu beş kişi arhat (aziz) haline gelir ve sangha adını alacak Budist cemaatin ilk çekirdeğini oluşturur. Ölümünün hemen ardından yapılan ve birinci konsilde keşişler, doktrini (dhamma) ve disiplini (vinaya) derlediler. Budanın ölümünden yüzyıl sonra manastır kuralları ve onun manevi statüsü konusunda bir takım tartışmalar çıktı. Vesali’de ikinci konsil düzenlendi burada dhamma ve vinayanın sahihliği onaylandı. Üzerinde uzlaşılan bu prensipler Budist okullardaki öğretinin temeli kabul edildi. Budizm, m.ö. 3 yy.da Maurya hanedanlığından Kral Aşaoka’nın dini benimsemesinden sonra gerçek bir yayılım sürecine girer. Onun koruyuculuğu altında düzenlenen üçüncü konsilde öğreti hakiki doğasına kavuşur ve Budizm’in kutsal metin külliyatı tripitaka (üç sepet) şekillenir. Bu dönemde çeşitli bölgelere misyonerler gönderilir. Fermanlarında Suriye, Mısır, Makedonya ve Kuzey Afrika’ya misyonerler gönderdiği belirtilir. Yedinci yüzyıldan itibaren Budist toplum (sangha)nın gücünde düşüş yaşandı. Bunda Caynizm’in yayılması ve ibadet ve felsefi anlayışlar açısından tutarlı Budizm’i de içine alan bir Hinduizm’in gelişmesinin etkisi oldu. Bu durumda İslam’ın yayılışının da rolü oldu. 1850’den itibaren yeniden bir canlanma yaşandı. Bu canlanmada Batılı bilim adamlarının da katkısının olduğu kabul edilir. Hindu bilim adamlarının üzerinde çalışma yapmasında teşvik edici oldular. Hindistanın bağımsızlığından sonra Budha’yı onurlandırma yönünde gelişmeler yaşandı bunun sonucu olarak Budist sembol bayraklarına konuldu. Birçok kutsal anıt restore edildi. Bastırılmış sınıflar (dalit) Budizm’de kendilerine yer buldular. Hindistan dışındaki Budistlerin sayısı da oldukça fazladır. Yayıldığı bölgelerdeki Budizm’i Güney, Kuzey ve Doğu Budizmi şeklinde incelenebilir. Guney Budizmi, güney Asya ülkeleri, Sri Lanka, Seylan, Burma, Kamboçya, Laos, Tayland ve Vietnam. Sri Lanka’ya misyonerler tarafından getirilen Budizm’in Theravadin şekli burada çok güçlü olmuştur. İngiliz işgalinden sonra modernist bir versiyonu gelişti. Protestan Hıristanyanlıktan etkilenen bu grup Protestan Budistler olarak bilinir. Günümüzde bu hareketin bir örneği, Sarvodaya Shramandana Köy Gelişim Hareketi’dir. Güney Asya kültürlerinin oluşumunda Budizmin önemli rolü vardır. Burma sanghası, özel meditasyon teknikleri geliştirme ve bunları öğretme özellikleriyle ön plana çıkar. Tayland, Dhamma hakkındaki öğretilerin ve uygulamalarının gelişiminde merkez oldu. Kamboçya ve Laos’ta halkın tamamı Budist’tir. Bazılarında devlet dinidir. Kuzey Budizmi, Tibet, Moğolistan ve merkezi Asya’da yer alır. Tibet Budizmi, Tibet’in eski inanç ve kültleri ile Budizm’in yeniden doğum anlayışının birbirlerini etkilemesiyle oluşmuştur. Sanitçe’de guru anlamına gelen Lama kelimesini kullandıkları için Lamaizm olarak da bilinir. Çeviri, edebi çalışmalar, bilim ve mabet inşa konusunda mahirdirler. Doğu Budizmi, Çin, Kore ve Japonya’daki Budist anlayış kastedilir. Çin’e m.ö 50’li yıllarda tüccar ve keşişler yoluyla girdi. Çin dinleriyle etkileşim yaşadı. Bazı krallıklar resmi din olarak kabul ettikleri de oldu. Zaman zaman da takibata uğradılar. 1980’den itibaren yeniden bir canlanma görülmektedir. Kore’ye Budizm m.s. dördüncü yyda Çin üzerinden geldi. Kore’den de Japonya’ya altıncı yüzyılda geçmiştir. Japonya’da yayılmasını Konfüçyanizm’in de etkisinde şekillenen Çin Budizm’i sağladı. Budizm Japonya’da yerel inanç Şintoizm’le de etkileşti. Farklı bir Budist gelenek olan Zen Budizm olarak Japonya’da varlığını devam ettirmektedir. KURUCUSU: Budizm’in kurucusu Budha tarihsel bir şahsiyettir. Ancak bazı Budist gruplara göre o, mucizevi nitelikleri olan aşkın bir varlıktır. Budha’nın biri tarihi diğeri inancın konusu olan birbirine girmiş bir hayatı vardır. Budha, m.ö. 563’de bugün ki Nepal sınırları içerisinde doğmuş ve 483’de ölmüştür. Yönetici sınıfına mensup bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Belli bir yaşta entelektüel ve manevi bir rahatsızlık yaşadı. Zevk dünyasına yönelik bir tatminsizlik hissetti. Bu tatminsizlik dünyanın geçiciliği ve insanı ölüme götürecek her türlü rahatsızlığa maruz kalacağı gerçeğinden kaynaklanıyordu. Her türlü zevk ve lüksü terk etti. Yıllar süren bir arama sonunda bir aydınlanma yaşadı. Dört Aryan Hakikatini ve Sekizli Yolu tebliğ etti. Ölümünden sonra şakirtleri sözlerini biraraya getirdiler. Pali Konon’un bütünü ve Mahayana sutralar külliyatı oluştu. Yaşayan Budha ile ilgili tarihi bilgiler bunlardır. Ancak onun ardından oluşturulan da bir Budha vardır. Onunla ilgili olarak şunlar söylenir: O, insan üstü niteliklere sahip biridir. Adeta bir güneş tanrısıdır. Doğumu ve ölümü zamanla yaşıttır. Budha, insan suretindedir ancak o bir insan değildir. O, herbir çağda yeni bir bedenle yeryüzüne inen aydınlanmaya hazır, aydınlanacaklardan, boddhisattvalardan biridir. O, bir çok kez dünyaya gidip gelmiştir. Tarihsel Budha bedeni onun yedinci bedenidir. / Budha annesinin böğründen dünyaya gelir. Yani doğum bakire olarak gerçekleşir. Doğar doğmaz garip olaylar gerçekleştirir. Kendi gölgesinin yer değiştirmemesi gibi gariplikler yaşanır. Babasının onu dünyevileştirme çabalarında başarısızlığı anlatılır. Geçeceği yol üstünde birinci gün yaşlı bir insan, ikinci gün bir hasta, üçüncü gün yakılmaya götürülen bir ölü ve dördüncü gün münzevi bir keşişle karşılaşır. Bunları göre Sidharta ihtiyarlık, hastalık, ölüm ve var olmanın yol açtığı bu değişikliklerin üstüne çıkmış insan hakkında bilgi sahibi olur. Münzevi bir hayat yaşar. Etrafında beş şakirt oluşur. Ancak bunun fayda vermediğini görerek bunu da terk edince şakirtler de onu terk eder. Bodhi/bilgi/uyanıklık ağacının altında “bedenim kurusa bile ölümün acısına yol açan şeyle onun ilacının bilgisine ulaşmadan oradan ayrılmayacağım” der. Sonuçta mutlak uyanıklığa ulaşır. O bir budhadır. Uyanma gerçekleştikten sonra bodhi ağacının etrafında yedi hafta kalır bu süre içinde iki önemli olay olur: 1. Ölüm ve kötülük tanrısı Mara onu yoldan çıkarmak için her şeyi yapar fakat başarısız olur. 2. Ulaştığı bilgiyi diğer insanların anlayamayacağı dolayısıyla sıkıntı çekeceği endişesinin tanrılar tarafından giderilmesidir. Bundan sonra kendisini terk eden beş şakirtinine ilk vaazını verir ve yasanın tekerleğini döndürür. Zamanla gezgin rahiplerle büyük bir topluluk oluşur. Kadınların da bir keşişler topluluğu oluşturmasına izin verilir. Seksen yıllık ömrü sonunda ölür, cesedi yakılır. Yakıldığı odun yığını ve küllerinin konulduğu kablar üzerinde sonradan ilk on stupa inşa edilir. KUTSAL METİNLERİ: Budha öğretilerini şifahi/sözlü olarak aktardı. Sangha/Budist cemaat ezbere ve okuma şeklinde bu metinleri aktardı. Birinci konsülde sahihliği onaylandı. Metinlerin sesli okunması geleneği bugün de devam etmekte ve sakinleştirici, kötülükten koruyucu ve kutsal bir eylem olduğuna inanılır. Kutsal metinler üç kategoriye ayrılır: 1. Tipitakada (tripitaka) (Budha’nın ağzından çıkan sözlerden oluşur, kanonik metinlerdir. Palicedir. 2. Kanonik olmayan fakat kanoniklere benzeyen metinler. 3. Sahte kanonik ve kanonik olmayan metinler. Budha mesajını belli bir dille ifade etmemiş seyahat ettiği bölgenin yerel dilini kullanmıştır. Daha çok Magadha bölgesinde seyah ettiğinden metinler Maghadi dilinde idi. Daha sonra Sanitçe metinlerin önemli dillerinden oldu. 19 yy ortalarından sonra Max Müller’in çevirileri ile (Sacret Books of East) İngilizce tercümeleri başladı. Therevadinlerin kutsal metinleri Palicedir. M.Ö. 25 teki konsülde Sri Lanka’da yazıya geçildi. Üç ana gruba ayrılır, tipitaka (üç sepet) olarakadlandırılır. Üç bölüm: Vinaya Pitaka, Sutta Pitaka, Abhidhamma Pitaka’dır. Vinaya Pitaka, Şakirtlerin yanlış davranışları karşısında düzenlenmiş 227 davranış kalıbından bahseder. Kadın-erkek keşişlerin uyması gereken kurallardır. Cemaatin ahlaki standartlarını yüksek tutmaya yöneliktir. Sutta-Pitaka, Öğretinin ana kaynağıdır. Beş nikaya ya da derlemeden meydana gelir. Abhidhamma-Pitaka, öğretinin felsefi çözümlemesinin yapıldığı metinlerdir. Keşişlerin faaliyetleri sonucu ortaya çıkmıştır. Mahayana’nın bir mezhep haline gelmesinden sonra bir takım yeni sutralar yazıldı. Prajnaparamita-sutta, hikmet, mükemmellik sutrasıdır. En eski ve etkili olanıdır. Boşluk öğretisini anlatır. Saddharmapundarika Sutra, Lotus sutra olarak da bilinir. Öğretiyi düzenler. Japonya ve Çin’de önemli sutra olarak görülür. Vimalakirtinirdesa Sutra, Hristiyan döneminin başlarında telif edildi. Tantrik Budizmle birlikte yeni metinler oluştu. Bunlar törenler ve ritlerle ilgilidir. Kriya tantra, Yoga tantra ve üst düzey mistisizle ilgili Anuttarayoga tantra’dır. Therevada’lar bu külliyatı cemaatin öğretilerini ve hayatını yalnızca anlatan metinler olarak görür. Mahayanistler, kutsallık atfederler. İNANÇ ESASLARI: Klostermaier, genel anlamda sonradan Budist olunamayacağını, ancak bazı mezheplerin tercih edilebileceğini ifade eder. Budistlerin her eyleme kendisiyle başladıkları “üç mücevher” adlı bir amentüleri vardır. Budha’ya, dharmaya ve sangha ya sığınma ifadeleridir. Budha aydınlanmış kimse için kullanılır. İki tür budha vardır: 1. Aydınlanan ancak onu insanlara öğretmeyen (Pacceka Budha). 2. Aydınlanan ve başkalarına öğreten (Samma Sambudha). Theravada onu, insanları aşan zihni gücüyle üstün bir insan olarak kabul eder. Gautama Budha’dan önce budhalar geldiği gibi kendisinden sonra da gelecektir. Bunlardan Gautama’dan sonra gelecek budhanın adı Maiteraya’dır. Mahayana Budizmi, budhayı aşkın bir varlığa dönüştürmüş, heryerde hazır ve nazır olduğunu kabul etmiştir. Gautama bu aşkın budhanın tezahürü olarak kabul eder. Onlara göre budha üç bedene/görünüşe sahiptir; Nirmankaya, Sambhogayaka ve Dharmakaya. Theravada Budizminde aydınlanmasını gerçekleştirmiş ve nirvanaya ulaşmış kişiye arhat sıfatı verilir. Üç Budist mücevherin ikincisi Dharma’dır ve yanlışın zıddı olarak doğru, kosmosun yasası, eşyanın doğası gibi anlamlara gelir. Budha’nın öğretisinin (dharma) iki yönü vardır: 1. Dört seçkin hakikat, Dukkha(acı çekme), Samudya (acının kökeni), Nirodha (acının kaldırılması) ve Maggha (sekiz seçkin yol).2. yönü (varlığın üç özelliği): Dukha (acı), Anicca (geçicilik), Anatman (ruhun yokluğu). - Dukkha: (acı) Daimi ölüm ve yeniden doğumdan kaynaklanan acıdır. Hayat acılarla doludur. Önce acının varlığı tespit edilir.
- Samudya: (acının kökeni) Acının sebebi tespit edilir. Bu da insan arzusudur. Arzunun da kaynağı cehalettir. Arzu eyleme yol açar. Bu da yeni arzulara ve yeniden doğumlara neden olur. Doğumlar döngüsü samsara olarak nitelenir.
- Nirodha: (Acının kaldırılması) Budha’yı çağdaşlarından ayıran varlığını ve sebebini tespit ettiği acının kaldırılmasının da mümkün olduğunu bulmuş olmasıdır. Ona göre arzunun ortadan kaldırılmasıyla acı da ortadan kalkar.
- Maggha: (Sekiz seçkin yol) İnsanı yaşadığı acıdan kurtaracak kendi kendini disipline etme yoludur. Bunlar: Doğru inanç, doğru konuşma, doğru eylem, doğru yaşam, doğru çaba, doğru düşünme, doğru yoğunlaşma, doğru meslek. Budizmin ahlaki yaşam kurallarını içeren sekiz dilimli yola ilave olarak beş Budist emiri diye bilinen öğretiler vardır: Yaşayan canlıları öldürmeme, verilmeyen şeyi almaktan kaçınma, duyusal yanlış davranıştan kaçınmak, yalan söz söylemekten kaçınmak, uyuşturuculardan uzak durmaktır.
Varlığın Üç Özelliği:- Anicca (Geçicilik): Acıdan kurtuluş yolunu arayışında ulaştığı sonuçlardan biri, dünyada her şeyin sürekli bir akış halinde olduğu, her şeyin değiştiği, değişmeyen hiçbir şeyin bulunmadığıdır.
- Dukkha (Acı):
- Anatman (Ruhun Yokluğu): Budha geyik parkında verdiği vaazinda insanlar da dahil canlı varlıkların hiç birinin değişmeyen ebedi, Tanrı tarafından yaratılmış, ilahi bir kaynaktan gelen anlamında hiçbir şeyin bulunmadığıdır. Canlı varlıklar, sürekli değişen zihni ve fiziksel şeylerin toplamından ibarettir. Bunlar cehaletin yol açtığı hırs ve bencillik tarafından biraraya getirilirler. Cehalet ortadan kalktığında tamamen ortadan kalkarlar. İnsanların cehalet döneminde yeni bedenlerle dünyaya gelmelerine yol açan ise karmadır.
KARMA Bütün Hint kökenli dinlerde mevcuttur. Fiil, eylem anlamına gelir. İnsan dünyada iradi fiillerinin karşılığını bir sonraki gelişte görecektir anlayışını ifade eder. İnsanın mevcut halini belirleyen herhangi bir varlık aşkın ya da içikin değil bizatihi kendisidir. Bir sonraki hayatta daha iyi bir hale gelmek istiyorsa ona göre bir hayat yaşamak zorundadır. YENİDEN DOĞUM İnsan, acıya dair Dört Seçkin Gerçek hakkındaki cehaletinin üstesinden gelinceye ve Sekiz Dilimli Yolu takip edip kurtuluşa (Nirvana) erişinceye kadar bu dünyaya gidip gelecektir. Hint düşüncesinde değişmeyen bir öz olarak Ruhun varlığı kabul edilirken Budizm’de değişmeyen öz anlamında ruh kabul edilmez. Bu nedenle Hinduizm’den farklı olarak reenkarnasyon olarak adlandırmak uygun olmaz. Yeniden doğum demek daha doğrudur. Budistlere göre fiziki veya biyolojik bedenin hayatı sona erdikten sonra, onda bulunan hayat güçlerinin bir başka varlıkta var olmayı sürdürür. Fiziksel ve zihni enerjiler sürekli değişmektedir. Bir anda ölüm ve bir sonraki anda yeni bir doğum vardır. İnsanlar yeniden bu dünyaya gelmeden önce, kötü karmalarının bir gereği olarak cehenneme giderler. Dokuz soğuk dokuz sıcak cehennem vardır. İyi karmaları olanlar da cennete giderler. Bir anlamda cennet ve cehennem ölüm ve yeniden doğum arasında ara bir bölgedir. BAĞIMLI ORTAYA ÇIKIŞ Her şey birbirine bağlı olarak ortaya çıkar, var olur. Nirvana hariç hiçbir şey bağımsız değildir. Her şey birbirine bağlı on iki zincir halinde başka bir şey tarafından belirlenir. Bu on iki sebeplilik zinciri şunlardır: Manevi cehalet, inşa edici eylemler, bilinç, zihin ve beden, altı temel duyu, duyusal uyarım, his, arzu, tamah; varlık, doğum, yaşlanma ve ölüm. Cehalet ortadan kalkınca zincirin sonunda yer alan doğum ve ölüm sona erecek ve artık doğum ve ölümün olmadığı nirvanaya ulaşılacaktır. NİRVANA Budizmin nihai hedefi olan kurtuluşu ifade eder. Sakinleşme ve sönme anlamına gelir. Cehaletin kalkması durumudur. O, bir haldir. Tanımlanamaz, kelimelerle ifade edilemez. Yokluk da değildir. İhtirastan, arzudan, nefretten ve yanılsamadan kurtulma, yani cehaletin ortadan kalkması Nirvana halidir. Bu yüzden insanlar yaşarken nirvanaya ulaşırlar. Budha bu durumu hayattayken yaşamıştır. Yaşarken kurtuluşa erme durumu Hinduizm’den gelmedir. (civan-mukti).İnsanlar yaşarken nirvanaya ulaşmış olsalar da karmaların sonucu olan bedenleri devam ettiğinden yaşamaya devam ederler ve ölünce de Nirvana tamamlanmış olur. Yeni doğum gerçekleşmez. Budistlerin kendisine sığındıkları üçüncü mücevher sangha (Budist cemaat)tir. Sangha, erkek-kadın keşişlerle, erkek-kadın keşiş olmayan Budistleri içerse de bugün ilk iki grup anlaşılır. Sanghaya giriş özel bir tören olan takdis/atanmayla olur. Uzun bir eğitim süreci içinde olur. Sosyal ve aile bağlarından kopar. Çoğunlukla yeni bir isim alır. Elbise ve sadaka kaseleri dışında bir şeyleri yoktur. Saçlarını traş eder veya oldukça kısaltır. Renkli elbiseler giyer, Therevada’da portakal, Kore’de gri, Japonya’da siyah, Tibet’te koyu kırmızı renkli elbise giyerler. İBADETLER Dışsal ve içsel ibadetler, dışsal ibadetler evde ve mabette yapılanlar şeklinde ayrılabilir. Evlerde Budha’nın heykeli dikkat çekecek bir konumda yerleştirilir. Bir kısım Budist evlerinde ibadet için ayrılmış bölümler vardır. İbadet, lotus pozisyonunda, yatar durumda, ayakta ya da yürür şekilde yapılmış Budha heykeline dönülerek yapılır. Budizm’de ibadet bireyseldir. Cemaat şeklinde ibadet toplu yapılmaz. Ancak keşişlerin rehberlik ettiği ayinler olur. İnsanlar tek başına veya grup olarak mabetlere (pagoda) gelir orada ibadetlerini istedikleri şekilde yaparlar. Mabede ayakkabılarını çıkararak girerler. Budha’ya yiyecek, çiçek ve mum takdim ederler. Budist mabetler için ilk kullanılan isim, supadır. Çin ve Burma da pagoda, Seylan’da dagoba, Tayland’da ise wat denilir. İçsel ibadet, meditasyondur. Zihnin şekli olarak eğitilmesini, konsantrasyon ve derin anlayışı içerir. Hedefi, zihni arındırmak ve hakikatin gerçekleştirilmesine götüren farkındalığı, enerji ve huzuru geliştirmektir. Budizm’de iki türlü meditasyon vardır. Birincisi, zihni belli bir nesne üzerinde yoğunlaştırma, samhatadır. Bu insanı nirvanayı anlamaya götürmez. İkincisi, eşyanın ve nirvananın doğası hakkında bir anlayış sağlayan vipassanadır. Düşünceli olmayı, dikkati ve analitik idrakin artmasını sağlar. Budizme has meditasyon bu dur. Hac, yaygındır. Kutsal varlıkların hayatlarındaki olayları canlı tutmak, manevi arzuları güçlendirmek, karma bakımından verimli eylemler gerçekleştirmek, gidilen yerlerdeki tanrıların korumasına mazhar olmak ve istediği bir şey gerçekleşirse hacca gideceği yeminini yerine getirmek gibi sebeplerle yapılır. Hac mekanları: Nepal’de Budha’nın doğduğu Lumbini koruluğu, aydınlandığı yer, Bodhgaya, ilk vaazını verdiği yer, İsipatana, öldüğü yer, Kuşinara. Bayramlar, her mezhebin kendine göre bayramları vardır. Ayrıca, tarımsal döngü, ulusal tanrılar ya da Konfüçyanizm gibi farklı geleneklere ait kutlamalarda Budistlerce kutlanır. En önemlş bayram Vesak bayramıdır ki Budha’Nın doğumu, aydınlanması ve ölümü adına kutlanır. Yağmur mevsiminin sonunda Budha’nın gökten dönüşü anısına da bir bayram vardır. MEZHEPLERİ İlk bölünme Budha’nın ölümünden yüz yıl sonra toplanan ikinci Budist konsülünden sonra rahipler arasındaki görüş farklılıklarından ortaya çıktı. Ayrılık konuları; manastır disiplinindeki herhangi bir değişikliği kabul veya kabul etmeme, Budha’nın aşkınlığı konularında olmuştur. Miladi asrın başlarında on sekiz okulun varlığından söz edilir. Günümüzde üç ana okul varlığını devam ettirmektedir: Theravada (Hinayana), Mahayana, Vajrayana Theravada (Güney Budizmi ve Hinayana olarak da bilinir), M.Ö. I’den itibaren oluşmaya başlamıştır. Sthaviravadinlerin öğretisidir. Pali kanonunu oluşturan ekoldür. Burma, Kamboçya, Sri Lanka, Laos ve Tayland’daki Budist’lerin okuludur. Budhaya tapınırlar. Boddhisattva teorisini kabul etmezler. Nihai hedef mükemmel bir aziz olmaktır. Asıl hayat, manastır hayatıdır. Laik cemaat kurtuluşa eremez. Topluma karşı herhangi bir sorumluluk taşımazlar. Bireysel kurtuluşu esas alırlar. Mahayanacılar “küçük araba” anlamında Hinayana adını verirler. Mahayana, (Kuzey Budizmi olarak da bilinir, büyük araba anlamına gelir) M. Ö. I yüzyılda ortaya çıktı. Tibet, Moğolistan, Çin, Kore, Vietnam ve Japonya’da yaygın Budizm’dir. Boddhisattva ideali benimsenir. Her bir şahsın Budha olma ideali söz konusudur. Budha’ya aşkın bir statü tanınır. Budha’nın üç farklı bedene sahip olduğu (trikaya)na inanılır. Merhamet ve hikmet, ibadet, laik kişilerin önemli oluşu, felsefedeki yeni düşünceler, Nirvana, samsara ve yeni sutralar temel özellikleridir. Vajrayana, M. S. 7 yüzyılda ortaya çıkmıştır. Mahayana içinde gelişmiştir. Mahayana ve Hinduizmin birbirini etkilemesinin bir sonucu ortaya çıktı. Budhalığa ulaşma hedefi vardır. Tantrik uygulamalar buna ulaşmanın daha kısa ve çabuk yolunu gösterir. DİĞER DİNLERE BAKIŞ Kurtuluş sekiz katlı yolu Yani Budist anlayışı benimsemekle mümkündür. Bu durum cemaat içindekilerin de eşit şartlarda kurtuluşa ereceği anlamına gelmez. SİHİZM 15 yüzyıl’da Pencap bölgesinde ortaya çıkmıştır. Sih kelimesi, talebe, öğrenci anlamına gelen Sanikçe “şisya” kökünden gelir. TARİHSEL SÜREÇ Kurucusu Guru Nanak’tır. Nanak, Devlet Han’ın yanında çalışan biridir. Tanrı (Nam)nın inayetine mazhar olmuş ve insanları inancına davet etmeye başlamıştır. Çeşitli yerlere bu amaçla seyahatler yapmıştır. Hatta Bağdat ve Mekke’ye gittiği rivayet edilir. 1539’da ölür. Kendi yerine “benim kolum” anlamında Angad olarak Lehra’yı seçti. Cemaati Guru Nanak’tan başlayarak 1708 yılına kadar yöneten on guru kabul edilir. Bütün gurular kşatriya kastına mensup tüccar bir alt gruba mensupturlar. Dördüncü gurudan sonra guruluk Nanak’ın soyundan gelenler şekline büründü. Sih topluluğunun gelişmesinde ikinci guru Angad önemli işler yapmıştır. O Nanak’ın ilahilerini derledi. Sih hayat tarzı, ibadetlerde kullanılacak malzemeleri oluşturdu. Guru Amar Das, Beas nehri üzerinde Goindwal kasabasını kurdu. Kast ayrımını lağvetmek için ortak mutfaklar uygulamasını başlattı. Guru Ram Das, Amritsar şehrinin inşasına başladı. Guru Arjun, Amritsar etrafında kasabalar kurdu. Böylece siyasi ve askeri taban oluşturdu. Amritsarda mabet inşasını başlattı. Adi Granth’ı derledi. İlk Sih şehididir. Guru Hargobind, Sihler için askeri bir program geliştirdi. İlahiler yazmadı. Bu nedenle Adi Granth manevi rehber konumuna geldi. 10. Guru Gobind Singh iki açıdan önemlidir: Sihlerin silahlı gücü Khalsa (saf temiz)yı kurdu. Kılıç vaftizini uyguladı ve kendilerine özgü beş kutsal simgeden oluşan bir giyim tarzını geliştirdi. Kendisinden sonra Adi Granth’ı guru tayin etti. Adi Granth’ın ismi Guru Granth Sahib olarak anıldı. KURUCUSU Kurucusu Guru Nanak’tır. Müslüman ve Hindu hocalardan iyi bir eğitim almıştır. 30 yaşlarında Tanrının çağrısına muhatap oldu. Bein nehrinde yıkanırken yaşadığı bu tecrübeden sonra kendini tanrının yolunu tebliğe verdi. Seyahatler yaptı. Bir ibadet merkezi kurdu. Ekim 1539’da öldü. KUTSAL METİNLERİ Guru Granth Sahib, Guru Arjan tarafından (Adi Granth) 1604’de derlendi. Guru Gobind’in kendisinden sonra kutsal kitap Adi Granth’i guru ilan ettikten sonra bu adı aldı. İlahiler içerir. Gurular yanında Sih olmayan ortaçağ Hindu azizlerinin Müslüman sufilerin de ilahilerine yer verilir. Bunun sebebi, hakikatin herhangi bir dinin tekelinde olmadığını göstermektir. İçinde farklı dillerin de yer alması aynı amaçladır. Vahiy olarak kabul edilir. Hiçbir ibadet onsuz olmaz. Hatmi vardır. Tanrının birliğine vurgu yapılır. Tek tanrıya ibadet, aile hayatı, beşerin eşitliği vurgulanır. Putlara tapınma, dünyayı terk, kehanet ve mucizeler reddedilir. Bira, şarap ve uyuşturucu kullanımı reddedilir. Karma, ruh göçü ve tanrının inayetine inanılır. İNANÇ ESASLARI Monoteisttirler. Tanrı Nam diye isimlendirilir. O, doğrulmamış, yaratıcıdır, yok edicidir. Tanrının enkarnasyonu yoktur. Dolayısıyla Hindu tanrıları olan Krişna ve Şiva varlıklar olarak kabul edilir. Tanrıyı betimlemek için binlerce isim kullanılır. Ancak bu onun tanımlanabilir olduğu anlamına gelmez. Sih guruları, Müslüman, Hindu ve yoga uygulayıcılarının kullandığı Tanrı isimlerinin bir çoğunu kullanır. Karma inancını esas alırlar. İnsanların iyi işlerinin onların manevi gelişimine yardımcı olacağını kabul ederler. Ölüm bir son değildir. Tanrı ile birleşmedeki bir safhadır. Karmaya göre insan yargılanır gelecek hayatı ona uygun olarak belirlenir. Geçici cennet ve cehennem bölgeleri yoktur. Kurtuluş tanrı gibi olmakla olur. Tanrı ile uyumlu bir hayat kurtuluştur. Tanrıyı tam olarak idrak eden Jivan Mukti olarak isimlendirilir. Kadın erkek sosyal statü ayrımı yapmazlar. Dünyayı terk bir kural değildir. Guru sıfatı on guru için kullanılır. Hindu ve Sih guruları arasında fark vardır. Sih gurusu tanrı bilgisinin vahyedicileridir. Hindu gurusu ise, mevcut kutsal metin temelinde tanrı bilgisini aktarır. İBADETLER İbadetin merkezinde Guru Granth Sahib vardır. Kutsal gün anlayışı yoktur. Mabetlerdeki ibadette bir sıra vardır. Haftalık ibadet yoktur. Ana mabet Amritsar’daki Altın Tapınaktır. Khalsa’ya giriş dini bir tören şeklindedir. Savaşçı Azizlerin beş sembolü: Kesh (uzatılmış saçlar ki azizliğin doğal görünüşünü simgeler), Kanga (küçük tarak ki düzeni simgeler), Kacca (dizlere kadar beyaz don ki iffeti simgeler), Kara (çelik bilezik ki itidali simgeler) ve Kirpan (kılıç/hançer) Hac, oruç, kurban yoktur. Altın Tapınağı ziyaret önemlidir. Ölüler yıkanır. İnancının sembolleri giydirilir. Yakılır. SİH MEZHEPLERİ Modern dönemlere kadar iki önemli sih gurubu vardı. Kesadhariler (khalsaya giren ve beş ayırt edici sembolü taşıyanlardır.)ve Sahajdhariler (Khalsaya girmemiş, Sihleri içerir). DİĞER DİNLERE BAKIŞ Müslüman sufi Kebir geleneğinden gelen bir kökene sahip olan Sihizm, tek bir hakikat olmakla beraber insanın ona farklı yollarla ulaşabileceğini, dolayısıyla da Sih olmayanların da kurtuluşa ulaşacağını kabul ederler. Kutsal kitapları Guru Granth Sahib’de Guru Nanak dışındaki kişilerin metinlerinin bulunması da bunun bir işareti olarak kabul edilir.
__________________ Büyükler fikirleri, Ortalar olayları, Küçükler kişileri tartışır.
|