Tekil Mesaj gösterimi
Alt 17 Mart 2012, 02:42   Mesaj No:2

kamer34

Medineweb Sadık Üyesi
kamer34 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:kamer34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13038
Üyelik T.: 14 Aralık 2010
Arkadaşları:9
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:54
Mesaj : 871
Konular: 41
Beğenildi:6
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: “..Allah’ın velileri kimlerdir..?”

Allah'ın Resulü, hem nebi, hem de velidir. Onun risaleti, nubuvetini, nubuveti de velayetini içine alır.

Velayeti olmayan bir risalet, yani ilahi haber olmaz. İlahi haber geldiği halde, Allah'ın Resulünün veli olmaması mümkün değildir. O hiçbir zaman velayetten uzak tutulmuştur denilemez. Onda öyle bir velayet vardır ki, hiç bir kimsenin velayeti onun velayetiyle mukayese bile kabul etmez. O kadar ileri derecede bir velayettir onunki...

(Elbetteki öyledir...Peygamber sözüm ona gece tertipleyenler,sabah olunca bu sapıkların el eteklerini yalamak için kuyruğa girerler..)

Bu sapıklar, İbni Arabi'nin iddia ettiği gibi “veliler kendi ilimlerini, Resule gelen meleğin aldığı kaynaktan alırlar” itikadındadırlar. Anlaşılıyor ki, bunlar, felsefecilerin yanlış kanaatlarını alıp, mükaşefe şekline dönüştürüyorlar. Şöyle ki:

Felsefeciler, varlıkların, feleklerin, ezeli ve ebedi olduğunu iddia ederler. Bunların bir illeti ve o illetle aralarında benzeşme olduğunu söylerler. Aristo ve ona tabi olanlar bu fikirdedir. Bir başka türlü de söylenmektedir bu manadaki sözler.

Mesela, varlığın vücudu kendi içindedir, zatındadır, iddiası gibi. İbni Sina ve takibçileri de bu fikirdedirler. Varlıkların, yahut da feleklerin, gökleri ve yeri, aralarında bulunan her şeyi yaratan, eşyayı kendi kudretiyle dilediği gibi halkeden kudretin Rab olduğunu bir türlü söyleyemezler, söylemezler. Onlara göre, Allah bu varlığı kendi irade ve isteği ile yaratmamıştır. Cüzleri ve teferruatı da bilmez yaratan Rab...

Böyle bir iddia elbette ki, yaratıcı olan Allah'ın sonsuz ilmini inkar etmektir. Aristo böyle düşünmektedir. Bunlara göre, Allah, değişime uğrayan şeylerin ancak külli yanını, genel yapısını bilir. İbni Sina bu itikaddadır. Böylece fasit bir inkar çerçevesi içinde dolanıp dururlar bunlar.

(Zaten kafirler hep batıl bir döngü içerisinde döner dururlar..Bunu en güzel tasvir eden Kuran’dır..)

Bu iddiaların asıl mahiyeti, apaçık anlaşılacağı üzere, Allah'ın eşyayı ayrı ayrı bilmediğini ileri sürmektir. Çünkü, külliyattan, genel yapıdan başka bir şeyi bilmeyen bir ilah, mevcut varlıktan hiçbir müşahhas yaratığı bilmiyor demektir. Genel yapıyı bilmek, sadece bir mücerret tanımadır. Sadece zihinlerde bir küçük yeri bulunur. Zihin haricinde, mevcut değildir.

Bununla ilgili delil ve görüşlerimiz “Akılla nakil birbiriyle çatışır iddiasını reddetmek” adlı kitabımızda yeteri kadar gösterilmiştir. Merak edenler oraya müracaat edebilirler.

(Siz delilleri onların gözlerinede soksanız yine biz atalarımızdan neyi gördüysek ona uyarız derler...)

Demek ki, bunların küfrü, Yahudi ve Hıristiyanların küfründen daha ileri bir küfürdür. Hatta, Arab putperestlerin küfründen de daha beteridir. Çünkü bunlara göre, Allah gökleri ve yeri yaratmış, yaratığı kendi dilemesi ve kudretiyle halketmiştir...

(FesübhanAllah...)

Halbuki ise, Aristo ve diğer Yunan filozofları, yıldızlara ve putlara taparlar, peygamberleri ve melekleri bilmezlerdi. Aristo'nun bunları bildiğine dair kayıt yoktur. Bilgileri, salt ve yalın bir biçimde, tabiat olaylarına ve görüntülerine dayalıdır. Onun için, ilah konusunda ileri sürdükleri fikirlerin hemen hemen hepsi de yanlıştır.
Yahudi ve Hıristiyanlar ise, kitaplarını yürürlükten kaldırıp değiştirdikten sonra da, astronomi ilimlerini onlardan çok daha iyi bilirlerdi.

İbni Arabi ve onun yolunda olanlar, kendilerini ne kadar sufilerden gösterirlerse göstersinler, felsefeci mülhid (dinsiz)olmaktan kendilerini kurtaramazlar. Bırakın İslam sufilerinden olmayı, onlar, ilim ehlinin sufilerinden bile değildirler. Nerede kaldı, onlar kitab ve sünnetin beyan ettiği büyüklerden olsunlar…

(Burada sadce ibni arabaiyi değil onun yolunda olanlarda aynı kefeye konulmuştur..)

Böyle söyleyenlerin gerçek amacı; Allah'a, kitablarına; meleklerine, ahiret gününe inanmak gibi, iman esaslarını inkar etmektir.
Açıkça söylemek gerekirse, bizzat Allah'ı inkar etmektir çeşitli biçimlerde. Zira, onlar, yaratıcının vücudunu, yaratılanın vücuduyla birliyorlar. Yaratılanın varlığını, yaratanın vücudu olarak kabul ediyorlar. “Vücud birdir” diyorlar

(Sonrada kalkıp fütursuzca siz anlamazsınız anack biz anlarız derler..Bazı arkadaşlarımızda bu gibi sapıkları kollamak adına en yakın arkadaşlarını kırarlar...Kim bunları tekfir etmezse asla müslümanlığından söz edilmez...)

Bunların sözü, hakkı inkar eden Firavunun sözüne çok benzemektedir. Hatta onun sözünden de daha ileridir inkar hususunda.Bunlar firavundan daha ileri idiler.

Bunlar onun içindir ki, putlara tapanların da aslında Allah'a ibadet ettiğini söylemişlerdir.

(Evet kendi kitaplarında yazıyorlar sonrada bunlara aptal,cahil, aklını başkasının cebine koyan,avam tabakasının okumaması noktasında direktif verirler..Bu avam tabakasıda koyun gibi bunlara inanırlar..)

Şu sözler onlarındır:
“Her ne kadar Firavun, örf ve adetler bakımından halkı zorladı ve istemediği yönlere sürüklemeye çalıştı ise de, bunda mazurdur.(Yani masumdur) Çünkü onun, hüküm mevkiinde bir hükümdar olduğu için; “Ben sizin hükmetme açısından en büyük rabbinizim” demeye hakkı vardır. Halkın hepsi birer Rab iseler de, firavun,“Ben sizin Rabbinizim, çünkü zahirde bana iktidar verilmiştir.. Yüceliğim buradan geliyor” demek istemiştir.”

(Yani bu sözlere bakacak olursak Allah’ın Hz.Musa (a.s) ma git Firavun haddini aşmıştır ayetleri hepsi boşa çıkıyor...Bu mantığa göre)

Onların sözlerinden biri de şudur:

“Sihirbazlar, firavunun sözlerinin doğru olduğunu bildiği için, onun en yüce bir Rab olduğunu kabul ettiler ve ona: “Ne hüküm verirsen ver, sen ancak bu dünyanın hükümdarısın ve sadece burada hüküm vericisin” sözü gerçekleşmiştir. Çünkü, firavun hakkın bir aynası, bir görüntüsüdür.”

(Bunu Ruvide söylüyor..Tasavvuf dininde bu var..)
Devamı altta
__________________
Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli.
Alıntı ile Cevapla