Cevap: Aziz üstadım
Senin zamanın ve ömrün, berkten daha çabuk geçer; hayatın, çaydan daha sür’atli akar.
Sû’-i ihtiyarıyla bazıları yağmurdan zarar görse, “Yağmurun icadı rahmet değildir” diyemez.
Biz zarar vermiyoruz. Fakat menfaat vermeye iktidarımız yok. Onun için mâzuruz” diye özür beyan etmeyiniz. Nurdan zarar gelmez.
Havastan avama merhamet ve ihsan ve avamdan havassa karşı hürmet ve itaatı temin edecek, zekattır. Yoksa yukarıdan avamın başına zulüm ve tahakküm iner, avamdan zenginlere karşı kin ve isyan çıkar. İki tabaka-i beşer daimî bir mücadele-i maneviyede, bir keşmekeş-i ihtilafta bulunur. Gele gele tâ Rusya’da olduğu gibi, sa’y ve sermaye mücadelesi suretinde boğuşmaya başlar.
Üdeba-yı İslâmiyenin meşhurlarından bedbînlikle maruf Ebu-l Alâ-i Maarri ve yetimane ağlayışıyla mevsuf Ömer Hayyam gibilerin, o mesleğin nefs-i emmareyi okşayan zevkiyle zevklenmesi sebebiyle, ehl-i hakikat ve kemalden bir sille-i tahkir ve tekfir yiyip; “Edebsizlik ediyorsunuz, zındıkaya giriyorsunuz, zındıkları yetiştiriyorsunuz” diye zecirkârane te’dib tokatlarını almışlar.
Eğer düşmanlık etmek istersen; kâfirler, zındıklar çoktur; onlara adavet et.
1338′de islâm ordusunun Yunan’a galebesinden neş’e alan ehl-i imanın kuvvetli efkârı içinde, gayet müdhiş bir zındıka fikri, içine girmek ve bozmak ve zehirlendirmek için dessasane çalıştığını gördüm. Eyvah dedim, bu ejderha imanın erkânına ilişecek.
Abbasîlerin zamanında, o tarihte Mu’tezile, Râfızî, Cebrî ve perde altında zındıklar, mülhidler, İslâmiyeti zedeleyen çok fırak-ı dâlle meydana gelmiştiler.
Şimdi bu zamanda en büyük tehlike olan zındıka ve dinsizlik ve anarşilik ve maddiyyunluğa karşı yalnız ve yalnız tek bir çare var: O da Kur’anın hakikatlarına sarılmaktır.
Gizli münafık zındıkların garblılaşmak bahanesiyle siyaseti dinsizliğe âlet yapmaktadırlar.
Gaflet ile yapılan zikirler dahi feyizden hâlî değildir.
__________________ @@@EY NEFSİM SEN DE BİR GÜN ÖLECEKSİN@@@ |