Tekil Mesaj gösterimi
Alt 04 Nisan 2012, 20:37   Mesaj No:20

abdussamet

Avatar Otomotik
Durumu:abdussamet isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 15194
Üyelik T.: 09 Aralık 2011
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 1
Konular: 0
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: İlahiyat Önlisans 2.Sınıf Yaşayan Dünya Dinleri ünite özetleri

GİRİŞ
Dinin tarih boyu insanla birlikte varlığını sürdürdüğü, insanın olduğu her zaman diliminde ve her yerde var olduğu bir gerçektir. İnsanlar her dönem muhakkak bir inanç içersinde olmuşlar ve bu inanca dayalı tutumlar sergilemişlerdir.
Bununla birlikte 19 yy.da dinin kökenine yönelik pozitivist değerlendirmeler olmuştur. Tanrı inancında ise çok tanrıcılıktan tektanrıcılığa doğru bir gelişim söz konusudur.
*Hegel, insanlık tarihinde “din çağı” öncesi bir “sihir ve büyü dönemi” olması gerektiği üzerinde durmuş; Frazer ise insanlığın erken dönem tarihinde, büyü ve sihir gücüyle insanlığın doğayı kontrol altına alabileceğinin düşünüldüğü bir zaman diliminin varlığından söz etmiştir.

DİNİN ANLAM VE DEĞERİ
*Halk arasında yaygın kullanımında din kavramı genellikle kutsal terimi ile birlikte ele alınır. Öyle ki din, zihinlerde öncelikle kutsal terimini çağrıştırmakta; kutsal alana yönelik duygu ve düşüncelerle tavır ve davranışları ifade etmektedir.
*Kuranda din terimi; “yol, hayat tarzı, hesap günü, kanun, hüküm” anlamlarında kullanılır.
Buna göre din, insanın her türlü inancını, düşüncesini, tavır ve davranışlarını ifade eden, insanın yaşan tarzı ve yaşamında izlediği yol anlamına gelmektedir.
*Dinin batı dilindeki adı: religio, religion.
*Dinin nasıl anlaşılması gerektiği konusunda Batıda çeşitli görüş ayrılıkları olsa da yaygın olan kanaat dinin, “insanın tanrı, ****fizik alem ya da kutsala yönelik duygu, düşünce ve davranışlarını ifade eden sistem” olduğu yönündedir.

İnancı, yalnızca bazı ****fizik ve aşkın varlıkların var olduğunu kabullenmeyle sınırlamak doğru değildir. Zira ****fizik ya da aşkın aleme yönelik bir varlığın veya varlıkların mevcudiyetini kabullenme kadar bunların yokluğunu kabullenme de bir inançtır. Örneğin; İslamda Allaha inanç, Allahtan başka hiçbir üstün gücün var olmadığına inancıda içermektedir. Aynı şekilde erken Budizm’in tanrı inancı konusunda suskun kaldığı ve tanrı inancından öte insanın yeryüzünde var oluşuna yönelik düşüncelerin dinin temel karakteristiklerinden birisi olarak ön plana çıktığı bilinmektedir. Ayrıca her dinsel gelenek muhatap aldığı insanın tavır ve davranışlarını düzenleme, kişinin yaşamını bir düzene sokma hedefini taşır.
*Sonuç olarak dinin; insanın düşünce ve inanca dayalı değerlendirmelerini içeren zihinsel fonksiyonlarını, her türlü tavır ve davranışlarını ve insanın diğer insanlarla ilişkilerini ve kurumsal yönünü ifade eden sosyal yapısını belirleyen ve disiplin altına alan bir sistem olduğu söylenebilir.
*Panteizm: Tanrıyla doğanın birbiriyle içkinliği düşüncesi.

DİNLER TARİHİNİN ÖNEMİ VE BİR BİLİM DALI OLARAK GELİŞİMİ
Dinler tarihi dinlerin teolojik ve kurumsal yapılarını dinlerin tarihsel tezahürlerini de dikkate alarak inceleyen bir bilim dalıdır.
Dinler tarihi, dinleri çeşitli yöntemlerle inceler.
*Deiptif (tasvir edici-betimleyici) yöntem: Dinin ya da dinlerin tarihsel tezahürünü olduğu gibi anlatır.
*Fenomenolojik yöntem: Dini fenomenler anlaşılmaya çalışılır. Bu bağlamda dinler tarihçisi ele aldığı konuya ilişkin kendi duygu ve yaklaşımlarını elden geldiğince paranteze alır ve ele aldığı hususu o geleneğin içinden biri imişçesine anlamaya çalışır.
*Analitik yöntem: Dini tezahürler ve fenomenler irdelenmeye, analiz edilmeye çalışılır.
*Karşılaştırmalı yöntemler: Dini gelenekler birbiriyle yada bir din farklı tarihsel tezahürleriyle mukayese edilir.

*Milel ve Nihal başlığı altında kaleme alınan eserler 11.yy da yazılmaya başlanmıştır.
*Milel ve Nihal (dinler tarihi) alanında yazılan ilk eser; Abdulkadir Bağdadi “El fark beynel fırak”
*Batılılarca, karşılaştırmalı dinler alanında ilk özgün eser veren yazar: Şehristani.
Çeşitli İslam dışı inanç ve gelenekleri tanımlayan telif ve çeviri eserlere örnek: İbnül Kelbi “Kitabül Ansam”
*Dinler tarihi bilim dalı Osmanlı döneminde 19 yy.dan itibaren eğitim kurumlarında yer almaya başlamıştır.
*Önceleri dinler tarihi dersleri “ilmü esatirül evvelin” ve “kitabül edyan” adı altında verilmiştir.
*Dinler tarihi ile ilgili Türkçe olarak yazılan en eski kaynak olarak kabul edilen eser: Şemseddin Sami “Esatir” 1878’de

DİNLER, MEZHEPLER VE KÜLTLER
Hangi bağlamda olursa olsun dini inanç ve değerlerin farklı anlaşılıp yorumlanması mezhepleşme hareketlerini beraberinde getirmiştir. Dinin içerisindeki farklı yorum tarzlarına mezhep denir.

Mezhepler yapıları itibariyle itikadi, fıkhi ve siyasi olmak üzere üç kategoride incelenir.
*İtikadi mezhepler: İnanç konularındaki farklılıklar. Örneğin Hristiyanlıkta Tanrı oğlu olduğuna inanılan İsa Mesih’in şahsı konusundaki tartışmalar birçok mezhep hareketinin oluşumuna neden olmuştur.
*Fıkhi mezhepler: Dini hayatın yaşanması ve ibadet anlayışlarıyla ilgili farklılıklar. Örneğin Caynizm’in temel mezhep hareketlerinin ortaya çıkışındaki temel tartışmalardan birisinin giyim konusundaki farklı bakış açıları olduğu bilinmektedir.
* Siyasi mezhepler: Dini cemaatin siyasal otorite ile ilişkileri yada siyasal otoritenin dine yönelik algılamaları çeşitli siyasal mezhep hareketlerinin ortaya çıkışına zemin hazırlamıştır. Örneğin 4.yydan itibaren Roma’nın resmi dini haline gelen Hıristiyanlığın, bu dönemden itibaren siyasallaşmasından söz edilebilir.

*Mezhep hareketleri bir başka açıdan ortodoksi ve heterodoksi ayrışması şeklinde de kendisini gösterir.
Ortodoksi, genellikle egemen olmuş yaygın anlayış için kullanılır. Kendini çoğunluğun inancını ifade eden merkezi din anlayışıyla ve egemen siyasal güçle özdeşleştiren dinsel yorum, asıl doğru öğretiyi savunduğu ve doğru ve kabul edilebilir inançların temsilcisi olduğu iddiasıyla Ortodoks olarak tanımlanmıştır.
Heterodoksi, merkezi din anlayışının dışında kalan görüş ve akımlar. Heterodoksi, çoğunluğun ya da bazı durumda siyasal gücün doğru ve kabul edilebilir saydığı resmi öğretinin dışında kalan her türlü akımı ifade eder. Çoğunluğa karşı azınlığı ve resmi din anlayışına karşı muhalefeti temsil eden akımlar heterodoksal olarak değerlendirilmiştir.
Heretik akımlar: Heterodoksi içinde dine ve dinsel inanç ve değerlere getirdikleri yorum ve bakış açısıyla yaygın din anlayışının temel değerlerinden sapma temayülü gösterdikleri düşünülen ve sapkın inanç ve uygulamaları nedeniyle cezalandırılmayı hak ettiklerine inanılan akımlar heretik yada sapkın akımlar olarak adlandırılır.
Heresi: Yaygın kabul edilen inançlardan yada çoğunlukla temsil edilen öğretilerden kesin bir ayrılık ve farklılaşmayı temsil eden dini yorumlardır.

*Senkretik dinler: Farklı dini değerleri bir araya getirmek suretiyle oluşturulan yeni inanç sistemlerine denir.Farklı inanç sistemlerinin bir arada yaşanması ve bilinçli ya da bilinçsiz şekilde birbirinden etkilenmesi nedeniyle oluşan yeni dini yorumlar senkretik dinler olarak tanımlanmaktadır.
* Senkretik dinlere örnek: Sih dini (İslam ile Hindu geleneğinden birçok unsur taşır.) Yahova Şahitleri, Moonculuk, Sayentoloji gibi hareketler senkretik akımlar olarak değerlendirilebilir.

*Kültler: Müstakil bir din olmaktan öte çoğunlukla bir dini gelenek içersinde belirli bir obje ya da değere tapınmayı ön plana alır. Kültler, içe dönük cemaat anlayışıyla ve gizemcilikleriyle diğer din mensuplarından ayrılırlar. Son dönemlerde Batı dünyasında sayıları hızla artan çeşitli Neo-Gnostik gruplar bu çerçevede değerlendirilir. Ayrıca müstakil bir inanç sistemi ve ibadet anlayışını geliştirip temsil etmekten öte, kurulu yaygın dinsel geleneklere ve sosyal değerlere karşı bir anarşizmi, başkaldırıyı temsil eden, bütün tutum ve tavırlarını buna göre oluşturan ve bu bağlamda bazen nefret, şiddet ve teröre yer veren hareketlerde kült kapsamında sayılabilir. 20.yydan itibaren Batıda yayılan Satanizmi bu bağlamda değerlendirmek mümkündür.

DİNLER TİPOLOJİSİ/TASNİFİ
Dinle ilgili yapılan tasniflerde dinin kendisinden hareketle yapılan tasniflerle tasnifi yapan kişinin dine yönelik algılamalarının etkili olduğu görülmektedir. Örneğin her din mensubu kendi inanç ve değerlerini merkeze koyarak bir din tasnifi yapmaya çalışmıştır. Bu doğrultuda kendi inancını hak, doğru ve yegane din, diğer inanç sistemlerini ise batıl dinler olarak tanımlamıştır.
*İslam geleneğinde yapılan en yaygın din sınıflaması hak, ilahi ve semavi kavramları ekseninde olmaktadır. Buna göre hal/ilahi/semavi dinler İslam, Yahudilik ve Hıristiyanlık için kullanılmaktadır. Bu anlayış Yahudilik ve Hıristiyanlığıda ilahi kategorisinde görmekte, bunların sonradan tahrif edilmiş olduğunu varsaymaktadır. Bu nedenle bu dinler “muharref” olarak adlandırılmaktadır.
*Kuran, dinleri “Allahın dini İslam” ve diğerleri şeklinde ayırmaktadır. Yalnızca İslamı hak/ilahi din olarak değerlendirmektedir.
*Hıristiyanlık Ortaçağ başlarından itibaren kendisini yegane din olarak görmüş ve kendisi dışındakileri pagan gelenekler olmakla itham etmiştir.
*Sabilik kendisini yegane doğru (kuşta) olarak görürken diğerlerini yanlış (kabda) olarak görür.

* Evrensel dinler: Sahip olduğu inançları evrensel düzlemde yaymaya çalışa, dolayısıyla tüm insanlar arasında yayılmayı hedefleyen inanç sistemleridir.
* Milli dinler: Dinin kapsamını yalnız bir milletle, soyla, klanla yada kabileyle sınırlamış olan geleneklerdir.
*Milli bir din olup tarih içersinde zaman zaman dinin evrensel planda yayılmasına yer vermiş, dolayısıyla evrensel bir din karakteri gösteren dinlere örnek: Yahudilik

* Monoteist dinler: Tektanrılı din
* Politeist dinler: Çoktanrılı din
* Düalist dinler: İkitanrılı din

* Panteist: Tanrıyla evren içkinliği (Evrenin tümünü Tanrı olarak kabul eder)
* Deist:Tanrı insan içkinliği. Tüm dinleri yok sayarak sadece Tanrının varlığını kabul eder. Peygamber, vahiy, ahiret, melek vs inançları yoktur.

* Agnostik (bilinmezcilik): Tanrının varlığının ya da yokluğunun bilinememesi.
* Gnostik: Sezgi ya da düşünerek Tanrının kavranması düşüncesi.

* Kristosentrik din: Mesih merkezli
* Teosentrik din: Tevhid merkezli
* Etnosentrik din: Seçilmişlik merkezli ( Yahudilerin İsrailoğullarının seçilmişliğine inancı)

ÇEŞİTLİ TANRI DÜŞÜNCELERİ VE DİNLER
*Üstün güç/güçler ****fizik bağlamdaki ilahi bir varlık yada varlıklar olabileceği gibi, yaşanılan evrene ait herhangi bir obje, nesne, şahıs ya da evrensel düzlemde etili olduğuna inanılan bir ilke de olabilir. Dinlerin inanç yada ibadet sistemlerinde yer verilen üstün güç veya güçler genellikle tanrı ve tanrılar olarak karşımıza çıkar. Bununla birlikte yarı tanrı yada ruhsal varlıklar, ata ruhları ve benzeri doğaüstü unsurlar da üstün varlıklar olarak tazim edilebilir. Çin dinsel geleneklerinde Yin-Yang prensibi, Hint dinlerinde Karma (Dharma) doktrini her şeyi kuşatan üstün bir güç olarak karşımıza çıkar.
* Teizm, tanrı yada tanrıların doğaüstü üstün güçler olarak algılandığı geleneklerdir.
* Monoteist yada tektanrıcı dinler insanların yaşamlarında yer verdikleri diğer üstün güçleri reddederek bir tek üstün gücün, yani Tanrının varlığının kabul edilmesini ön plana çıkarmışlardır.
* Düalist yada ikitanrıcı dinler genellikle iyi ve kötü düalitesi çerçevesinde bir iyilik birde kötülük tanrısının arlığını kabullenirler. Ancak kötülükten sakınmak amacıyla iyilik tanrısına tapınmayı esas alırlar.
* Politeist, çoktanrıcı geleneklerde ise insan yaşamından iyi ve kötü nitelikleri temsil eden sayısız oranda tanrısal varlığın mevcudiyetine inanılır. Hatta böylesi inanç sistemlerinde bunların yanında çeşitli doğal varlıklar, gök cisimleri, krallar ve yöneticiler gibi insanlarda üstün varlık olarak görülür.

Henoteizm: Birçok tanrının varlığını kabul etmekle birlikte bunlardan yalnızca birisine tapınmayı esas alan teolojik yaklaşıma denir.

(ALINTIDIR) Hazırlayandan Allah razı olsun inşallah hakkını helal ediyordur...
Alıntı ile Cevapla