Durumu: Medine No : 25 Üyelik T.:
14Haziran 2007 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Yaş:42 Mesaj:
549 Konular:
49 Beğenildi:8 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | RE: Hz. YA'KUB (A.S.)
Bir de Ya'kub (a.s) rüya tabir etmeyi de bilirdi. Yüce Allah Kur'ân-ı Kerîm'de bu hususu şöyle haber vermiştir:
"Hani bir zaman Yûsuf babasına: Babacığım, ben (rüy'a) on bir yıldız, güneşi ve ayı gördüm. Bunları hepsinin bana secde ettiklerini gördüm, demişti. (Babası Ya'kub ona şöyle demşti): Yavrum, rü'yanı kardeşlerine anlatma, sonra sana bir tuzak kurarlar. Çünkü şeytan, insana apaçık bir düşmandır! Böylece Rabb'in seni seçecek ve sana rü'yada görülen olayların yorumunu (veya Allah'ın kitabının ve peygamberlerin sünnetlerinin inceliklerini) öğretecek. Sana ve Ya'kûb soyuna nimetini tamlayacaktır. Nasıl ki ataların İbrahim'e, ve İshâk'a da nimetini tamamlamıştı. Şüphesiz Rabb'in bilendir, hikmet sahibidir" (Yûsuf, 12/4, 5, 6).
Ya'kûb (a.s) bitmeyen tükenmeyen güzel bir sabra sahipti. O, sabrıyla ve ümidiyle örnek bir peygamberdi. Kendisi, evlad acısı ve evlad ihanetiyle imtihan edildi. Kur'ân'da, onun hayatı, Yûsuf (a.s)'ın hayatı ile iç içe anlatılmıştır. Ya'kûb (a.s)'ın gözlerinin kaybolmasına, saçlarının ağarmasına ve belinin bükülmesine sebep olan bu evlad imtihanı ve onun örnek sabrı, Kur'ân'da şöyle haber verilmiştir:
"(Ya'kûb kendisine hıyanet eden çocuklarına şöyle dedi): Herhalde, nefisleriniz size bu işi süsleyerek sizi ona sürükledi. Artık bana güzelce sabretmek kalıyor. Belki de Allah, onların hepsini bana getirir. Çünkü O, bilendir, herşeyi hikmetle (yerli yerince) yapandır. Ve yüzünü onlardan çevirdi de: "Ey Yûsuf üzerindeki tasam (gel, gel tam senin gelme zamanındır)! " dedi ve tasadan gözlerine ak düştü. (Acısını) yutkunuyor (açığa vurmamaya çalışıyordu). Dediler ki: "Vallahi sen, Yûsuf'u ana ana hasta olacaksın, yahut öleceksin!" (Ya'kûb aleyhisselâm onlara): "Ben üzüntü ve tasamı yalnız Allah'a şikayet ederim ve Allah tan sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim" dedi. (Ondan sonra şöyle devam etti): "Ey oğullarım, gidin, Yûsuf'u ve kardeşini araştırın. Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Zira, kafir kavimden başkası Allah'ın rahmetinden ümit kesmez!" (Ya'kûb'un oğulları tekrar Mısır'a Yûsuf'un yanına döndüklerinde dediler ki: "Ey vezir, bize ve çocuklarımıza darlık dokundu, değersiz bir bir sermaye ile geldik. Ama sen bizim için tam ölçü ver, bize tasadduk eyle. Çünkü Allah, tasadduk edenleri mükafatlandırır." (Yûsuf) dedi: "Sizler cahil iken, Yûsuf'a ve kardeşine yaptığınız(ın kötülüğünü) bildiniz mi (bundan tevbe ettiniz mi)" "A, yoksa sen, sen Yûsuf' musun?" dediler. "Ben Yusuf'um, bu da kardeşindir" dedi (ve şöyle devam etti): "Allah bize lütfetti. (Bizi korudu, yüceltti). Kim (Allah'tan) korkar ve sabrederse, Şüphesiz Allah, iyilik edenlerin ecrini zayi etmez" "Vallahi, Allah seni bizden üstün kıldı. Doğrusu biz suç işlemiştik! dediler (Yûsuf onlara): "Bu gün sizi kınama yok. Allah sizi bağışlar. O, merhametlilerin merhametlisidir. Şimdi şu gömleğimi götürün, babamın yüzüne koyun da gözü açılsın. Ve bütün ailenizle birlikte bana gelin" dedi. Kervan (Mısır'dan) ayrılıp yola koyulunca, babaları, (yanında bulunanlara): "Eğer bana bunak demezseniz, (inanın ki) ben Yûsuf'un kokusunu duyuyorum"dedi. "Vallahi sen hâlâ eski şaşkınlığın içindesin" dediler. Müjdeci gelip de (Yûsuf'un gömleğini) (Ya'kûb)'un yüzüne koyunca, derhal (gözü açıldı), görür oldu. "Size demedim mi ben, Allah'tan sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim?" dedi. (Oğulları): "Ey babamız, bizim için günahlarımızın bağışlanmasını dile. Gerçekten biz günah işledik"dediler. (Ya'kub onlara): "Sizin için Rabb'ime istiğfar edeceğim. Şüphesiz O, bağışlayan, esirgeyendir"dedi. (Hep beraber Mısır'a hareket ettiler.) Nihâyet Yûsuf'un yanına vardıklarında, (Yûsuf) ana-babasını kendisine çekip kucakladı ve: Âllah'ın dileğiyle, güven içinde Mısır'a girin!"dedi. Anasını babasını tahtı üstüne çıkardı ve hepsi onun için secdeye kapandılar (ona kavuştukları için Allah â şükür secdesi yaptılar veya onun önünde saygı ile eğildiler. Yûsuf: "Babacığım, işte bu, önceden (gördüğüm) rüyanın yorumudur. Rabb'im onu gerçek yaptı. Bana iyilik etti. Zîra şeytan, benimle kardeşlerim arasına fitne soktuktan sonra, O, beni zindandan çıkardı. Sizi de çölden getirdi. Gerçekten Rabb'im, dilediği şeyi çok ince düzenler. O (her tedbiri) bilen, her şeyi yerli yerince yapandır" dedi. "(Yûsuf, 12/83-100).
Bu âyetlerde de ifade edildiği gibi, Ya'kûb (a.s)'in çocukları, neticede yaptıklarına pişman oldular. Babalarından ve kardeşleri Yûsuf (a.s)'dan özür dilediler. Babaları Ya'kûb (a.s) ve kardeşleri Yusuf (a.s) onları bağışladılar ve onlar için Allah'a yalvarıp dua ettiler. Cebrâil (a.s), Ya'kûb (a.s)'a gelerek, çocukları için yaptığı duasının kabul edildiğini ve çocuklarının Allah tarafından bağışlandıklarını müjdeledi (es-Salebî, el-Arais, Mısır 1951,140 vd.).
Yak'ub (a.s) da diğer peygamberler gibi insanları Allah'a inanmaya ve O'na ibadet etmeye çağırdı. Kendisi bu yolda fevkalade örnek bir hayat yaşadı.
Kur'ân-ı Kerîm'de bildirildiği gibi, Yakub (a.s), İbrâhim (a.s)'ın yaptığı gibi, ruhunu teslim etmeden önce, çocuklarına vasiyette bulundu: "O zaman (Yâ'kûb), oğullarına; "Benden sonra neye kulluk edeceksiniz?" demişti. (Onlar da): "Senin Rabb'in ve ataların İbrâhim, İsmâil ve İshâk'ın Rabb'i olan tek Allah'a kulluk edeceğiz. Biz O'na teslim olanlarız" dediler" (el-Bakara, 2/133).
Nureddin TURGAY
|