14 Mayıs 2012, 19:01
|
Mesaj No:67 |
Durumu: Medine No : 4458 Üyelik T.:
19 Ekim 2008 Arkadaşları:0 Cinsiyet:kadın Memleket:sivas/istanbul/ Mesaj:
5.605 Konular:
582 Beğenildi:4859 Beğendi:6530 Takdirleri:26122 Takdir Et:
| Cevap: Çok düşündürücü hazır cevaplar Sıcak bir tebessüme varmısınız?
HANGİ GÜN BAYRAM?
Abdullah bin Mübarek, bir rahibe:
—Bayramınız hangi gündü? diye sormuş ve şu cevabı almış:
—Allah’a demiş asi olmadığımız her gün bayramımızdır.
HER GÜNÜN TÜTÜNÜ
Bir dostu ünlü İskoçyalı edebiyatçı Thomas Carlyle’a sorar:
—Bu kadar kitabı nasıl biriktirdiniz.
Carlyle şu cevabı verir:
—Bu kütüphane benim her günkü tütünümdür!
—Ne demek istediğinizi anlamadım?
Carlyle açıklar:
—Arkadaşlarımın tütüne verdiği parayı, ben kitaplarıma verdim.
DAYANIŞMA
Bir sohbette söz evlilikten açıldığında, meşhur bir ressam şunu anlatmıştı:
—Bana soruyorlar: ‘Hanımına nasıl dayanıyorsun?’ diye. Ben de şu cevabı veriyorum:
—Efendim, evlilik bir dayanma değil, dayanışmadır!
BAKLAVA
Öğrencisi Osman Öztürk anlatıyor:
Mahir İz Hoca, Osman Öztürk ve diğer araştırmacılarla birlikte İslâmî Araştırmalar Vakfı’nda çalışmaktadır. Buradaki ilmî toplantılara geç gelenlerin ceza olarak beraberlerinde baklava getirmeleri kararlaştırılır. Hoca muntazam mesai yaptığı için hiç ceza almaz. Bir gün yanında baklava getirir ve:
“Benim geç geleceğim yok. İyisi mi, ben cezamı çekeyim” der.
EŞE DOSTA HEDİYE
Şair Arif Nihat Asya, son zamanlarda ebced hesabıyla tarih düşürmeye ve dostlarına böyle şiirler yazmaya merak salar. Edebiyatçı dostlarının yeni çıkan kitaplarına, yakınlarının nişanlanan kızlarına ve sünnet olan çocuklarına tarih düşürmeye başlar. Şair Mehmet Çınarlı, bir gün bunun sebebini şaire sorunca şu cevabı alır:
—Eş dost, lütfedip bu gibi mutlu günlere beni de davet ediyor. Hepsine hediye alıp götürmeme imkân yok. Benim hediyem de bu tarih’ler oluyor.
VUR AL
Meşhur tarihçi İbnülemin Mahmud Kemal İnal, bir gün Taha Toros’la birlikte müşterek bir dostlarının cenaze namazına yetişmek üzere Beyazıt’tan Fatih’e doğru yürürken habire çocuğunu döven bir kadını görür. Olaya müdahale eden üstada, kadın dert yanar:
—Efendim, bu çocuk fena halde canımı sıktı. Az önce illa çikolata alacaksın diye tutturdu. Aldım, yemedi. Şimdi de simit diye ağlıyor. Gördüğünüz gibi yerden kalkmıyor.
İbnülemin, kadına çocuğun adını sorunca, “Vural” cevabını alır. Bunun üzerine, nüktesini salıverir:
—Be kadın! Madem ki veledin adını Vural koymuşsun. Öyleyse, dediğini yapmak zorundasın. Hem vuracaksın, hem alacaksın. Vur-al!...
ALINTI
__________________ Birbirimize Fikirlerimiz uyuşmasa bile İNSAN olduğumuz için SAYGI duymamız lazım...
Ne MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE.... |
| |