Cvp: Taşıyıcı annelik
-------------------------------------------------------------------------------- Alternatif üreme tekniklerinin İslam dininin temel prensiplerinin çizdiği sınırlar içinde kullanılması meşru ve caizdir. Bu sınırlar şunlar: Tüp bebek metodunda kullanılan malzeme ki; bunlar yumurtadır, spermdir mutlaka evlilik birliği içinde nikâh altındaki çiftlerden temin edilmesi vazgeçilmez bir prensiptir. Bu uygulamalarda evlilik birliğini gereksiz kılacak herhangi bir yaklaşım İslam’ın temel prensipleriyle kesinlikle bağdaşmaz.
Mesela evlilik birliği yokken sperm teminiyle çocuk sahibi olmak. Tıp bunu mümkün görüyor ve uyguluyor da. Ama İslam dini buna izin vermiyor. Çünkü bu, evliliği gereksiz kılan bir uygulamadır ve nesli muhafaza prensibine de aykırıdır. Kadın eş, yumurta sahibi olarak, yumurtanın döllendikten sonra yetişmesini sağlayacak rahim sahibi olarak zaruri bir varlıktır. Erkek eş de spermin temin edilmesi veya hiç spermi olmuyorsa ileri teknolojide klonlamada hücre temin edilecek varlıktır. Bu yaklaşımda evvela aile sağlığı ve saadeti için bu yöntemlerin kullanılmasına tıp uzmanları gerek duyacaklar. Tabii önce ailenin kendisi ihtiyaç hissedecek buna. Çocuk sahibi olmak istiyoruz. Toplumumuzda öyle çevreler var ki, çocuk sahibi olmayı toplumun devamı için bir mecburiyet kabul ediyorlar.
Çift normal şartlarda çocuk sahibi olamıyor. Yardımcı üreme tekniklerine ihtiyaç söz konusu. İslam, mutlaka ‘dene’ diye zorlamıyor tabii ki. Ama isterse, bu caiz değildir, denemez. Çünkü neslin devamı İslam’ın prensibi. Bu takdir-i ilahidir, kadere baş eğeceğiz, denmesi gerekmiyor. Doktorlar buna tıbbî çare var diyorlarsa bu çareyi kullanma durumundayız. Yani bazı çevreler ‘Allah’ın iradesine mi karşı geliyorsun?’ diyor. Bu da Allah’ın iradesi. O bakımdan bu noktada geniş davranıyoruz.
Kısırlığın sebebi kimde olursa olsun, nesep kavramının devamı için hem anne hem de baba tarafından genetik yapı da düzgün devam etmelidir. Annenin özellikleri rahmindeki kendi yumurtasında devam ediyor. Eskiden nesebin baba tarafından devam ettirildiği sanılıyordu. Halbuki bugünkü biyolojik bilgilerimize göre en azından eşit devam ettiriliyor. En yeni bilgileri devreye sokarsak annenin daha hakim unsur olduğunu görüyoruz. 23 kromozom anneden, 23 kromozom babadan birleşiyor ama kromozom altı bir gen grubunun sadece anne yumurtasında bulunduğu tespit edildi. Bundan dolayı annenin yumurtalıklarında bir arıza varsa bir başka kadının yumurtalığından alınacak bir kök hücre ile kadının tedavi edilmesi caiz değildir. Çünkü yumurtalığından kök hücre alınan kadının özellikleri tedavi edilen kadının yumurtalıklarına intikal edecektir. Bir başka kadından alınan yumurtanın anne adayına nakledilmesi de caiz değildir.
Kök hücre ile rahmin tedavisi de caiz değil. Çünkü riskli. Bugün tıp anne rahminde gelişmekte olan ceninin gen alışverişine devam ettiğini gösteriyor. Hatta sütle beslenme sırasında bazı genetik özelliklerin süt yoluyla geçtiğini gösteriyor.
Babanın testisleri arızalıysa buradan özel bir cerrahi metotla sperm avına giriyorlar. Ondan da netice alınamadığında, sağlam birinin testislerinden alınan kök hücre ile tedaviye de, aynen anne yumurtasındaki gibi genetik yapıda değişiklik meydana geldiği için izin vermek mümkün olmuyor. Tüp bebek yönteminde embriyonun, zigot oluştuktan sonra 5 gün içinde anne rahmine nakledilmesi gerekiyor. Ama zigotun üçüncü gününden sonra hücrelerin aldığı multipotent denen şekil her organa dönüşebilen yapıyı arz ediyor. Oradaki kök hücreleri alıp kullanma konusunda ciddi problemler var.
İnsan zigottan başlıyor. Zigot, yumurta ile spermin ilk döllendiği anda aldığı isim. Normal şartlarda bu anne karnında olurken, tüp bebekte laboratuar ortamında oluyor. İnsan orada başladığı için o ilk dört beş günlük safha da insanın gelişme safhalarıdır, canlı varlıktır, insandır; onun telef edilmesi insan öldürmeye eşdeğerdir. Annenin yumurtlayan tavuk haline getirilmesi de doğru değil.
Mehmet TALU |