Durumu: Medine No : 127 Üyelik T.:
10 Eylül 2007 Arkadaşları:4 Cinsiyet: Memleket:ankara Yaş:32 Mesaj:
1.805 Konular:
527 Beğenildi:30 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Cvp: Kur'an-ı Kerim'de Kıssaların Din**Eğitimindeki**Rolü
1. Kur’ân’daki Kıssaların Çeşitleri
Kıssa kelime olarak; bir şeyin izini takip etmek, hikâye etmek fiillerinden türeyen; hikâye, fıkra, rivâyet, sözün kısası, vak’a, haber, söz1 mânâlarına gelir.
Istılah olarak kıssa: “Yalan ihtimali veya hayalin karışması mümkün olmayacak bir tarzda tarihin derinliklerinde kaybolmuş, unutulmuş veya bazı izleri insanlığın hâfızalarında varlığını koruyabilmiş hâdiselerin; muhataplara, âdeta olaylara yeniden bir canlılık vererek anlatılmasıdır.”2
Kıssaya benzer yapıda Kur’ân-ı Kerim’de mesellerden de bahsetmekte fayda vardır. Kur’ân’da mesel kelimesi; sıfat, hal, kıssa, ibret ve örnek mânâlarında kullanılmıştır. Meseller bir konuda bazı durumları izâh için örnek olarak verilen, gerçekte yaşanmamış, fakat yaşanması mümkün olan hadiselerdir.
Kur’ân-ı Kerim’deki mesellere şu hadiseyi örnek verebiliriz; “Bir tarafta bir şahsın kölesi olup hiçbir güç ve yetkisi olmayan âciz bir adam, öbür tarafta kendisine tarafımızdan bol bol rızık ve imkân nasip ettiğimiz bir zat ki o maldan gizli-açık dilediği gibi harcayıp kullanıyor. Hiç bu ikisi eşit tutulabilir mi? Bütün hamdler, övgüye vesile olan her şey, Allah’a aittir. Ne var ki onların çoğu bunu bilmezler.” (Nahl, 16/76)
Kur’ân-ı Kerim’deki kıssaları genel olarak iki kısımda ele almak uygun olacaktır. Birincisi; “tarîhî kıssalar”dır. Tarîhî kıssalar; olaydaki şahısların, zamanın ve yerin belli olduğu veya bunlardan bazılarının belli olduğu kıssalardır. İkincisi ise; “temsîlî kıssalar”dır. Temsîlî kıssalar; olaydaki yer, zaman ve şahısların belli olmadığı örnek alınabilecek kıssalardır. Bu tür kıssalarda sadece olaylar ön planda tutulmaktadır.3
Tarihî kıssalara şu olayı örnek olarak verebiliriz: “Onlara, Âdem’in iki oğlunun gerçek olan haberini oku; Onların her ikisi birer kurban takdim etmişlerdi de, birininki kabul edilmiş, öbürününki ise kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, kardeşine:
– Seni öldüreceğim, dedi. O da:
– Allah ancak muttakilerden kabul buyurur, dedi. Yemin ederim ki, sen beni öldürmek için el kaldırırsan, ben seni öldürmek için sana el kaldırmam. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım.
Ben istiyorum ki sen, kendi günahınla beraber benim günahımı da yüklenesin de cehennemliklerden olasın. Zalimlerin cezası işte budur.
Nefsi onu kardeşini öldürmeye itti ve onu öldürdü; bu yüzden de kaybedenlerden oldu.” (Maide, 5/27-30)
Temsilî kıssalara ise, şu olayı misâl verebiliriz:
“Yahut görmedin mi o kimseyi ki, evlerinin duvarları çatıları üzerine çökmüş bir kasabaya uğradı;
– Ölümünden sonra Allah bunları nasıl diriltir acaba! dedi. Bunun üzerine Allah onu öldürüp yüz sene bıraktı; sonra tekrar diriltti:
– Ne kadar kaldın? dedi.
– Bir gün yahut daha az, dedi. Allah ona:
– Hayır, yüz sene kaldın. Yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamıştır. Eşeğine de bak. Seni insanlara bir ibret kılalım diye (yüz sene ölü tuttuk, sonra tekrar dirilttik). Şimdi sen kemiklere bak, onları nasıl düzenliyor, sonra ona nasıl et giydiriyoruz, dedi. Durum kendisince anlaşılınca:
– Şimdi iyice biliyorum ki, Allah her şeye kâdirdir, dedi.” (Bakara, 2/259)
Burada olayın gerçek olduğu bilinmektedir, fakat olayın yeri, zamanı ve şahısları belirtilmemiştir. Bunun sebebi ise, dikkatleri bizzat olayın kendisine çekmek olabilir. Aynı zamanda bu tür kıssalarda olayın şahıslarını, zamanını ve buna benzer ayrıntıları bilmek, verilmek istenen mesajı çok fazla değiştirmeyebilir. Bunun yanında, şahıs ön planda ise ve şahsın konumu olaya değişik bir bakış açısı getirecekse, böyle olaylarda şahıslar zikredilerek, dikkatler onların üzerine çekilebilir. Bu şahıslar başta Peygamberler olabilir.
Kur’ân-ı Kerim’de Hz. Musa (a.s.)’nın kıssasının anlatıldığı yerlerde, kıssanın kahramanları olarak, Hz. Mûsâ (a.s.)’nın yanında Hz. Hârun (a.s.), Firavun, Hâmân, Kârun, Hz. Mûsâ (a.s.)’nın annesi gibi isimler zikredilmektedir.4 Bunun yanında mekan olarak; Sînâ Dağı, Mısır gibi yerlerden bahsedilmektedir.5 Kıssalarda zaman ifadesi olarak ise; Hz. Nuh’un kavmi içinde 950 seneden fazla kalmasını6 örnek olarak verebiliriz.
2. Kur’ân-ı Kerim’deki Kıssaların Özellikleri
Kur’ân-ı Kerim’deki kıssalar, tarihte yaşanmış olaylar arasından seçilmiş, ideal yaşantıların ve ideal insanların bulunduğu örnek teşkil edebilecek özellikteki hadiselerdir. Bu kıssalarda iyi ve kötü davranışlar göz önüne serilerek mukayese yapılır. Sonuçta ders alınması ve hayata uygulanması istenir. Bu olaylarda doğru ile yanlış davranışların yanında, iyi ve kötü karakterler de göz önüne serilerek dersler verilir.
Genel itibariyle Kur’ân-ı Kerim’deki kıssalara baktığımızda, ayrıntılara fazla yer verilmediğini görürüz. Bu kıssalarda olaylar ön planda tutularak, adeta dikkatler, verilmek istenen mesaja yoğunlaştırılmaktadır. Bazı kıssalarda olayın kahramanları, yer ve zamanı zikredilmemektedir. Bu tür kıssalarda zaman, yer ve şahısların önemli olmadığı, bilakis kıssadaki mesajın önemli olduğu sonucunu çıkarmak mümkündür. Ayrıca bilinmelidir ki, bu kıssaları yaşanmış ve bitmiş olarak görmeden, her devirde ders almalı ve o günün şartları içinde anlamalıdır.
Allah (c.c.) Kur’ân’daki kıssaları bize anlatarak, kıyamete kadar devam edecek olan küllî kanunların ucunu göstermektedir. Yani böylesi hadiseler, Hz. Adem zamanından kıyamete kadar devam edecektir. Zaten Kur’ân’daki kıssalara bakınca, bunların hiçbir zaman ve mekana tahsis edilmediğini görürüz. Bu da Kur’ân’ın evrensel olduğunu göstermektedir. Kur’ân’dan hakkıyla istifade edebilmek için bu gerçeği anlamak gerekir.
Çoğunlukla Kur’ân-ı Kerim insanın terbiyesinde kıssayı kullanır. Kıssalar karşılıklı konuşma, güzel sunuş, şahsiyetleri canlandırma ve karakteristik çizgileri resmetme inceliğine sahiptir. Kalbi ibret almaya yöneltmek için kıssada en mühim sahne seçilir.7
İnsana ait özellikleri ihtivâ eden Kur’ân’daki kıssalar, insanın ruhunu tam olarak ifade eden tahlillerle doludur. İnsan tabiatını bütün açıklığıyla ve bütün yönleriyle ortaya koyar. Olayları inceleyen herkes, orada kendisini bulur. Sonuçta herkes kendine uygun bir şeyler bulup dersini alır ve hayata geçirmeye çalışır.
“Kur’ân’daki kıssalar, azgın ve yoldan çıkmış toplulukların temelini sarsan tarihî olayların anlatıldığı doğru ve güvenilir beyanlardır.”8 Bu kıssalar her ne kadar eskiden yaşanmış olsa da, her devirde yaşanması mümkün olan, her asra uyabilecek ve herkesin hayatına rehber olabilecek özelliktedir. Bu olaylarda genel formüller ve kalıplar vardır. İnsanlar oradan çok dersler çıkarabilir.
3. Kur’ân’daki Kıssaların Gayeleri
Kur’ân-ı Kerim’de kıssaların gayeleri, inananlar için öğüt ve ibret verme, önceki İlahî kitapları tasdik, her şeyin açıklanması, inananlar için kılavuz, inanmayanların batılda kalmalarını önleme ve hakka davet olarak ifade edilmiştir.9 Hud sûresinde ise kıssaların gayeleri şöyle anlatılıyor: “Peygamberlerin haberlerinden, senin kalbini takviye edecek her şeyi sana anlatıyoruz. Bu sûrede de sana hak ve gerçek, mü’minlere de bir öğüt ve talimat gelmiştir.” (Hud, 11/120) Bu ayet, imanın yerleşmesi ve iradenin sağlamlaşması açısından kıssaların önemine işaret etmektedir.
Birçok kapalı meselenin açığa kavuşması, dînî prensiplerin daha iyi anlaşılması ve akılda kalması için, Kur’ân-ı Kerim’de kıssalara sıkça yer verilmiştir. Kur’ân’da bazı iman hakikatlerini izah etmek, İslâmî prensipleri yerleştirmek ve anlaşılmasını kolaylaştırmak için kıssalar kullanılmıştır. Allah’a iman, Meleklere iman ve Ahiret’e iman gibi bazı mücerret konular, müşahhas olaylarla ve kıssalarla daha kolay anlatılabilmekte ve zihinde kalıcı olmaktadır.
Kıssalarla inananların hem aklına, hem duygularına yön vermek mümkündür. Kur’ân-ı Kerim’de anlatılan hikâyelerde duyguları etki altına alan bir güç vardır. Bu sayede sadece akıl değil, duygular da etki altına alınmış olmaktadır. Gerçek hayatta yaşanmış olan kıssalar, çekilmiş olan sıkıntılar ve zorluklar insanların iradesini güçlendirmekte, her şartta dini yaşamanın gerekli olduğunu öğretmekte, insanı iyiliğe ve gerçeğe doğru motive edip, harekete geçirmektedir.
Kur’ân-ı Kerim’deki kıssalarda bazı gerçeklerin bizzat yaşanmasının mümkün olduğu, uygulamanın zor olmadığı, gerçek hayatta yaşanmış bir örnekle gözler önüne seriliyor. Kıssalar aynı duyguları paylaşan insanlar için moral kaynağı olup, onları tesellî etmektedir. Bu kıssaların bir gayesi de, geçmişte yaşamış insanların tecrübesinden faydalanmaktır. Tarihteki hâdiselerin benzerinin her zaman yaşanması mümkün olacağından, insanların bu tecrübelerden istifade ederek aynı yanlışlara düşmemeleri istenmektedir.
Kur’ân kıssaları, beşer kalbini saygıya değer, uyulmaya layık kıymet ve değerlere yönelterek, amelleri onun doğru tartan terazisi ile tartması için aklı uyarır. Ayrıca kıssalar vasıtasıyla, geçici bir kuvvetin, aldatıcı bir şöhretin, hakikati unutturucu bir servetin veya azgınlaşmış bir cinsî duygunun, insanı Allah’ın emirleri doğrultusunda yaşamaktan uzaklaştırmasına engel olması hedeflenmektedir.10
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! |