Tekil Mesaj gösterimi
Alt 21 Nisan 2008, 21:15   Mesaj No:3

NUR

Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:NUR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 127
Üyelik T.: 10 Eylül 2007
Arkadaşları:4
Cinsiyet:
Memleket:ankara
Yaş:32
Mesaj: 1.805
Konular: 527
Beğenildi:30
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cvp: Kur'an-ı Kerim'de Kıssaların Din**Eğitimindeki**Rolü

Kur’ân’daki Kıssaların Din Öğretimindeki Yeri ve Önemi

Kur’ân’daki kıssalar, bizim için karanlık olan geçmişin hadiselerini aydınlatarak, insanın yaratılışından bu güne kadar geçirdiği devreler hakkında bilgi verir ve insanı bütün bunlardan ders almaya çağırır.12 Özellikle kahramanları saygıya değer insanlar olan kıssalar, bu konuda daha büyük bir etkiye sahiptir. Kur’ân’daki kıssaların kahramanlarının çoğunluk itibariyle peygamberler olması, insanlara örnek olma açısından çok önemlidir.
Kur’ân’daki kıssalar, din dilinin gelişmesini sağlaması yönüyle din öğretiminde büyük bir öneme sahiptir. Çocuklar birçok dînî kavramı tam olarak anlamakta zorlanabilir. Bu kavramlar, günah, sevap, tevbe, sabır, mübarek, kutsal gibi soyut kavramlardır. Çocuklar çoğunlukla somut olarak düşündükleri için, soyut kavramları yanlış anlayabilirler.13 Kur’ân’daki kıssalar güçlü bir muhtevaya sahip olması yönüyle, çocukta dinî kavramların ve dinî tasavvurun gelişmesinde ve dinin doğru anlaşılmasında önemli bir etkiye sahiptir. Bu konuyu izah açısından, “Allah’a iman” konusunun öğretiminde değerlendirilebilecek, Kur’ân’daki bir kıssayı örnek olarak verebiliriz:
“Onlara İbrahim’in başından geçenleri de anlat. Günün birinde o babasına ve halkına hitaben: “Söyler misiniz: siz neye ibadet ediyorsunuz?” dedi. Onlar da: “Kendi putlarımıza ibadet ediyoruz” dediler ve ilave ettiler: “Onlara tapmaya da devam edeceğiz!” “Peki” dedi, “Siz kendilerine dua ettiğinizde onlar sizi işitiyorlar mı? Yahut taptığınızda size fayda veya tapmadığınızda size zarar verebiliyorlar mı? “Yok!” dediler, “ama atalarımızı böyle bir uygulama içinde bulduk, biz de onu benimsedik.” İbrahim dedi ki: “Peki, gerek sizin taptığınız gerekse gelip geçmiş babalarınızın taptığı şeyler hakkında biraz olsun düşünmediniz mi? Bilin ki bütün o ibadet ettiğiniz tanrılar, Rabbülâlemin hariç, hepsi benim düşmanlarımdır. O’dur beni yaratan ve hayat imkânlarını veren, maddeten ve mânen yol gösteren. O’dur beni doyuran, O’dur beni içiren. Hastalandığımda O’dur bana şifa veren. O’dur beni öldürecek ve sonra da diriltecek olan. Büyük hesap günü günahlarımı bağışlayacağını umduğum ulu Rabbim de yine O’dur.” (Şuara, 26/69-82) Bu kıssada açık ve net olarak Yüce Yaratıcı için söylenebilecek genel vasıflar, özellikle çocukların anlayabileceği bir üslupla kıssanın içinde verilmiştir.
Dinî kavramların çoğunlukla soyut olması ve çocukların 11-12 yaşına kadar soyut kavramları tam manasıyla anlama yeteneğine sahip olmaması, din öğretiminde bir problem olarak karşımıza çıkıyor. Bu konuda uygulanacak en önemli metot, soyut kavramların çocuklara, somut örneklerden hareketle anlatılması olmalıdır. Mücerret kavramların kıssalarla anlatılmasına örnek olarak, “Allah’ı niçin göremiyoruz?” sorusunun cevabı mahiyetinde, Kur’ân-ı Kerim’deki şu kıssa düşünülebilir: “Mûsâ tayin ettiğimiz vakitte gelip de Rabbi ona hitap edince: “Ya Rabbî!” dedi, “göster bana Zatını, bakayım Sana!” Allah Teâla şöyle cevap verdi: “Sen Beni göremezsin. Ama şimdi şu dağa bak, eğer yerinde durursa sen de Beni görürsün!” Derken Rabbi dağa tecelli eder etmez onu un ufak ediverdi. Mûsâ da düşüp bayıldı. Kendine gelince dedi ki: “Sübhansın ya Rabbî. Her noksanlıktan münezzeh olduğun gibi, (dünyada Seni görmemizden de münezzehsin.) Bu talebimden ötürü tövbe ettim. Ben ümmetim içinde Seni görmeden iman edenlerin ilkiyim!” (Araf, 7/143) Bu kıssayla Allah’ın görülemeyeceği, bizim ona gücümüzün yetmeyeceği müşahhas bir örnekle anlatılmış olacaktır. Allah’ı görmeye insanın dayanamayacağı, dağın paramparça olması ve Hz. Musa (a.s.)’nın bayılmasıyla ifade edilerek somut hale getiriliyor. Aynı zamanda bu kıssada Allah’ın cisim olmadığı, bu yüzden dünya gözüyle görülemeyeceği, ancak tecellileriyle varlığının kavranabileceği anlatılmaktadır.
Özellikle küçük yaşlarda din eğitiminde çocuğun duygularına hitap edilmelidir. Çocuğun zihnine fazla yüklenmemelidir. Bu sayede tasavvurlar gittikçe olgunlaşır, gerçek manasını bulur. Bunun için çocuklara basit dînî hikâyeler anlatılabilir. Hikâyeler çocuğun ufkunu geliştirecek, geniş düşünme imkânı sağlayacak şekilde düzenlenebilir.14
__________________
EN GÜZEL AŞK: ALLAH!
Alıntı ile Cevapla