Cvp: -<@ GÖnlümÜn Sultani @>- Ellerimiz boş, ıssız yollarda ilerliyoruz. Seni arıyoruz belki içimizdeki boşlukta. Sana ihtiyacımız var.
En çok sana ihtiyacımız var. Çaldığımız her kapı kapandı yüzümüze, üzüldük, yıkıldık geri dönüşlerimizde.
Döndük, döndük bulamadık gidip de dönülmeyen kapını. Girmediğimiz yer, aşındırmadığımız yol kalmadı, bir senin yoluna giremedik biz talihsizler.
Güneşler battı, nehirler kurudu, uçan kuşlar göçtü başka illere biz arayışların en güzelini yaşadık seni ararken. Aramak bile güzeldi seni.
Sana ulaşanlardan dinledik hep destanını. Sen bir daha yaşanmayacak destan oldun dilimizde.
Destanını söyleyen diller dudaklar kalpler coştu. Senin adın dudaklara bal kaymak oldu.
Senin yanında yaşayanlar ne bahtiyardı, dizinin dibinde olanlar dopdolu senin ruhunla.
Senin boyanla boyandı onlar, biz solgun renklerimizle arayıştayız. Yorulduk, yorulduk, çağları aşan sıcaklığını aradık.
Sensizlikte kavrulurken bizler bir esinti aradık senden gelen.
Şimdi senin doğumunun yıldönümü. Asırların her yılında, yılların her gecesinde sen anıldın ve her geçen yıl sana güzellikler kattı içimizde. Birikti, birikti ve sana ulaştık çaresizliğin, bitişin arefesinde.
Sen bu gece doğdun. Sen bu geceye doğdun. Bu gece ay senin için doğdu, yıldızlar geceyi senin için aydınlattı.
Aydınlık günlerde seni bulduk ve her fırsatı değerlendirdi sana doğru.
Geceye doğan sen bu çağa da doğdun. Bizim ve bütün insanlığın sana ihtiyacı var adına.
Söylediğin her sözü can kulağıyla dinleyenlere, sen konuşurken başının üstünde kuş varmış gibi hassas davrananlara hayranlığımızı ifade ediyoruz. Onların yerinde olmak için canımızı feda edeceğimizi asırlar sonra bütün kalbimizle söylüyoruz. Seni aradık ve bulduk.
Artık yağmurlar daha bir rahmetle yağıyor üzerimize, yollarda panayırlar kuruldu ve şenlik yapıyor insanlık.
Adını söyleyenler heyecanlı ve gittiği yoldan emin.
Bir bayram havası var adının anıldığı her yerde. Seni bulmakla, yaşanan her gün ayrı buudlara eriştik.
Yıkıldıysak imar edecek sen varsın diye, yapılar yaptıysak senin adını üzerine yazmak, senin güzelliğinle süslemek için.
Seni bulduğumuzu okyanuslara, ulaşılmaz sanılan dağlara duyurmak için çıktık yola.
Anlattıkça anlattık, anlattıkça anladık seni. Erimez sanılan aysbergleri senin sıcaklığınla erittik.
Bütün katı kalbler, buz gibi ruhlar seninle eridi, çağlayanlara dönüştük.
Şimdi Fuzuli’yi anıyoruz akışlarımızda. Yeryüzünde senin ayağının değdiği topraklara ulaşmak için başımızı taştan taşa vurarak geziyoruz. Seni anlatmak için kasideler dizdik, na’tlar sunduk.
Kullandığımız binlerce kelime senin güzelliğinin bir katresini bile anlatamadı.
Bizi asırlar sonra da olsa boynu bükük bırakma. Ziyaret et evlerimizi yanımızda soluğunu hissedelim.
Sensiz ve sessiz ağlıyoruz ıssız gecelerde. Sensiz olamayan bizleri sensizlikte bırakma...
__________________ ''Gönlüm Sükût-u Ezber Eyledi...!'' |